Hiç kimseye nasihat edecek halde değiliz elbet çünkü hem kendi günahımız gırtlağı geçip burnumuza dayanmış durumda hem de bu zamanda herkes gerçeğe bütün taraflarıyla hâkim artık.

Öyleyse belki bu yazı, kendimize nasihat olsun bir de yarın dizlerimizin bağı o ya da bu sebepten yumuşarda ayağımız ayrı kafamız ayrı gitmeye başlarsa Müslümanın biri gelip yüzümüze çarpsın diye kenarda dursun.

Can feda sahabeyi örnek göstererek “Hazreti Ömer (r.a.) karşısına dikilip seni kılıçlarımızla düzeltiriz ya Ömer” demişlerdi, sen niye Erdoğan’a laf etmiyorsun” dedi ilimli bir abimiz. Sahabenin ayağının tozu başımın üzerine. Abim benim, sahabe o lafı savaşın ortasında mı söylemiş yoksa Hazreti Ömer (r.a.) halifelik hutbesindeyken mi?

Yapma gözünü seveyim beni İslam tarihinden analoji hatalarıyla vurma.

PKK, FETÖ, DAEŞ aynı anda saldırıyorlar senin kalbindeki sıkışmadan daha büyük bir yangın var memlekette. Bütün işimizi bitirdik de, savaşın ortasında komutana mı dönelim. Düşman oklarının hedefinde Erdoğan’a mı ok atalım biz de? Yapma, kötü bir numara bu, İslami olmadığı gibi siyasi de değil insani de.

Kalbinle cevap versene bana; Erdoğan Türkiye tarihinin baht dönüşü değil mi? O parti, şu ideoloji, şu hesap derken bin bir parça memleketin bir araya gelmesi değil mi?

Sakince düşünsene abi; Erdoğan’ın yanından çekilmek yine dağılıp kurda kuşa yem olmak değil mi abi? Türkiye bütün dünyaya Erdoğan’la meydan okuyor. Sen bunu nasıl göremezsin ya da gördün de neye feda edersin? Millet 100 yıldır ilk defa birlik oluyor. Sen diyorsun ki şimdi “gelin dağıtalım bunu”… Ne olacak abi öyle olunca? Sonun da sen “ben demiştim” bile diyemeyecek kadar kahrolacaksın.

Ah bir imkanımız olsaydı, mekan ve zaman değiştirebilseydik de Mehmet Akif’e sorsaydık, Abdülhamit Han’a söylediklerini ve sonra memleketin akıbetini. Ne cevap verirdi bize?

En kıymetli miras, saygın dedelerimizin nasihatlerinden daha ziyade haftalardır. Kendinden sonraki nesilleri tuzaklardan korumak için hatalarını miras bırakan ecdadımızdan Allah razı olsun. Tam da bu sebeple Abdülhamit ile Mehmet Akif Ersoy’un ilişkisinin seyri Safahat kadar kıymetli bir miras değil midir?

Bugün Erdoğan’ın yanından ayrılmak sıradan bir siyasi tercih değildir. Pazar günü oy mu vereceğiz anlamadım ki…. Yeni yeni ayağa kalkan birliğimizin tekrar eskisi gibi parlamenter sistem denilen gayya kuyusuna geri dönmesidir.

Sonra ne olacak zannediyorsun? Al sana 1909 otur sabaha kadar İslamcılık yap sonra.

Bütün meselesi şu değil mi emperyalizmin; Bir bahane bulup birliği seyreltmek yani düşman gördüğü sahayı yumuşatmak. Düşecek miyiz Mehmet Akif Ersoy’un düştüğü tuzaklara?

Memleketin onlarca kanayan yarası var, dört bir yandan saldırı altındayız, omuz vermemiz gereken bir sürü iş duruyor hepsini bıraktık Erdoğan’a mı sataşacağız. Ha bir de bunu İslam adına yapacağız. “Erdoğan ülkeye şöyle bir zarar verdi” diyeceğin elle tutulur bir şeyin var mı Allah aşkına. Üstelik öyle bir hata bulmuşsun ki 20 yıldan fazladır ettiği bütün hizmetleri yok kabul edebiliyorsun öyle mi? Sen yorulmuşsun abi, memleketin dertleri gözüne çarpmıyor artık. Senin ki, malzemesi kalmamış adamın can sıkıntısından sataşmaya başlaması. Ne kendin düş bu tuzaklara ne de beni düşür…

Ramazan ayı boyunca Rasulullah’ın (s.a.v.) emri üzerine işlerimizi hafifletmiştik. Bayram boyunca da gazete çıkarmayacağız. Allah hepinizden razı olsun. İslam aleminin Ramazan Bayram’ı mübarek olsun. Akrabaları ziyaret edelim, tebessüm edelim bayramı bayram gibi yaşayıp işimize bakalım inşallah.

Erem Şentürk

Editör: Haber Merkezi