31 Mart 2019 Seçimleri’nin İstanbul ayağının tekrarlanması ve 21 ilde oyların yeniden sayılması kararı, dış basın gündemine bomba gibi oturdu. Batılı yayın organları beklendiği üzere “Diktatör Erdoğan” sloganına sarıldı. Amerikan New York Times gazetesi, Cumhur İttifakı’nın Türkiye genelinde yüzde 52 üzerinde oy almasına karşın “Recep Tayyip Erdoğan’ın ezici bir şekilde yenildiği seçimler tekrarlanacak” ifadesini kullanırken İngiliz BBC, kararın demokratik olma derecesini sorguladı.

“DİKTATÖR” İFTİRASINA SARILDILAR

En beklenen başlıklar ise Türkiye karşıtlığıyla ünlü Yunan basınından geldi. Ülkenin önemli gazetelerinden Ta Nea, “Diktatör Erdoğan” başlığını kullanırken Enikos haber sitesi “Sultan Erdoğan”, Real News gazetesi ise “Erdoğan Cumhuriyeti” ifadelerini tercih etti. Haberlerde, seçim sürecince tespit edilen çok sayıda usulsüzlüğe sansür uygulandı. Avrupa basını taraflı yayınlar yapadursun, tekrarlanan seçimler Avrupa siyasi tarihine yabancı bir kavram değil. Son yüz yılda Avrupa siyasetine bakıldığında Avusturya, İzlanda, Kosova ve Moldova’da benzer gelişmeler yaşandı. Dikkat çeken nokta ise, 4 örneğin de 2010’lu yıllarda hayat bulmuş olması. Peki, nedir bu örnekler:

İZLANDA 2010

Kuzey Atlantik’in küçük ülkesi iflas etmişti. 27 Kasım 2010’da yeni anayasa yaparak ülkenin gidişatını değiştirecek kurucu meclis seçimleri gerçekleştirilmişti. Tıpkı Türkiye’de olduğu gibi, itirazlar üzerine, seçime usulsüzlük karıştığı ve seçimlerin tekrarlanması kararı verildi. Ancak Anayasa Mahkemesi, itirazlara ve usulsüzlük tespitine rağmen seçimin geçerli olduğuna hükmetti. Bu gelişme, İzlanda siyasi tarihinin en tartışmalı olaylarından biri olarak tarihe geçti.

KOSOVA 2011

Yapılan başkanlık seçimlerinde Yeni Kosova Birliği Partisi’nden Behçet Pacolli oyların çoğunluğunu alarak sandıktan birinci çıktı. Ancak Anayasa Mahkemesi, hile karıştığı iddialarının ardından seçimleri anayasaya aykırı ilan etti. Pacolli’nin başkanlığı düştü. Bu sefer Kosova Demokrasi Ligi Hareketi lideri Atifete Jahjaga ipi göğüsledi. Bu süreç, o dönem “Avrupa’nın en yeni ülkesi Kosova’da bir demokrasi serüveni” olarak Batı’da adından söz ettirmişti.

AVUSTURYA 2016

AB’nin önemli ülkelerinden Avusturya’da cumhurbaşkanlığı seçimleri iki turlu olarak gerçekleştirildi. İlk tur 24 Nisan’da, ikincisi de 22 Mayıs’taydı. Aşırı sağcı Özgürlük Partisi’nin (ÖP) adayı Norbert Hoferö Yeşiller Partisi’nin adayı Alexander van der Bellen karşısında ilk turda galip gelmiş fakat ikinci turda 31 bin oy farkla kaybetmişti. ÖP’nin “büyük usulsüzlükle yapıldığı” gerekçesiyle seçimlere yaptığı itiraz kabul edildi. Yeniden yapılacak seçimler tam 7 ay ertelendi. Batı basını bu gelişmeleri hiçbir olumsuz yoruma başvurmadan izledi.

