Cumhurbaşkanlığı Sosyal Politikalar Kurulu Üyesi Dr. Murat Yılmaz, İstanbul Üniversitesi (İÜ) tarafından üniversitenin rektörlük binasında düzenlenen “Uluslararası 15 Temmuz Demokrasi Direnişi Sempozyumu”nda yaptığı konuşmada, 27 Mayıs darbesiyle başlayan süreç içerisinde Türkiye’de birçok darbe ve darbe teşebbüsünün yaşandığını anımsattı.

15 Temmuz darbe teşebbüsünü yapan grubun başındaki ismin (Fetullah Gülen), 27 Mayıs ve Aydemir darbe teşebbüsünde askerliğini yaptığını, dolayısıyla bu darbe teşebbüslerini muhabereci olarak dinlediğini anlatan Yılmaz, bu kişinin Aydemir darbe teşebbüsünün neredeyse başarılı olduğunu telsiz dinlemeleri sırasında gördüğünü, bu nedenle siyasi sosyalleşmesindeki etkiyle bu hadiseleri zihninden çıkarmayan siyasi geçmişe sahip olduğunu kaydetti.

“27 Mayıs darbesinin oluşturduğu, vesayet düzeni içerisinde, sadece bir grup değil ondan sonra gelen birçok farklı grup, ekol ya da yeni cuntalar, 27 Mayıs’ın oluşturduğu vesayet kurumlarının karargahlarına sızarak, onları ele geçirerek kendi görüşleri doğrultusunda bu vesayet düzenini yönetmek arzusunda olmuşlardır.” ifadesini kullanan Yılmaz, 27 Mayıs’ın Türkiye’nin siyasi kültürüne pedagojik etkisinin bu şekilde olduğunu ve bu etkinin birçok siyasi hareketi ve lideri demokrasi dışındaki hal ve yöntemlere de tahrik ettiğini belirtti.

“Darbe teşebbüsünde bulunanlar 27 Mayıs’ı çalışmışlardır”

“Peki, bu grup farklı bir sosyalleşmenin içerisinden gelmesine, farklı bir biyolojik çerçevesi olmasına rağmen niçin 27 Mayısçı bir paradigmanın, söylemin, sembollerin içinde görünmek istemiş olabilir?” diyen Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bu aslında 27 Mayıs’ın demokrasi tarihimizde, siyasi kültürümüzde yarattığı tahribatla da doğrudan ilişkilidir. Çünkü, 27 Mayıs bu anlamda bir örnek oluşturmuştur. Bu grup şunu bilmektedir; toplumsal tabanı yüzde 1 bile değildir. O yüzden sadece kendisi olarak darbe yapması mümkün değildir. Kendisini bir toplumsal tabanla ilişkilendirmek durumundadır. Bu toplumsal taban da 27 Mayıs’ta olduğu gibi bir koalisyon olacaktır. 27 Mayıs, bu koalisyonu oluşturabildiği ve diğerlerine de yol gösterici bir örnek haline geldiği için baştan çıkarıcıdır. Nitekim, bu darbe teşebbüsünde bulunanlar, daha sonra ortaya çıktı, Genelkurmay Kütüphanesinden vesaire yerlerden ısrarla 27 Mayıs Darbesi’ni çalışmışlardır. 27 Mayıs’ın tutanaklarını, nasıl olduğunu çalışan bir yurtta sulh konseyi ve onun etrafındaki isimler söz konusudur. Çünkü onlar bu yüzde 1’i bile bulmayan toplumsal tabanlarını başka bir takım çevrelerle ittifak halinde göstermek suretiyle toplumun belli bir kesimini ikna ederek, onların desteğiyle iktidar olmak arzusundadırlar.

Bir takım kurumlarda, orduda, poliste ve bilhassa yargıda neredeyse yüzde 50’nin üzerine varan nispetlerde bir yığınak gerçekleştirmişlerdir. Bu yığınağın nasıl gerçekleştiğini bugün itibarıyla biliyoruz; sınavlardaki yolsuzluklar, şantaj, rüşvetten oluşan bir kampanyayla buralara sızmışlardır. Buradaki sızmanın maksadı da çok açıktır, arzu ettikleri hedefe diğer yollardan ulaşamazlarsa silahlı bir güç kullanarak, darbe yaparak iktidara gelmek arzusunda oldukları baştan itibaren ortadadır.”

