Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, bir termal otelde düzenlenen AK Parti Eskişehir İl Teşkilatı İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, partilerinin, kuruluşundan bu yana birçok badire atlattığını söyledi.

Varank, “Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, Türkiye’nin çözülemez denilen sorunlarını çözmek, hayal edilemez projelerini gerçeğe dönüştürmek hamdolsun bizlere nasip oldu. Ulaştırmadan sağlığa, sanayiden teknolojiye Cumhuriyet tarihinde atılmamış adımları attık. Birçok toplumsal sorunun üzerine cesaretle gittik. Dünyada örneği çok az görülen bu kesintisiz hizmet döneminde elbette birçok problemle, sorunla, komployla, saldırıyla da mücadele ettik, mücadele etmek zorunda kaldık.” diye konuştu.

İçeride ve dışarıda Türkiye’nin ilerlemesinden, milletin refahının yükselmesinden hatta devletle milletin hiç olmadığı kadar yakınlaşmasından rahatsızlık duyanların bulunduğunu belirten Varank, şunları kaydetti:

“Yaşadıklarımız emin olun öyle kolay şeyler değildi, bu mücadele asla kolayca verilmedi. Belki bizler çabuk unutuyoruz. Belki maruz kaldığımız haksızlıklar, bize çok eskiden yaşanmış gibi geliyor ama işin aslı öyle değil. Gençlik kollarımız teşkilat toplantısında ‘Hoş geldin ya şehri ramazan’ pankartı açtı diye bizim partimize kapatma davası açıldı. Bakınız, 30 yıl ya da 40 yıl önceden bahsetmiyoruz, sadece 11 yıl önce yaşadık biz bu hadiseyi. Yasakçı, ötekileştirici uygulamaları ortadan kaldırmamız yıllarımızı aldı. İşte başörtüsü örneği. Gençlerimizin üniversitelere istediği kılık kıyafetle gidebilmelerini ne zorluklarla ancak yıllar sonra sağlayabildik. Saplantılı ideolojileriyle, bu milletin kazancını kendilerine hak görenlerle her alanda ve hep birlikte mücadele ettik. Özellikle 2012’den itibaren yoğun bir saldırı ve kuşatma girişimine maruz kaldık.

Gezi Parkı olaylarıyla, Türkiye’nin meşru hükümetini sokakta devirmeye yeltendiler. 7 Şubat MİT krizi, 17-25 Aralık yargı darbesi girişimi ve MİT tırları hadisesiyle Türkiye’yi FETÖ’nün çıkmaz sokağına itmeye çalıştılar.”

“Bugün geldiğimiz noktada ekonomimiz tekrar güçlü bir performans göstermeye başladı”

Teröristlerin, hendek ve barikat olaylarıyla şehirleri istila etmeye kalktığını anımsatan Varank, “Tüm terör örgütlerini üzerimize salıp Türkiye’yi terörle dize getirmeye çalıştılar. İşte en son 15 Temmuz hain darbe girişiminde açık bir işgal girişimine kalkıştılar. Hamdolsun, milletimizin desteğiyle bütün tehlikeleri bertaraf ettik.” ifadelerini kullandı.

FETÖ mikrobunu temizledikten sonra askeri anlamda da adeta memleketi şaha kaldırdıklarını dile getiren Varank, şöyle devam etti:

“Sınırlarımızda oluşturulmak istenen bir diğer tuzağı bozduk. Terör devleti oluşturmak isteyenlere en net cevabı hükümetimiz verdi. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatlarıyla bölgede Türkiye aleyhine yürütülen tüm süreçleri tersine çevirdik. Bir yandan bu büyük operasyonları başarıyla yürütürken diğer yandan ekonomimize yönelik saldırılarla eş zamanlı mücadele ettik. Özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yürürlüğe girdiği Haziran 2018 seçimlerinden hemen sonra başlayan ekonomik saldırılara karşı etkin tedbirler aldık. Ekonomik temellerimizden tamamen bağımsız yaşadığımız bu dış şoku, Türkiye’nin yürüttüğü politikalardan, Türkiye’nin duruşundan bağımsız olarak değerlendirmemiz elbetteki mümkün değil.

