Bugün temyiz (fark) kalkmıştır. Eğer süfli bir Yahudi, Türklerin kedhüdalığına ve Türklerin yaptıkları işlere gelirse uygun görünüyor. Eğer bir Rafizi, Harici ve Karmati gelirse tasvip ediliyor. Onları tayin edenleri gaflet istila etmiştir. Ne dinlerine hamiyet, ne mala şefkat, ne reâya’ya himmet ve merhamet vardır. Devlete kötü göz değmesinden korkuyorum. Bu işin; nereye varacağını bilmiyorum.

Sultan Mahmud ve oğlu Mesûd Sultan Tuğrul ve Sultan Alp Arslan (Allah burhanlarını aydınlatsın) zamanlarında hiçbir Zerdüştinin, Hıristiyanın, Rafzinin, Sahra’ya gelmeye bir Türk’ün (komuta kademesi, devlet idarecisi) huzuruna çıkmaya cüret ve cesaretleri yoktu. Türkler Irak’ın kötü mezheplerinin kendilerine gelmelerine izin vermezdi. Bunlar hep Deylemlilerle aynı mezheptedirler ve onların destekleyicisidirler. Bunlar işlerde ayaklarını sağlamlaştırdıkları ve ayaklarını bir yere koydukları zaman Türklerin işlerini ziyana uğratırlar, Müslümanları da sıkıntıya sokarlar. Sultan Alparslan, bir Rafzi’nin kendilerine ulaşmaya, devlete yaklaşmaya çalıştıklarını görürlerse onu hemen azarlarlar ve devletten uzaklaştırırlardı.”

Nizamülmülk / Siyasetname / S.115

Nizamülmülk 15 Temmuzda bedeninin önemli bir kısmı ortaya çıkan bin yıllık canavar hakkında sayfalarca yazmış. Bir diğer dikkate almamız gereken nasihati ise şöyle. “Devlete ayaklarını sokmaya çalışanlar kethüdalığa gelmezler, halka devlet gibi davranırlar ki halkın aklında devlet ziyan olsun kendileri de devlet olsun”

Bu adamlar nasıl bu hale geliyor?

Herkes en çok bu soruyu soruyor. Kadın helikopter pilotu Üsküdar’ın ortasına inip arkadaşlarını kaçırıyor. Hiçbiri pişman değil, birçoğu hâlâ iddialı ve hâlâ tehdit edebiliyor. Nasıl bu hale geldiler. Büyü mü bu, beyin yıkama mı? Değil, mistik bir durum yok. Anlayabilmek için Nizamülmülk’ün dikkat çektiği sosyal psikolojiyi iyi kavramamız gerekiyor. Fetullahçı yapılanma Nizamülmülk’ün tarif ettiği gibi çalıştı. Devletin yapması gerekeni yaparak devletin üzerinde ve harici devlet aidiyeti oluşturdu. Hepsi adını koyarak ya da koymayarak “Hizmet Vatandaşı” oldular. Biz farkında değiliz ama adamlar “kendi vatanları” için inanılması güç işler yapıyorlar.

Nasıl oldu bu?

“Hizmetin” ekmeğini suyunu içtiler. Onları “hizmet” eğitti. Aynı vatan tarifi gibi değil mi?

Bizim devlet dediğimiz yapı ceberuttu ama “Hizmet” onları sevdi. Devlet Müslümanları tehdit görüyordu, aşağılıyordu ama “Hizmet”kucak açtı ve fırsat verdi. Biz farkında değiliz ama “Hizmet pasaportu” diye bir şey var dünyada. Bazı ülkelere gidince elçilikler ya da konsolosluklara ihtiyacınız yok abiler her işinizi hallederdi. Abiler ablalar fakir fukaranın çocuklarına şefkat gösterdiler. İnsan ülkesiyle gurur duymak ister, bu aynı zamanda bir ihtiyaçtır da. Türkiye’yle gurur duymak yerine “hizmetle” gurur duydular. Bir gün geldi “hizmet” diyetini istedi. Büyü, ilaç, beyin yıkama falan yok yani, Nizamülmülk’ün dikkat çektiği gibi devletin bıraktığı boşluğa yerleşen bir paralel devlet var.

Nasipse yarın bundan sonrası üzerine devam edelim.

Erem Şentürk

Editör: TE Bilisim