“Toplumlar olup bitenlerden ders çıkarırlar”

Yılmaz, 27 Mayıs vurgusunun 15 Temmuz’da tutmadığı için de FETÖ’nün başarısız olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:

“27 Mayıs vari bir söylem, onu çağrıştıracak hal ve hareketler planlanmış ancak o bekledikleri, kendilerini destekleyeceklerini varsaydıkları bir takım siyasi hareketler, siyasi partiler, toplumsal kesimler kendilerini desteklememiştir. Bu örgütün unuttuğu şey, toplumlar olup bitenlerden ders çıkarırlar, siyasi hareketler, kurumlar hepsi dersler çıkarır ve bu dersler çerçevesinde kendi hatalarını eleştirirler.

Nitekim bizim siyasi tarihimizde mesela 27 Mayıs darbesinde yer alan, onu destekleyen CHP içerisinde genel başkan düzeyinde bu yapılan hataların eleştirildiğini çok net bir şekilde biliyoruz. Gazetecilerin, medyanın içerisinde hem 27 Mayıs’ta hem daha sonraki darbelerde roller almış aktörlerin bunu eleştirdiklerini, hatırat yazmak suretiyle bunları teşhir ettiklerini biliyoruz.”

Bütün bu tartışmaların ve hesaplaşmaların Türkiye’nin siyasi kültürünü ve pedagojisini değiştirdiğini, darbelerin onu destekleyen kesimlere de demokrasi istikametinde ilerlenecekse bir hayrının olmadığını sonraki pratiklerle gösterdiğini ifade eden Yılmaz, “Siyasi, toplumsal kesimler bunlardan dersler çıkarmıştır fakat FETÖ, herhangi bir ders çıkaracak akıldan yoksun olduğu için çünkü bunu yapabilmek için kendi içerisinde farklılıkların olduğu, tartışmanın mümkün olduğu bir iklimin söz konusu olması lazım. Halbuki böyle bir iklimin söz konusu olmadığını çok açık bir şekilde biliyoruz. Burada kendisine kutsal bir kişilik atfedilen kişinin son kararı verdiği ve herkesin itaat etmek dışında bir fonksiyonu olmadığı bir yapıdan bahsediyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

“15 Temmuz’la 27 Mayıs’ın amacı aynı”

15 Temmuz’la 27 Mayıs’ın amacının aynı olduğunu, yani çoğunluğun yönetme hakkının elinden alınmak istendiğini ifade eden Yılmaz, “15 Temmuz sürecini anlamak istiyorsak, 27 Mayıs öncesindeki daha kısa sürede gerçekleşen bu propaganda ve koalisyon kurma işlevinin 2013 Mayıs’tan itibaren 3 yıla yayılan bir sürede inşa edilmeye çalışıldığını, aynı zamanda 27 Mayıs’ı destekleyen yurt dışındaki odakların 15 Temmuz’u gerçekleştiren aktörleri de desteklediğini aklımızda tutmak suretiyle, bu sefer yurt içerisinde arzu ettikleri koalisyonu kuramadıklarını ifade edebiliriz.” diye konuştu.

Zamanında 27 Mayıs’a katılan kesimlerin, siyasi hareketlerin, bazı kurumların, siyasi ekollerin geçmişten ders çıkardıkları için 15 Temmuz’da darbecileri yalnız bırakarak ülkeyi yeni bir 27 Mayıs belasından koruduklarını belirten Yılmaz, “15 Temmuz gecesi direnenler, sokağa çıkanlar ve bu darbe teşebbüsünü başarısız hale getiren şehitlerimiz, gazilerimiz  sadece 15 Temmuz’u değil bu süreci başlatan 27 Mayıs darbesini ve onun oluşturduğu gelenekleri, kurumları, onun mirasını da aslında yenmiş ve toprağa gömmüşlerdir.” ifadelerini kullandı.

Editör: Haber Merkezi