FETÖ’nün darbe girişimi sırasında 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde arabası askerlerce durdurulan Cengiz Güncü, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Sokağa çıkın” çağrısını cep telefonundan izleyince arabadan inerek tankların paletine bastonunu soktuğunu ve ilerlemelerini engellemeye çalıştığını söyledi.

İzmirli emekli memur Güncü, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bacaklarındaki rahatsızlık nedeniyle eşi Selma Güncü (49) ile doktor muayenesi için İstanbul’a gittiklerini, 15 Temmuz akşamı Beşiktaş taraftarı olduğu için Vodafone Arena’yı görmek üzere köprüden Avrupa yakasına geçmek istediklerini ancak köprünün askerlerce kapatıldığını söyledi.

Arabadan inip askere ne olduğunu sorduğunda, askerin “Darbe oldu” karşılığını verdiğini, bunun üzerine arabaya geri bindiğini, arkadan gelen bir otobüsten inenlerin “Cumhurbaşkanı canlı yayına bağlandı. Halkı sokaklara çıkmaya davet ediyor” demeleri üzerine, telefonundan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmasını dinlediğini ve arabadan inerek tanklara doğru yönelen sivil gruba katıldığını dile getiren Güncü, şunları anlattı:

“Artık o anda iman gücü diyelim, bacaklarıma kan akışı oldu sanki. Ben de onlarla birlikte gittim. O sırada polisler de geldi. Allah o polislerlerden bin kere razı olsun. Onlar olmasaydı, bizi orada katledeceklerdi. Bir yüzbaşıya ‘Boş hayaller peşindesiniz. Gelin bırakın bunu’ dedim. Komutan koluma dipçikle vurdu. Sendeledim, ama yıkamadı beni. ‘Sen ne yapıyorsun’ diye bağırınca, sol böğrüme, kaburgama vurmasıyla nefesim kesildi, yere yıkıldım. Beni kenara çektiler. O sırada Üsküdar, Kavacık tarafından insan seli geldi. Bir, bir buçuk saat içinde mahşeri kalabalık olduk. Hep beraber saldırmaya başladık.

Askere ateş serbest komutu geldi. Bunun üzerine herkes kendini bir tarafa attı. Tanklardan atış yapılıyordu. Bir tank atışı bir motosiklete denk geldi. O çocuk, secdeye eğilerek öldü, paramparça oldu. Eşim zaten arabanın içinde tir tir titriyor. Eşim korkusundan arabadan hiç çıkamadı.

Üzerimize gelen tankın paletine bastonumu soktum. Askerlikten biliyorum, paletin arasına bir şey girerse belki bir nebze bari durur dedim. Ama kart kurt sesleri çıkararak hareket etmeye devam etti. Arkadaşlar tankın üzerine çıktı. Ben çıkamıyordum, bacaklarımdan ötürü. Bir arkadaşın boynunda Recep Tayyip Erdoğan’ın resminin olduğu atkı vardı, onu alıp tankın görüş alanını kapattım ki önünü göremesin. Ama onu da beceremedim. Cenab-ı Allah o anda bizlere iman gücü verdi. Köprünün karşı tarafından da insanlar gelmeye başladı. Taşlarla sopalarla tanklara karşı koymaya başladılar onlar da. Zaten o desteğin gelmesiyle daha güçlü püskürttük. 4 kişinin vurulduğunu gördüm. Kurşunlar vızır vızır gidiyordu.”

Güncü, askerin o gece geri çekilmediğini, polislerin eşliğinde teslim olduklarını söyledi.

“Yürümekte zorluk çekiyorum ama vatanım için her şey değer”

Dipçik darbesi nedeniyle kaburgasında morarmalar olduğunu, hastaneden darp raporu aldığını ve Fetullah Gülen hakkında şikayette bulunduğunu belirten Güncü, “Şükürler olsun iyiyim. Yürümekte zorluk çekiyorum, ama vatanım için her şeye değer.” diye konuştu.

Güncü, köprüde bir askerin linç edildiği iddialarının sorulması üzerine, “Asker linç edilmedi orada. Yalvarıldı. Yavrum sizler emir kulusunuz. Kandırılıyorsunuz dedik. Neden linç edelim? O çocuk zaten emir doğrultusunda gelmiş. Ama yüksek rütbelilere acımadık. Niye acıyalım? Vatanımızı bölmeye kimsenin hakkı yok. 80 darbesini yaşamışım. Tekrar 40 yıl daha neden geri gidelim?” dedi.

16 Temmuz sabahı darbe girişiminin tüm ülkede bertaraf edildiğini öğrendiğinde yaşadığı duyguyu, “Dünyalar benim oldu. Başkomutan’ımız Cumhurbaşkanı’mızın konuşmasını seyretmek bambaşkaydı. Ardından her gün demokrasi nöbetine gittim.” sözleriyle paylaşan Güncü, eğitim fakültesini bitiren küçük oğlunun darbe girişimi sonrasında polis olmak için başvuru yaptığını söyledi.

Selma Güncü ise eşinin darbeci askerlerle mücadele ettiği sırada arabada beklediğini, çok korktuğunu anlatarak, “Eşimden saatlerce haber alamadım. Telefon açıyordum, ama cevap vermiyordu. Arabanın içinde kaldım. Koşturan insanlar, bağırış, feryatlar… Panik atak hastası olduğum için de çok korktum. Çoğu zaman yüzümü kapatıp gömüldüm arabanın içinde. Bakamadım. O günden beri hala ellerim titriyor. Konuşurken bile tedirgin oluyorum. O anları tekrar yaşıyorum.” diye konuştu.

Editör: Haber Merkezi