Ebru Okanlar / Özel Haber
Son dönemde popüler olan ve psikolojik sorunları işleyen dizilerin yoğun şekilde seyredilmesinin sebeplerini Klinik Psikolog Dr. Sevilay Sitravaile konuştuk. “Başka dünyaları görmek ve o dünyalarda nelerin olup bittiğini izlemek cazip geliyor” diyen Sitrava, “İnsan başkasının dünyasına girerek, orada dolaşmak, daha az duygu temasıyla o dünyada olup biteni izlemek istiyor” şeklinde konuştu.
Türkiye’de televizyon kanallarında psikoloji ve psikiyatri odaklı dizi furyası var. Neredeyse hepsi reytinglerde zirveye oynuyor. Peki, bu tür diziler neden bu kadar ilgi görüyor?
İnsanın duygu dünyasına gitmek, hangi olayları yaşadığını bilmek, nasıl deneyimlere sahip olduğunu dinlemek hem merak uyandırıcı ve hem de merak giderici. Bu psikoloji ve psikiyatri odaklı diziler de tam bu ihtiyaçlara hizmet ediyor. İnsanlar, bu diziler sayesinde, bir ötekinin neler yaşayabileceğini, hangi duyguları hissedebileceğini, o durumlarla nasıl başa çıkmaya çalıştığına dair bilgiler öğrenerek, o bilinmezin çok olduğu, birçok unsuru barındıran psikoloji alanı daha netlik kazanmış oluyor. İnsanların merakları gideriliyor ve hem de daha da merak uyandırıcı olabiliyor. Duygu teması az olduğunda ya da hiç olmadığında, öncelik olaylara odaklanmakta oluyor. Bu da arkadaşın ya da yakının anlattığı bir olayı dinlemekten farklı oluyor. Çünkü yakınınızı dinlerken duygu temasınız görece daha fazla oluyor. O nedenle, bilinmezliği bize daha bilinir kılma konusunda çok yardımcı oluyor bu diziler.
“HERKES İÇİNE BAKSIN”
Bu diziler gerçek hayatta olan bitenleri anlatıyor mu?
Hem evet hem de hayır... Bir yandan bu diziler, bilinmezi bilme çabasına hizmet ederken, bir yandan da insanların duygu dünyalarına girmemizi ve hatta kimi zaman bu duygu dünyalarına atlamamızı sağlıyor. İyi mi kötü mü tartışılır. Çünkü o duygu dünyasında hangi tonda, hangi yükte, hangi duyguyla temas edeceğiniz izleyicilerin kendi iç dünyasına göre değişiyor. Bazıları kendisine çok yakın bulabilir, o nedenle çok etkilenebilir. Öte yandan bazı insanlar da kendilerine temas etmediğini düşünür, daha az etkilenir. Bu diziler, gerçek hayatta olan bitenleri anlatıyor. Bir yandan da insanlara ve insanlığa yardımcı oluyor. Bir yandan bu durum son derece farkındalık uyandırıcı olurken, kendi inandıklarınız ve bildiklerinizi de ters düz eden bir durum. Güven kırıcı olabilir, kaygı uyandırıcı olabilir. İzleyicinin duygusal zeminini sarsabilir. O zaman kişi kendi iç dünyasına bakmalıdır.
FİKİR VERİCİ OLABİLİR
Bu dizilerle “ufak çaplı bir psikoterapiden” mi geçiliyor?
Bu dizilerle, ufak çaplı psikoterapi odasına ve sürecine kafamızı uzatıyoruz. Psikoterapi odasında nelerin olabileceğine dair fikirler ediniyoruz. Bir yandan çok öğretici, aydınlatıcı ve fikir verici. Az önce de dediğim gibi, aslında bu diziler bilinmezi bilinir kılmaya çalıştığından, psikoterapi süreci hakkındaki bilinmezleri de azaltmaya yardımcı oluyor.
İzleyicilerin dizi karakterleriyle kendilerindeki ruhsal hastalıkları keşfetmeleri mümkün olabilir mi?
Burada okuyucularımıza hemen psikolojik bir tüyo vereyim. Eğer kişi izlediği bir durumdan, olaydan, duygudan, yaşantıdan diğer izlediklerine göre daha yoğun tepki oluşturuyorsa, kendi hikâyesinde de önemli bir temaya işaret ediyordur. Tema diyorum, çünkü konudan bağımsız burada bahsettiğim. Dizi karakterinin yaşadığını aynen yaşamıştır asla demiyorum, ancak o izlediği durumun kendisinde yansımaları vardır, o nedenle daha çok etkileniyordur.
Diziler, ruhsal hastalıkları keşfetmeleri konusunda belki doğrudan yardımcı olmayabilir, ancak eğer bu çok tepki verdikleri noktaları, konuları, duyguları mercek altına alırsa izleyiciler, kendi ruhsal meselelerine dair mutlaka fikir sahibi olurlar.