Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile iş birliği deşifre edilen bölücü terör örgütü PKK, FETÖ’nün 15 Temmuz’daki hain darbe girişiminin vatandaşların büyük desteğiyle engellenmesinin ardından, güvenlik güçlerine ve sivillere yönelik kanlı saldırılarını daha da artırdı.

PKK’lı teröristlerin 15 Temmuz’dan sonra başta, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri olmak üzere, gerçekleştirdiği saldırılarda aralarında kadın ve çocukları da bulunduğu 19 kişi yaşamını yitirdi, 85 güvenlik görevlisi (39 polis, 37 asker ve 9 geçici köy korucusu) şehit düştü, 319 sivil, 202 polis, 76 asker ve 9 korucu yaralandı.

Eli kanlı örgüt PKK’nın hain saldırılarında yaralananların bir kısmı halen çeşitli hastanelerde yaşam savaşı verirken, bir kısmı da çeşitli uzuvlarını kaybederek, ömür boyu engelli olarak hayatını sürdürmeye çalışacak.

Terör örgütü PKK’nın, son zamanlarda tonlarca bomba yüklü araçlarla ve silahlı saldırılarla çocuk, yaşlı ve kadın demeden sivillere ve güvenlik güçlerine yönelik saldırılarını artırması bölge halkı tarafından lanetleniyor.

Diyarbakır’ın Sur ilçesinde 10 Ağustos’ta teröristlerce gerçekleştirilen saldırıda, aralarında 2 çocuğun da bulunduğu aynı aileden 5 kişinin yaşamını yitirmesi yürekleri dağlarken, FETÖ’nün darbe girişiminden sonra bölgede güvenlik güçleri ve sivillere yönelik saldırılarını artıran terör örgütü PKK’ya tepkiler de çığ gibi büyüyor.

Her kesimden teröre tepki 

Müzakere ve Çözüm Platformu Sözcüsü Alaattin Parlak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 15 Temmuz darbe girişimi ile terör örgütü PKK’nın saldırılarının artırmasının ülkeyi kaosa götürmek isteyenlerin ortak planı olduğunu belirtti.

Terör örgütlerinin iş birliği içinde hareket ederek, huzur ve güven ortamını hedef aldığını vurgulayan Parlak, şöyle konuştu:

“Terör örgütünün Kürt gençlerini ve çocuklarını öldürmesi, asker ve polislere yönelik silahlı saldırıların artırması darbe girişiminin başka bir adımını oluşturmaktadır. FETÖ ile terör örgütü PKK’nın yıllardır bölgede birlikte hareket ettiği ve sayısını dahi hatırlamadığımız saldırıları birlikte gerçekleştirdiklerini anlıyoruz. Özellikle son günlerde bombalı araç saldırıları ile sivillere yönelik eylemlerin artması ve ölümlerin gerçekleşmesine bölge halkı tepki göstermektedir.”

PKK’nın sivil yerleşim yerlerinde yaptığı terör saldırılarında bebek, çocuk ve kadınları hedef almaktan çekinmediğini ifade eden Parlak, şöyle devam etti:

“Sivilleri ve çocukları PKK öldürüyor ama buna kayıtsız kalan insan hakları aktivistleri, akademisyenler, barış havariler var. Sesleri çıkmıyor ve utanmıyorlar. Hizmet ettikleri başarısız darbe girişimini sürdüren terör örgütüne söz söylemekten korkuyorlar, çekiniyorlar. Topyekün millete bir saldırı var. Hedefleri korku ve kaos oluşturmak. Hep birlikte el birliği ile bunları aşacağımıza inanıyorum.”

“Terörü ve şiddeti ortaklaşa tırmandırdılar”

Diyarbakır İnanç Özgürlüğü Platformu Koordinatörü İbrahim Gökdemir de FETÖ ve PKK’nın aynı amaca hizmet ederek sivilleri hedef aldığını bildirdi.

Terör örgütlerinin halka saldırarak, Türkiye’yi zayıflamak için mücadele ettiğini ancak halkın birlik ve beraberlik içerisinde buna müsaade etmediğine işaret eden Gökdemir, şunları söyledi:

“Darbe karşıtı Müslüman halkımız inancından kaynaklanan özgür iradesini alanlara yansıtmış, bölgemiz ve Ortadoğu Müslüman halkına onurlu bir direniş sergilenmiştir. Bunu hazmedemeyen emperyalizmin ve onun güdümünde hareket eden uşakların bölgeye huzur yaşatmamak için FETÖ darbe girişiminin başarısızlığından ötürü terör saldırılarını yeniden hız vermişlerdir. Bu halk hiçbir şekilde PKK ve FETÖ gibi paravan terör örgütlere fırsat vermeyecektir.”