Hamdolsun, bugün geldiğimiz noktada ekonomimiz tekrar güçlü bir performans göstermeye başladı. Yatırım yapmanın maliyeti düşüyor, iç talep canlanıyor ve ekonomiye güven artıyor. İnşallah bu sene daha güçlü büyüme ve istihdam oranlarına hep birlikte şahit olacağız.”

“Her seçim teşkilatlarımız açısından bir karne niteliğindedir”

Şehirlerin 5 yılını yönetecek belediye başkanlarının ve meclis üyelerinin görevlerine başladığını hatırlatan Varank, “Hatta 3 ay sonra birinci yılları tamamlanmış olacaklar. Elbette ki her seçim teşkilatlarımız açısından bir karne niteliğindedir. 2019 yerel seçimlerini güçlü olduğumuz yönler, zayıf olduğumuz noktalar konusunda kafa yormamız için bir vesile olarak görüyoruz. İktidarda 17 yılı geride bırakıp Türkiye’nin hala en güçlü partisi olarak yolumuza devam ediyorsak bunu, işte bu muhasebe kültürüne borçluyuz.” değerlendirmesinde bulundu.

Partinin en üst karar organlarında, MYK ve MKYK’de her meseleyi enine boyuna değerlendirdiklerini ifade eden Varank, şunları söyledi:

“İşte burada olduğu gibi, Türkiye’nin dört bir yanında, teşkilatlarımızla istişare toplantıları düzenliyoruz. Tüm bunları neden yapıyoruz? Çünkü bizim bu millete karşı çok büyük sorumluluklarımız var çünkü 17 yıldır olduğu gibi milletimizin umudu hala Recep Tayyip Erdoğan, hala AK Parti. Zaten yaptıklarımızı milletimiz görüyor, girdiğimiz her seçimde Allah’a şükür, bizleri ezici üstünlükle birinci parti konumuna taşıyor ama biz başardıklarımızla yetinemeyiz. Bizim bugünümüz dünümüzden farklı olmalı. Bizim yeni hedeflere yürümeye, milletimize umut olmaya devam etmemiz gerekiyor. 17 yılda tırnaklarımızla kazıyarak elde ettiğimiz kazanımları korumamız gerekiyor.

İşte önümüzde 2023 ve 2024 seçimleri var. 3 yıl, 4 yıl inanın çok kısa zamanlar. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ülkemize yeni bir başarı hikayesi kazandırmak için bu süreci çok iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Cumhurbaşkanımızın temposunu, azmini görüyorsunuz. Ben uzun yıllardır yakınında çalışma fırsatı buldum, onun hızına yetişmek inanın imkansız. Aynı şekilde kabinede bakanlarımız, Mecliste milletvekillerimiz yoğun bir gündemin içinde. Teşkilatlarımızdan da bu denli yüksek bir performansı milletimiz bekliyor. İşte 7. Olağan Kongre süreci teşkilatımız açısından yeni bir heyecana vesile olacak.”

“Kongreler, bizim için demokrasi şölenleridir; diğer partilerde olduğu gibi kavga, gürültü, çirkeflik bizim partimizde kongremizde olmaz. Yine millete hizmet etmek bizim için bir bayrak yarışıdır, verilen görevler, makamlar gelip geçicidir.” ifadelerini kullanan Varank, AK Parti’nin icraatlarının yalnız Türkiye’de değil, dünyanın birçok yerinde parmakla gösterildiğini ve örnek alındığını anlattı.