MOLDOVA 2018

Avrupa’nın küçük ülkelerinden Moldova’da geçtiğimiz yıl yapılan yerel seçimlerde başkent Kişinev’deki sonuçlar, Anayasa Mahkemesi tarafından kabul edilmedi. Rusya yanlısı ve ABD-Avrupa Birliği taraftarı adaylar arasında geçen yarışta rakipler birbirlerini “duygu sömürüsü yapıyor”, “dıl güçlerin (Rusya’nın) kuklalığını yapıyor” gibi suçlamalarla hedef tahtasına oturtmuştu. Sonuç olarak, dünyada ilk defa oluyormuş gibi sunulmaya çalışılan seçimlerin yenilenmesi kararı, geçtiğimiz 9 yılda sadece Avrupa’da 4 kez yaşandı. Bu sürecin demokrasinin gereklerinden biri olduğu bir kez daha ispatlandı.

AVRUPA’NIN TÜRKİYE ÇİFTE STANDARDI

Her fırsatta son 16 yılda en şeffaf ve sistematik seçim sistemine sahip ülke konumuna gelen Türkiye’nin demokrasisini sorgulayan Avrupa Birliği yetkilileri, belge ve delilleriyle kanunsuzluk karıştığı aşikâr olan son seçimlerin yenilenmesi kararına ateş püskürdü. YSK’nın kararı en çok Avrupa Parlametosu’nun PKK/FETÖ yancısı ve Türkiye düşmanı Raportörü Kati Piri’yi rahatsız etti. Kararın hemen ardından Türkiye’ye karşı sergiledikleri çifte standardı bir kez daha sahneye koyan Piri “Bu, Türkiye’de seçimler yoluyla iktidarın demokratik değişiminin güvenilirliğinin sonu demek” ifadelerini kullandı.

HAZIMSIZLIKLARINI DIŞA VURDULAR

Kendilerinde olunca demokrasinin bir vazgeçilmezi olarak lanse edilen seçim yenilenmesi İstanbul için söz konusu olunca otoriterlik vurgusu yapan Avrupa’dan üst üste açıklamalar geldi. PKK ve FETÖ’ye kol kanat geren Almanya’dan da tepkiler geldi. Alman Meclisi Başkanvekili Claudia Roth sosyal medya hesabından paylaştığı “İstanbul’da seçimlerin yenilenmesi bir savaş ilanıdır” şeklindeki küstah ifadeleri kullandı. Oysa Türkiye’nin 30 Mart 2014 Yerel Seçimleri’nin ardından Yalova’da yaşanan seçimin yenilenmesine ne CHP’den ne bugün kendilerini her koşulda sahiplenen Avrupalı işbirlikçilerinden bir tek açıklama gelmemişti. Öyle ki AK Parti adayı Yakup Koçal’ın 1 oy farkla kazandığının açıklanması üzerine CHP itirazda bulunmuştu. Bu itiraz, Yalova Merkez İlçe Seçim Kurulu’nca değerlendirmeye alınmıştı. AK Parti de bunun üzerine 59 sandıkta geçersiz oylar için itirazda bulunmuştu. Yeniden sayım sonucu resmi olmayan sonuçlara göre CHP’li Vefa Salman’ın 6 oy farkla kazandığı açıklanmıştı. Bunun üzerine AK Parti sonuca itiraz etmiş ve YSK, oy kullanma hakkı olmayan 7 kişinin oy kullandığı gerekçesiyle seçimin iptaline karar vermişti. Ancak 1 Haziran 2014’te yenilenen seçimlerden CHP adayı Vefa Salman bu kez 6 yerine 356 oy farkla Yalova Belediye Başkanlığı’na seçilmişti. Bu tablo ortada bir otoriter tavır ve tutum söz konusu olmazken şeffaf bir ortamda seçim akıllarda bir soru işareti kalmadan sonuçlanmıştı.

Editör: TE Bilisim