Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Orman ve Su İşleri Bakanlığınca Ankara Arena Spor Salonu’nda düzenlenen “İnsan İçin Orman, Ekonomi İçin Orman” programındaki konuşmasına, vatandaşların “Gençlik seninle gurur duyuyor.” şeklindeki tezahüratları üzerine, “Biz de sizlerle gurur duyuyoruz, Rabbim gücünüzü, kuvvetinizi artırsın inşallah. Rabbim inşallah 16 Nisan’da gençlerin parlamentoya nasıl gireceğini göstermeyi de inşallah dualarımızın hürmetiyle bizlere nasip etsin.” diyerek başladı.
Türkiye orman varlığını 1,5 milyar hektar artırarak bu konuda dünyada ilk sıralarda yer aldıklarını aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bizim anlayışımızda büyümek, sanayileşmek, üretmek, ticareti ve ihracatı artırmak tek başına bir hedef değildir. Tüm bunları insan için ve insanla beraber yapmak istiyoruz. Bizim bir iktisat ahlakımız var. Tüm çalışmalarımızı ona göre yürütüyoruz. Bu ahlakın temelinde sömürme değil, birlikte büyüme, risksiz kazanma değil üreterek kazanma, başkası hesabına değil kendi hesabına çalışma bulunuyor. İşte bu anlayışın tabii sonucu gelişmenin, ormanlarımızın ve su kaynaklarımızın hebası pahasına değil, bu kıymetlerin korunarak sürdürülmesidir. Çünkü tabiat Allah’ın bize bir emanetidir. Tabiatı hoyratça yok etmek, bu emanete hıyanet etmektir. Büyüklerimiz geçerli bir sebep olmadan, başta Fatih Sultan Mehmet olmak üzere bir tek dalın koparılmasına, bir tek çiçeğin koparılmasına dahi razı olmadı. Gürül gürül akan çeşmenin suyuyla abdest alırken dahi israf etmeme hassasiyeti ile hareket ettiler.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şehirlerimizin etrafı yokluk içinde kendine sığınacak bir çatı arayan insanlarımızın yaptığı çirkin gecekondularla bezenirken dahi bu hassasiyet elden bırakılmamıştır. Her gecekondunun bahçesine sığdığı kadar ağaç dikilerek çevresi çiçeklerle bezenerek bir farklılık ortaya konmaya çalışılmıştır. Açıkçası, o gecekonduların çoğu bugün şehirlerimizi adeta istila eden beton, çelik ve cam yığını binalardan daha kişilikli, daha şahsiyetli, daha özgündü. Şehirciliğimizdeki bu ara dönemi de kısa sürede geride bırakarak, insan fıtratına uygun yapılarla tanışacağımız günler inşallah yakındır. Ağaçların, ormanların, tabiatın, özellikle tabiatın o gülen yüzünün tabii bir parçamız olarak hayatımıza yeniden gireceği günler inşallah yakındır diye düşünüyorum. İnsanla tabiat arasındaki karşılıklı sevgiye, saygıya, faydalıya dayalı o güçlü ilişkinin yeniden tesis edileceği günler inşallah yakındır.”
‘Geçmişte büyük bedeller ödendi’
Erdoğan, Türkiye’nin, asırlardır süren yönetim sistemi arayışında yeni ve çok önemli bir aşamada olduğunu dile getirerek, 16 Nisan’da, yürütme, yasama ve yargı organları arasındaki ilişkileri yeniden belirlendiği bir anayasa değişikliğinin milletin takdirine sunulacağını anımsattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu değişimin özünde ,cumhurbaşkanlığı ve başbakanlığın birleştirilerek, güçlü, etkin, sorumlu ve hızlı bir yürütmenin oluşturulması vardır.” dedi.