Gökdemir, bölge halkının terör örgütlerine prim vermediğini vurgulayarak, “Terör örgütü PKK ve FETÖ aynı amaca hizmet ediyor. Ülkede kaos çıkararak darbeye zemin hazırlamak istediler. Terörü ve şiddeti ortaklaşa tırmandırdılar. Bölgede çukur siyasetini ortaklaşa yürüttüler. Darbe girişimi de bölgeden destek görmeyince, terör örgütleri halkı adeta cezalandırdı.” ifadelerini kullandı.

“Halkın üzerinde korku salmak istiyorlar”

İnsan Hakları Cemiyeti Genel Başkanı Mehmet Karadağ ise terörün her türlüsüne karşı olduklarını aktardı.

Çukur siyasetinin aylarca devam ettiğini, şiddet sarmalında halkın zarar gördüğünü vurgulayan Karadağ, “Kürtlerin hakkını savunuyoruz” iddiasıyla şehirleri yakıp, yıktıklarını anlattı.

Daha sonra ise FETÖ darbe girişiminin ortaya çıktığını, bunların tesadüf olmadığına işaret eden Karadağ, terör örgütlerinin iş birliği halinde çalıştığını kaydetti.

Örgütlerin bombalı terör saldırılarını birlikte planladıklarını ifade eden Karadağ, “DAEŞ, PKK ve FETÖ şiddet olaylarıyla milleti tedirgin ederek esir almak istiyor. 15 Temmuz gibi teröre karşı da ortak tavır alınmalıdır. Bunlar siyaset üstü meseledir. PKK, gözünü kırpmadan çocuk, bebek, kadın, yaşlı demeden katliam yapıyor. Bu şekilde halkın üzerinde korku salmak istiyorlar.” diye konuştu.

“Bunu bir vahşet olarak görüyoruz”

Müstakil Sanayici ve İş adamları Derneği (MÜSİAD) Van Şube Başkanı Kerem Baynal ise özellikle 15 Temmuz’da darbenin ötesinde Türkiye’yi işgal girişiminin yaşandığına dikkati çekti.

Dünya egemen güçlerinin Türkiye’deki istikrarı, ekonomik büyümeyi ve bölgesindeki etkinliği minimize etmek istediğini belirten Baynal, şöyle konuştu:

“PKK, DAEŞ ve diğer Türkiye’de terörize olmuş başka örgütleri, aktörleri devreye sokarak, sivillere yönelik eylemlere başladılar. En son sivilleri de hedef alan saldırılar malum, bir terör silsilesi yaşandı. Yani halkı sindirmek, ‘evet biz daha varız meydandayız’ demek için ellerinden gelen ne kadar vicdansız saldırı varsa hepsini düzenliyorlar ama bunu bir vahşet olarak görüyoruz.”

“İnsana yönelen bu vahşeti nefretle kınıyoruz”

HAK-PAR Van İl Başkanlığından yapılan açıklamada da 1990’lı yıllarda “Kurşun hedef tanımaz” ifadesi anımsatılarak, toplumda algı değişikliği yaratıldığını ve şiddetin meşrulaştırıldığı belirtildi.

Şiddetin ne geçmişte ne bugün ne de gelecekte kimseye yarar getirmeyeceğine vurgu yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

“Halkımız bir bütün olarak şiddete karşı durmalı, şiddet yanlılarına net bir tavır koymalıdır. Bu şiddet toplum bünyesine girmiş öldürücü bir virüstür. Gittikçe toplumu, toplumun maddi ve manevi tüm değerlerini tehdit ediyor. HAK-PAR olarak biz her zaman şiddete karşı olduk. Bundan sonra da bu tutumumuzu kararlı bir şekilde sürdüreceğiz. Sebebi ne olursa olsun, amacı ne olursa olsun, her kim tarafından gerçekleştirildiyse, meskun mahalde, insana yönelen bu vahşeti nefretle kınıyoruz.”

Editör: Haber Merkezi