Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında tutuklanan eski Amfibi Deniz Piyade Tugay Komutanı TuğgeneralHalil İbrahim Yıldız, ağabeyi gibi sevdiği İzmir Emniyet Müdürü Celal Uzunkaya’nın ikna etmesi üzerine teslim olduğunu söyledi.

TSK’dan ihraç edilen Yıldız, adliyede verdiği ifadede olay gecesini anlattı.

Gece saatlerinde mesai arkadaşı iki subayın tayininin çıkması nedeniyle bazı subaylarla Deveboyu Askeri Tesisleri’nde bir araya geldiklerini belirten Yıldız, 21.45 sıralarında evine döndüğünü söyledi.

Evine varmasının ardından Deniz Kuvvetleri Batı Görev Grup Komutanı Tuğamiral Yaşar Çamur’un telefonla arayarak, Ankara’nın karıştığını ve derhal birliğinin başına geçmesini söylediğini, ardından da Kuzey Deniz Saha Komutanı Kurmay Başkanı Tuğamiral Ömer Faruk Harmancık’ın telefonda kendisine Türkiye çapında sıkıyönetim ilan ettiklerini, emri gönderdiklerini ve emre göre hareket etmesi gerektiği talimatını verdiğini savundu.

Karargaha geçtiğinde emri kontrol ettiğini, sıkıyönetimle Türkiye’yi ele geçirdiklerini ve bazı görevlendirmeler yapıldığını gördüğünü kaydeden Yıldız, bu sırada Harmancık’ın tekrar kendisini aradığını bildirdi.

Yıldız, şunları ifade etti:

“Bana bölgede olan Tümamiral Aydın Şirin ve Tümamiral Nihat Doğan’ı, ardından da Gümüldür’deki kamptan Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Serdar Dülger’i aldırmamı ve Çiğli’deki hava üssünde Ramazan Elmas’a teslim etmemi söyledi. İstenilenleri yapmadığım takdirde ne olacağını sorduğumda, ‘O zaman seni alır götürürüz.’ diyerek tehdit etti. Korktuğum ve güvencem olmadığı için mesai arkadaşlarım Albay Ramazan Gencer ve Kurmay Başkanı Alican Özcan’a birer ekip oluşturup belirtilen subayları almaları ve Çiğli Üssü’ne götürmelerini söyledim.”

Derdest edilen iki amirali Çiğli’ye götürdüler

Yaşananlar karşısında birliği güvenliğe almak için emniyet tedbirlerini artırdığını, üsse giriş ve çıkışı yasakladığını, silah ve cephanelik depolarını emniyete aldırdığını söyleyen Yıldız, görevlendirdiği ekibin de Foça’daki iki amirali bulundukları yerden alarak Çiğli’ye götürdüklerini belirtti.

Yıldız, şunları kaydetti:

“Albay Ramazan Gencer’in geri dönmesini, ekibin iki araçla diğer amirali almak için Gümüldür’e gitmesini söyledim. İki amiralin alındığını öğrenen Güney Deniz Saha Komutanı, Üs Komutanı Akın Albay’ı arayarak, Albay Ramazan Gencer’in tutuklanması talimatını vermiş. Foça Üssü girişinde bekleyen hazır kıta, Ramazan Albay’ı üsse girişi sırasında tutuklamaya kalktı, kargaşadan faydalanan Gencer de karargah binasına ulaşmayı başardı. Hazır kıta da arkasından geldi ve tartışma yaşandı. Hazır kıtanın başındaki astsubay silahını çekince, ‘Ne yapıyorsun, birbirimize mi düşeceğiz, ateş edeceğiz.’ diyerek silahı almaya çalıştım.

Astsubay, silahını bize vermeyeceğini söyleyerek kendi askerlerine teslim etti. Bunun üzerine karargaha girdik. Güney Deniz Saha Komutanı, beni arayarak, ‘Sen ne yapıyorsun, Aydın Amiral nerede? Odanda Ramazan Albay’ın olduğunu biliyorum, onu tutukla.’ dedi. Ben de korku ve heyecanla Aydın Amiral’in nerede olduğunu bilmediğimi ancak emri yerine getireceğimi söyledim. Bana, ‘Sen kimlerdensin, bizden misin?’ diye sorunca ‘Evet’ yanıtını verdim. ‘O zaman göster kendini git, Aydın Amiral’i al, beni arasın.’ emrini verdi. Bunun üzerine Gümüldür’e, Serdar Dülger Amiral’i almaya giden ekibe ulaşarak derhal geri dönmesini söyledim. Ekibi amiralleri geri alması için Çiğli Üssü’ne gönderirsem sorun çıkacağını hatta çatışma yaşanacağını düşündüğümden, personelin can güvenliği açısından göndermedim. Televizyonlar o saat itibarıyla olayları yayınlarında göstermeye başladı.”

“Ağabeyim gibi sevdiğim İzmir Emniyet Müdürü Celal Uzunkaya, beni telefonla aradı, ‘Amiralim ne yapıyorsun?’ dedi. Birkaç kez görüştük, ben de ‘Gel, beni al’ dedim.” ifadelerini kullanan Yıldız, Uzunkaya ile tekrar görüştüklerini, ne zaman kendisini alacağını sorduğunu, sabaha karşı Foça İlçe Emniyet Müdürü’nün geldiğini, bunun üzerine polis aracına binerek birlikten ayrıldığını anlattı.

Yıldız, “Keşke amiralleri aldırmasaydım ancak bu olay başıma geldi.” diyerek pişmanlığını ifade etti.

“Vatanımdan, milletimden özür dilerim”

Kendisinin Atatürkçü, cumhuriyetini ve hükümetini seven, emir komuta zincirinde görevlerini başarıyla uygulayan bir subay olduğunu savunan Yıldız, şu beyanlarda bulundu:

“Benim hiçbir terör örgütüyle maddi ve manevi bağlantım yok. Mesaj formu Genelkurmay Başkanlığı ve TSK’nın kullandığı özel işletim sistemi üzerinden bana ulaştı, emin komuta zinciri içerisinde hareket ettim. Bana telefonla Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı emir vermiştir, benim bir subay olarak verilen yazılı emirleri sorgulama hakkım yoktur. Yazılı emri yerine getirmezsem emre itaatsizlik suçunu işlemiş olurum. Bu emirde Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları görevde gözükmektedir. Ben Güney Deniz Saha Komutanımızın beni arayıncaya kadar bu yapılanmaya alet olduğumun farkında bile değildim. Söz konusu eylemlerimden dolayı vatanımdan ve milletimden özür dilerim, çok pişmanım.”

İfadesinde, “Keşke ölseydim de böyle bir işe kalkışmasaydım.” diyen Yıldız, Askeri Casusluk Soruşturması’nın Atatürkçü subaylara karşı tertip olduğunu düşündüğünü, sicilinin bozuk olması nedeniyle amiral olma ihtimali bulunmadığı için kendisinin bu kumpas soruşturmasının içine alınmadığını düşündüğünü söyledi.

Yıldız, “Soruşturma nedeniyle orduda subay kalmayınca alt kademeler üst rütbeye atandı. Ben 89’lu albaydım, kuvvet içinde 86’lı, 84’lü subaylar vardı ancak bunların isimleri bir dergide yayınlanan listede FETÖ’cü olarak çıkmıştı. Bu nedenle bunlar terfi ettirilmediler, ben terfi alarak amiralliğe yükseldim.” dedi.

Editör: Haber Merkezi