Türkiye’nin cumhurbaşkanları ve başbakanlar arasındaki çekişmeler veya bunların seçimindeki krizler nedeniyle geçmişte çok büyük bedeller ödediğine dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:
“Gazi Mustafa Kemal, İnönü ile çok ciddi sıkıntılar yaşadı. İnönü yine aynı kendi döneminde o dönemin başbakanı ile ciddi sıkıntılar yaşadı. Celal Bayar aynı şekilde. Ne zaman ki bu dönemler bitti, ondan sonra geldik, geldik, Sayın Sezer döneminde aynı ekolden geldikleri halde, merhum Ecevit ile bir anayasa kitapçığını fırlatma hadisesi yaşadık. Ertesi gün Türkiye’de ekonominin ne hale geldiğini hatırlayın. Türkiye o zaman milyarlarca dolar bedel ödedi. Koalisyonların sebep olduğu zayıf hükümetler yüzünden kendini milli iradenin, milletin üzerinde gören odaklar ortaya çıktı. Darbeler, muhtıralar, bildiriler ve daha pek çok usulle, milletin seçtiği Meclis, başbakan, hükümet devre dışı bırakıldı. Yerine vesayet güçleri ikame edildi. 1960 darbesinde milletin seçtiği başbakanı ve bakanları darağacına çıkarmadılar mı? Bugün ‘hayır kampanyası’ yürütenler o gün de aynı şekilde bu darağacı kuranların arkasındaydılar ve buna sessiz kaldılar. Konuşamazlar. Cesaretlerini sistemin zayıflığından alıyorlardı. Farklı yerlerden, egemen güçlerden de destek alıyorlardı.”
‘Kuyruklu yalan’
Erdoğan, Orman ve Su İşleri Bakanlığınca Ankara Arena Spor Salonunda düzenlenen “İnsan İçin Orman, Ekonomi İçin Orman” programında yaptığı konuşmada, 7 Haziran 2015 seçiminden sonra ortaya çıkan belirsizliğe ve 15 Temmuz darbe girişimine değinerek, “FETÖ terör örgütü işte şu anda da görüyoruz, Batı’da bu terör örgütünün arkasında kimlerin olduğunu görüyoruz. Almanya’da nasıl paslaştıklarını, Hollanda’da, Belçika’da, İsviçre’de nasıl paslaştıklarını görüyoruz. Milletimize bu bedelleri ödetmeye kimsenin hakkı yoktur. İşte tüm bu yaşananlardan aldığımız dersle yönetim sistemimizi değiştiriyoruz.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinden birinin yapılıp, diğerinin yapılmaması gibi bir durum olmadığını, 5 senede bir bu seçimlerin gerçekleştirileceğini ifade eden Erdoğan, milletin aldatılmamasını istedi. Erdoğan, şunları söyledi:
“Tabii buna baktılar ki inanan yok, çıtayı biraz düşürdü. Bu sefer ne demeye başladı? ‘Cumhurbaşkanı belediyeleri, muhtarları kapatacak.’ demeye başladı. Anayasa’da ve yasalardaki haklar neyse, bugün de bu haklar aynen geçerlidir. Bunda değişen bir şey yok. Bir şey daha söylüyorlar, ‘Cumhurbaşkanı çıkartacağı kararnamelerle istediği gibi bu ülkeyi yönetecek.’ Yok böyle bir şey. Bu da kuyruklu bir yalan. Bir defa hakkında anayasa düzenlemesinin olduğu bir konuda veya yasal bir düzenlemenin olduğu konuda Cumhurbaşkanı kararname çıkaramaz. Bir boşluk varsa farklı bir konuda böyle bir şeyi çıkartabilir. Fakat bunlarda dahi parlamento icabında böyle bir kararnameyi iptal yetkisine de sahiptir.”
Halk oylamasında “Hayır” çıkmasını isteyenlerin işlerine gelmediği için bu konulara hiç girmediğini ifade eden Erdoğan, “Tabii bütün bu yalanın mumu da yatsıya kalmadan sönünce bu defa çıtayı biraz daha düşürdüler. Şimdi önceki gün ne diyor, ‘Cumhurbaşkanı tüm lokantaları kapatabilir.’ diyor. El insaf, yalanın da, palavranın da bir haddi, hududu olur. Bunun yalanlarının freni yok. Şimdi sırda ne zaman boyacılara, simitçilere, çekirdekçilere gelecek diye bekliyorum. Kardeşlerim, biz cumhurbaşkanlığı sistemini herhangi bir yeri kapatmak için değil, ülkenin ve milletin önünü açmak için getiriyoruz.” diye konuştu.
