Sümeyye Aksu / Özel haber

 Genellikle yaşlanma ile birlikte insan hayatında en sık rastlanan rahatsızlıklardan biri olan katarakt, gözün önüne perde inmesi olarak da tarif edilebiliyor. Bu perde farklı yaşlarda karşımıza çıkmakla birlikte sıklıkla 40 yaşından sonra ileri yaşlara doğru herhangi bir zaman diliminde görme açısından sorun oluşturuyor. Yıllar önce daha büyük kesiler ve dikişlerle yapılan cerrahi uygulamalarla müdahale edilen katarakt artık daha küçük kesilerle ve dikişsiz şekilde tedavi edilebiliyor. Ankara Yenimahalle Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mahmut Doğan katarakt ve tedavisi hakkında Diriliş Postası’na açıklamalarda bulundu.

 RENKLERDE SOLUKLAŞMA

 Okuma zorluğu, çift görme, renklerde soluklaşma veya sararma gibi belirtilerin katarakta işaret olduğunu dile getiren Uzm. Dr. Doğan, “Katarakt göz merceğinin saydamlığını yitirmesi ile oluşan bir hastalıktır. Görmeyi sağlamamız için baktığınız görüntünün cismin görüntüsünün retina üzerine düşmesi gerekmektedir. Retina bu görüntüyü fizyolojik değişikliklerle beyine iletilir ve görme algılanır. Önemli olan retina dediğimiz tabaka üzerine görüntünün ilk etapta düşmesi bunu sağlayan göz de iki tane önemli doku vardır. Gözünüz tabakası saat camı gibi olan gözün saydam tabakası ikincisi de orta ön kısmında yer alan göz merceğidir. Saydamlığı bozulan lens buzlu veya lekeli cam gibi olur ve görme ile ilgili şikayetler başlar. Işığa karşı hassasiyet, okuma zorluğu, çift görme, renklerde soluklaşma veya sararma, gece görüşünde bozulma gibi belirtiler verir. Gözlerden birinde veya ikisinde birden meydana gelebilir. Bir göz genellikle diğerine göre daha fazla etkilenir. Katarakt olgunlaştığında cisimler şekilsiz bulanık veya zayıf görülür” dedi.

 RİSK ARTIYOR!

 Kataraktın yaş, metabolik, travma, ilaçlar ve doğumsal nedenlerle ortaya çıkabileceğini belirten Uzm. Dr. Doğan, 'Katarakt her yaş grubunu etkilese de özellikle 50 yaş ve üzerinde daha sık görülüyor. Bir nevi yaşlı hastalığı diyebiliriz. Bununla birlikte doğumsal (konjenital) da olabiliyor. Birde üçüncü bir grup var bu da her yaşta gözükebiliyor. Şeker hastalığı, uzun süreli kortizon kullanımı ve gözde meydana gelen travmaların da (darbe, ameliyat, uzun süren rahatsızlıklar) gibi durumlarda ise katarakt daha erken gelişebiliyor” diye konuştu.

 GÜNEŞ KATARAKTI HIZLANDIRIYOR

 Sıcak ve yoğun güneşli havalarda göz sağlığına dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Uzm. Dr. Doğan, özellikle güneşten gelen zararlı ultraviyole ışınların alerjik hastalıklar ve kuru göze bağlı şikayetlerin daha fazla yaşanmasında önemli bir etken olduğunu belirtti. Çok fazla miktarda güneş ışığına maruz kalınmasının görme merkezine ulaşacak ultraviyole ışınları artıracağını kaydeden Uzm. Dr. Doğan, "Kronik olarak aşırı güneş ışığına maruz kalınması gözde katarakta neden olabilir. Katarakt rahatsızlıklarının altında yatan en önemli etkenlerden biri de güneşin zararlı ışınlarıdır. Ama tek başına bir etken değildir. Sadece hızlandırır. Yani herkes güneşe maruz kaldı diye katarakt olacak değil tabi ama bunla beraber en önemli faktörlerden biri güneşten gelen ultraviyole ışınlarıdır” değerlendirmesinde bulundu.

 TEK ÇÖZÜM YOLU

Görme kaybının en önemli nedenleri arasında yer alan kataraktın ilaçla ya da gözlükle tedavi edilemediğini ifade eden Uzm. Dr. Doğan, ilerlemesini durdurabilecek herhangi bir etkili yöntemin de bulunmadığı katarakt hastalığında, cerrahi müdahalenin tek tedavi seçeneği olarak rol oynadığını söyledi. Günümüz teknolojileri sayesinde katarakt cerrahisinin etkin olarak yapılabildiğini belirten Uzm. Dr. Doğan, teknolojik gelişmelerin iyileşme sürecine katkıda bulunduğunun da altını çizdi.

Editör: Haber Merkezi