Suç örgütü elebaşı olduğu öne sürülen ve hakkında “Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak”, “Kişisel verilerin kaydedilmesi”, “Devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etmek” suçlarından müebbet hapis cezası istenen Özkaynak, Sapanca’daki evinde ele geçirildiği öne sürülen ve davaya delil teşkil eden 4 adet flash bellekteki DNA örneklerinin kendisine ait olmadığının ve delil sayılamayacağının bilirkişi raporu ile belirlendiğine dikkati çekti.

“DNA örnekleri polislerin çıktı”

DNA testi, parmak izini ve hatta ABD’de de uygulanan “uyutma” tekniğini başından beri kendisinin istediğini söyleyen Özkaynak, “ABD’de ve Avrupa’da bu uyutma yönetimi çok kullanılıyor. Kabul ediyorsanız sizi uyutuyorlar ve işlediğiniz suçu size soruyorlar. Sen de yapmışsan, suçu işlemişsen, itiraf ediyorsun. Yapmamışsan ‘ben işlemedim’ diyorsun. Dedim ki ‘beni uyutun, parmak izine bakın, DNA’ya bakın, genetiğine bakın.’ İzmir Adli Tıp’a DNA örneklerimizi verdik. Benimki zaten uyumsuzdu, delil dedikleri hard disklerinde hepsi de polislere ait çıktı. O günkü FETÖ denilen örgütün elemanının parmak izi genetiği çıktı. En son Coşkun Başbuğ’un yaptılar, onunkinden de kendisine ait çıkmadı. Ankara’dan bir kadınla erkeğin çıktı. Hiç kimsede nedense delil dedikleri, kayıt yaptığımızı iddia ettikleri flash bellekte, hard disklerde parmak izimiz ve DNA örneklerimiz çıkmadı. Hepsinde polislerin çıktı” dedi.

“Cumhurbaşkanımız erken fark etti”

Çok büyük bir örgüt ile karşı karşıya olduklarını ve bu örgütün ülkeye el koymaya çalıştığını ifade eden Özkaynak, “Bunu Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan erken fark etti. Yoksa halimiz berbattı. Biz ebediyen içeride yatardık” diye konuştu.

Editör: Haber Merkezi