Haberlere yapılan yorumlarda “Onun sonu da aynı olsun” şeklindeki temennilerin sıklığı göze çarptı.
Darbeyle görevinden 2013 yılında indirilen ve o günden beri hapiste tutulan Mısır’ın meşru yollarla seçilmiş ilk ve tek Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin ölümü, kayıtsız şartsız “İsrail’in haklarını gözeten” Batı medyasında pek bulmadı. Liderlik koltuğuna darbe sonrası oturan diktatör Sisi, İsrail ile pek çok ortaklık anlaşması imzalayınca “Batı’nın sadık çocukları” kulübüne girdi.
Türkiye’de de darbe istiyorlar!
İsrail ve Batı’nın bir diğer sadık çocuğu olma yolunda güçlü adımlarla ilerleyen Yunanistan’da da durum farksızdı. Seçimle göreve gelen bir siyasetçi, “kökten dinci lider”e indirgenirken, bunun “ispatı” olarak da Mursi’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile olan iyi ilişkileri gösterildi! Bu hastalıklı anlayışa güç veren bir diğer husus ise, Yunan sosyal medya kullanıcılarının söz konusu habere yaptığı “Darısı Erdoğan’ın başına” şeklindeki tüyler ürperten yorumlar oldu. Zira darbeci Sisi’nin yönetimindeki Mısır, İsrail ve Güney Kıbrıs ile Akdeniz’de “istikrar ittifakı” kuran Yunanistan’da aksi bir durumun gerçekleşmesini beklemek hayalperestlik şeklinde yorumlanabilirdi.
Darbecilere kucak açmışlardı
Zira 15 Temmuz hain darbe girişimine karışan 8 FETÖ’cü askere kucak açan Yunan kanadı Türkiye’nin tüm iade taleplerine kulak tıkamış ve FETÖ’cü darbecilere koruma tahsis etmişti. Yunan basını darbeci askerlerin Yunan Polis Teşkilatı’na (ELAS) ait gizli bir tesiste yaşadığını ve her vardiyada teröre karşı mücadelede eğitim görmüş üçer polis tarafından korunduğunu yazmıştı. Yunanistan 2018 yılında da darbeci askerlerin iltica talebini kabul etmişti.