‘Muhalefetin hezeyanlarına kulak asmayın’
Cumhurbaşkanlığı görevine gelecek kişinin en az 25-30 milyon arasında bir seçmenin desteğini almak zorunda olacağına dikkati çeken Erdoğan şunları söyledi:
“Böyle bir cumhurbaşkanının ülkesine, milletine yanlış yapma şansı olabilir mi? Böyle bir cumhurbaşkanının öyle kafasına estiği gibi karar alma, açma, kapatma imkanı olabilir mi? Üstelik ortada anayasa, yasalar var. Hepsinden önemlisi milletin murakabesi (denetimi) var. Milletimden ricam şu; muhalefetin hezeyanlarına kulak asmayın. Biz, anayasa değişikliğiyle gelecek yeni sistemin ülkemizin ve milletimizin faydasına olduğuna inanmasak böyle bir yola çıkar mıyız? Bugüne kadar bizim ülkemize hizmet etmek, eser kazandırmak, milletimizin başını dik tutacak politikalar dışında bir niyetimizi, bir icraatımızı gören var mı?” diye sordu.
‘Bizim ilan ettiğimiz olağanüstü hal, beyleri rahatsız ediyor’
Muhalefetin telaşını anladıklarının altını çizen Erdoğan, bu kesimin “ekmeden biçtikleri bir sistemi kaybedecek olmanın paniği içerisinde olduğunu” dile getirdi.
Avrupa ülkelerinin 16 Nisan konusundaki duruşlarının muhalefetten daha sert ve yaralayıcı olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bakanlarımızı ülkelerine sokmamak için her türlü diplomatik teamülü çiğnemekten, iki saatte olağanüstü hal ilan etmeye kadar her yola başvuruyorlar. Kaldı ki Avrupa’da belediyeler olağanüstü hal ilan edebiliyor. Bizim ilan ettiğimiz olağanüstü hal, beyleri rahatsız ediyor. İşinize bakın işinize. Türkiye’deki halk oylamasından hangi sonucun çıktığı sizi niye bu kadar ilgilendiriyor. Allah’ın izniyle 16 Nisan’da bunlara gereken dersi vereceğinize inanıyorum. Tabii onlar da Türkiye’de yönetim sisteminin değişmesinin sonuçlarının gayet iyi farkındalar. Onlar iyi farkındalar da bizimkiler hala farkında değil.”
‘Demokrasinin önünü açıyoruz’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın 59 ülkesinde seçme ve seçilme yaşının 18 olduğunu hatırlatarak, “Şu anda 18-25 yaş arası 7,5 milyon gencimiz var. Bu 7,5 milyon gencimiz bu seçimlerde hem seçme hakkına hem seçilme hakkına sahip olacak.” dedi.
Gençlere seslenen Erdoğan, “Kızıyla erkeğiyle, sadece erkekleri kapsamıyor bu kızlarımızı da kapsıyor. Parlamentoya girmeye hazır mısınız? Şurada kaldı 26 gün, kapı kapı dolaşmaya var mısınız? Gümbür gümbür sandıkları patlatmaya var mısınız? Şimdi demokrasinin önünü açıyoruz. Çünkü yeni sistemde ülkeyi yönetecek kişiyi, hiçbir aracı olmadan doğrudan milletimiz seçiyor. Yani vekiller vasıtasıyla değil, asıllar vasıtasıyla seçiyoruz, millet vasıtasıyla seçiyoruz.” ifadelerini kullandı.
‘Hüseyin Kurt kardeşimin hesabını soracağız’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bazı Avrupa ülkelerinin skandal hareketleriyle ilgili şu ifadeleri kullandı:
“Bakanlarımızı ülkelerine sokmamak için her türlü diplomatik teamülü çiğnemekten, iki saatte olağanüstü hal ilan etmeye kadar her yola başvuruyorlar. Kaldı ki Avrupa’da belediyeler olağanüstü hal ilan edebiliyor. Bizim ilan ettiğimiz olağanüstü hal, beyleri rahatsız ediyor. İşinize bakın işinize…”
“Yıllarca bize ‘Avrupa Birliği kriterleri’ diyerek dayattıkları ne varsa şimdi hepsini kendileri ayaklar altına alıyorlar. Şu 16 Nisan bir bitsin, 16 Nisan bittikten sonra masaya oturacağız, konuşacağız. Bu devran böyle yürümez, gereği neyse Türkiye olarak da biz bunu yaparız. Hollanda’da yerlerde sürüklenen o benim Hüseyin Kurt kardeşimin hesabını soracağız.”
‘Kendi maskelerini kendi elleriyle yırtmışlardır’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Avrupalılar önce Suriye meselesinde, ardından 16 Nisan konusunda ortaya koydukları tavırla kendi maskelerini kendi elleriyle yırtmışlardır.” dedi.