Halkın özgür iradesiyle seçilen hükümete savaş açtığı ilk günlerde FETÖ için “silahlı terör örgütü” demiştim ve örgüt üyesi bazı gazeteciler bu sözümle dalga geçmişti.

Örgütün elinde devlete ait de olsa silahı vardı ve o silahı baskı ve şantaj aracı olarak da olsa yasa dışı kullanmaktan çekinmiyordu.

Fakat başta yargı ve emniyet olmak üzere devletin her kurumuna sızdıkları için işledikleri suçlar örtbas ediliyordu.

Takındıkları uzlaşmacı ve halim-selim insanlar maskesi de gerçek yüzlerini gizliyordu.

Birçok kişi verdikleri bu sahte imaj nedeniyle “Bu adamlar böyle şeyler yapmaz” diye düşünüyordu.

Maalesef neler yaptıklarını ve yapabileceklerini, o maskenin altında nasıl çirkin bir yüzün olduğunu çok acı bir deneyimle gördük.

Bu kadar pervasız olmalarının bir nedeni yıllardır aldıkları haşhaşın etkisiyle beyinlerinin uyuşturulmuş olması ise diğer bir nedenini de güç zehirlenmesi.

Yaptıklarının yanlarına kalacağına, korunup kollanacaklarına ve bir şekilde paçayı yırtacaklarına inanıyor olmaları.

İşledikleri suçların karşılıksız kalacağını veya ufak tefek cezalarla atlatacaklarını düşünmeleri.

Öyle ya; nasılsa hakim amcaları ne yapar eder onları kurtarır.

Daha da olmazsa ordu içine yuvalanan abileri darbe yapar hep birlikte kurtulurlar.

Son çareleri ise tabanları yağlayıp kaçmak.

Her türlü suçu işledikten ve bir ton pisliğe bulaştıktan sonra Amerika’ya veya herhangi bir Avrupa ülkesine kapağı atarlar, fitnelerine oradan devam ederler.

Batılı abileri onları korur.

Rahatlıklarının nedeni bu.

Bakın söyleyeyim; darbeye karışan ve gözaltına alınanların, görevden alınanların aklında hâlâ bunun sabretmeleri gereken geçici bir sıkıntı olduğu ve bir gün mutlaka kurtulacakları düşüncesi var.

Hâlâ eski güçlerine kavuşacaklarına, hesaplaşacaklarına ve intikam alacaklarına inanıyorlar.

Bu nedenle örgüt liderinin Amerika’dan Türkiye’ye iadesi çok önemli.

Ankara, Fethullah Gülen’i ne pahasına olursa olsun almalı ve yargılamalı.

Gözaltına alınan ve tutuklanan darbecilerin kaçmamaları için de son derece dikkatli olmak gerekiyor.

Hainler işledikleri suçların cezasını en ağır biçimde çekmeden terör örgütü liderlerinin ve üyelerinin pervasızlıklarına son verilemez.

Suç ve ceza arasında denge kurulmaz ve ceza caydırıcı olmazsa bu doğrudan suça teşvik anlamına gelir.

FETÖ üyeleri artık devletin kılcal damarlarına kadar nüfuz ettikleri ve kendilerini hukukun üstünde gördükleri günlerin geride kaldığını, Amerika’nın ve Avrupa’nın da kendilerini koruyamayacağını görmeli.

Türkiye’ye ihanet ettikten sonra hiçbir yere kaçamayacaklarını, işledikleri o kadar suçtan sonra dünyanın hiçbir yerinde barınamayacaklarını anlamalılar.

Hainlere yardım ve yataklık yapan ülkeler de bunun bir bedeli olduğunu bilmeli.

Sadece örgüt elebaşısı değil, ülke dışına kaçıp kirli faaliyetlerini sığındığı ülkede devam ettiren, Türkiye aleyhinde uluslararası kamuoyunda algı oluşturmaya çalışan hainler de artık rahatça hareket edememeli.

İbret olması için en azından bir kaçını, örneğin “Yatağından alıp şafakta asacaklar” diyen örgüt üyesini bir şekilde cezalandırmak gerekiyor.

FETÖ üyelerinin şu an devletin tüm kurumlarından temizlendiğini ve geç de olsa bu işin ciddiye alındığını görmek sevindirici.

İhanet eden bedelini ödeyecek.

Bu ülke ve evlatlarının kanı asla ucuz değil…

Editör: TE Bilisim