“Biz bu yola çıkarken milletimizin umutlarını, hasretlerini, dertlerini kendimize azık edindik”

Kimi ülkelerde aynı isimde partilerin kurulduğunu ve AK Parti’nin programlarını olduğu gibi alıp kendi memleketlerine uyarlayanlar bulunduğunu belirten Varank, şunları dile getirdi:

“Dolayısıyla öncelikle neyi temsil ettiğimizin farkına varmamız gerekiyor. Elbette geçmişte partimizin en üst kademelerine gelip bugün benlik davasının peşinde koşanlar, egolarının peşinde gidenler, yolunu şaşıranlar çıkabilir. Böylesine büyük bir yapıdan böylesine zayıf halkalar illaki çıkacaktır ama siz hiç endişe etmeyin, gömleğinin ütüsü bozulacak diye kavgaya girişmeyenlerin, en kritik zamanlarda dahi konforlu alanlarını terk etmeyenlerin, Tayyip Erdoğan canını ortaya koyarken köşede bekleyenlerin, ‘Tayyip Erdoğan devrilir de bize fırsat doğar mı’ diye ellerini ovuşturanların, ne bugünün ne de yarının Türkiye’sinde söyleyecek tek bir sözü dahi yoktur. İşte bu yüzden biz farklıyız. AK Parti kapalı kapılar ardında, masanın etrafında kurulmuş bir parti değildir. AK Parti, 2001 yılının ağustos ayında bizzat milletimiz tarafından kurulmuştur.

Biz bu yola çıkarken milletimizin umutlarını, hasretlerini, dertlerini kendimize azık edindik. O yüzden karşılaştığımız her bir badireden, milletimizin desteğiyle güçlenerek çıktık. Hamdolsun, 18 yılın sonunda AK Parti’yi, mazlumların ve mağdurların gölgesinde ferahladığı koca bir çınar haline getirdik.”

Türkiye’nin Otomobili ile Türkiye’nin 60 yıllık hayalini gerçeğe dönüştürdüklerine dikkati çeken Varank, “Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde, babayiğitlerimiz ve tamamen profesyonel bir ekiple, sessiz ve derinden bir çalışma yürüttük. ‘Yapamazsınız, başaramazsınız’ diyenlere aldırış etmedik. Hamdolsun, fikri ve mülkiyet hakları ülkemize ait olan, doğuştan elektrikli Türkiye’nin Otomobili’ni ülkemize tanıttık. Bu başarı, AK Parti’nin Türkiye’yi nerelere getirdiğinin en açık göstergesidir. Bu proje, bir otomobilden çok daha fazlası, yükselen Türkiye’nin ayak sesleridir.” görüşünü paylaştı.

“Bölgemizde sıcak gelişmelerin yaşandığı bir dönemden geçiyoruz”

Türkiye’nin bölgesinde sıcak gelişmelerin yaşandığına işaret eden Varank, sözlerini şöyle tamamladı:

“Türkiye’nin çıkarları neyi gerektiriyorsa onu yapacağımızı, tribünden seyirci olmayacağımızı defaatle dile getirdik. Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi dışlayan, devre dışı bırakmaya çalışan adımlara karşı biliyorsunuz, sondaj gemilerimizle cevap verdik. Aynı şekilde Libya’da da meşru Trablus hükümetiyle imzaladığımız anlaşmalarla Doğu Akdeniz’deki egemenlik haklarımızı çok daha sağlamlaştırdık. Libya’da uluslararası güçlerin tek taraflı ortaya koyduğu tavra karşı Türkiye’nin dost ve kardeş Libya halkının yanında yer alması hem çıkarlarımız hem de tarihi sorumluluğumuz açısından olmazsa olmazdır. ‘Libya’da ne işimiz var’ diyenlere şunu söylemek istiyoruz: ‘Bundan 100 yıl önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün mücadele ettiği topraklarda ne işiniz var?’ diye sormamamız lazım. Asıl ‘Bu topraklarda Rusya’nın, Amerika’nın, Suudi Arabistan’ın, Birleşik Arap Emirlikleri’nin ne işi var?’ diye sormanız lazım.

Libya, bir denizaşırı ülkesi, okyanus adası değil, Türkiye’nin deniz komşusudur. Bir asır önce mücadele ettiğimiz topraklardır. Libya’da yaşananlara seyirci kalmak, Türkiye’nin egemenlik haklarına gelecek zararlara da seyirci kalmak demektir. O yüzden biz Türkiye olarak çıkarlarımız doğrultusunda harekete devam edeceğiz.”

Editör: Haber Merkezi