Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Basın İlan Kurumunun “Basın Hayatı” dergisine, Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasında yaşanan gelişmeler ile Fırat Kalkanı Operasyonunu değerlendirdi.
Türkiye’nin, Suruç katliamından bu yana DAEŞ’in, PKK’nın ve bazı başka terör örgütlerinin tehdidi altında olduğunu ve bir güvenlik sorunu yaşadığını anımsatan Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“Türkiye, bu güvenlik sorununu iki ölçekte yaşıyor. Birinci olarak, sınırımızın güneyinden Türkiye’ye taciz atışları yapılıyor. Burada çok sayıda vatandaşımız da hayatını kaybetti. Kilis füzelerle taciz edildi, halkımız büyük bir tedirginlik yaşadı. Ayrıca canlı bombalar ve bombalı araç saldırıları ile Türkiye’nin birçok şehrinde katliamlar yapıldı, İstanbul’da, Ankara’da, Elazığ’da ve en son Gaziantep’te çok ciddi şekilde katliamlar yapıldı. Bunların arkasında da DAEŞ ve PKK terör örgütlerinin olduğunu biliyoruz. Türkiye, Suriye sorununa müdahil olan diğer taraflardan farklı olarak Suriye’deki bu siyasi istikrarsızlığın bedelini bire bir ödeyen ülkelerin başında geliyor.”
“Operasyonlar uluslararası hukuka uygun”
Türkiye’nin, Fırat Kalkanı Operasyonuna ilişkin amacının sorulması üzerine Kurtulmuş, Türkiye’nin, DAEŞ’e karşı Fırat Kalkanı Operasyonu ile Cerablus’u emniyet altına aldığını bildirdi.
Ayrıca Türkiye’nin sınırlarında, sınır güvenliğini artıracak tedbirlerini artırdığına dikkati çeken Kurtulmuş, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Böylece hem Türkiye için Suriye topraklarındaki gelişmelerin, güvenlik tehdidi oluşturmasının hem de Suriye politikamızın en önemli kırmızı çizgisi olan Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanması bakımından, 911 kilometrelik alanın tek bir örgütün eline geçmesinin önüne geçilmeye çalışılıyor. Bu iki konuda uluslararası camia ile müttefik olarak çalışmalar sürdürülerek bu operasyonlar yapılmaktadır ve Türkiye bu operasyonları tamamen uluslararası hukuka uygun bir şekilde sürdürmektedir.”
“Hiç kimse tek başına istediği bir çözümü dayatamaz”
“Bizim gayretlerimiz Suriye’nin bütünlüğünü sağlayabilmek için yeterli mi? Rusya’nın, Amerika’nın, İran’ın, bölgedeki diğer aktörlerin hatta küresel aktörlerin bu anlamdaki hedeflerini önleyebilir mi?” sorusuna karşılık Kurtulmuş, şu ifadeleri kullandı:
“Bugün Suriye’de barışa yaklaşma noktasında geçmiş döneme göre daha olumlu bir noktada olduğumuzun altını çizmek isterim. Amerika, Rusya dahil herkes anladı ki artık Suriye’de hiç kimse tek başına istediği bir çözümü dayatamaz. Suriye çok parçalı bir yapı haline gelmiştir ve Suriye’nin bir örgütler konfederasyonu haline gelmiş olmasının, uluslararası camiaya ödettiği bedel çok büyük olmuştur. Bu bedelin iki ayağı var, bunlardan biri göçmen sorunudur. Bu göç kriziyle birlikte buna bağlı olarak gelişen aşırı sağ, faşist akımlarla da boğuşmaktadır.
İkincisi, DAEŞ denilen uluslararası terör networkünü dünyanın başına bela etmiştir. DAEŞ sadece Musul’u, Kerkük’ü tehdit eden bir unsur olmaktan çıkmıştır. Artık Brüksel’i, İstanbul’u, Washington’u, Rusya’yı tehdit eden bir unsurdur. Şimdi artık uluslararası camianın vereceği bir karar var, ya Suriye’de herkes ‘Burada benim dediğim olacak’ dayatmasını sürdürecek ya da bundan vazgeçerek bir barış perspektifine sahip olacak. Suriye’de istikrarsızlık olmasaydı ne DAEŞ ne hendek siyaseti olacaktı.”
“Yenikapı güçlü bir yeni Türkiye’nin kapısıdır”
FETÖ’nün 15 Temmuz’daki darbe girişimi gecesi neler yaşadığının sorulması üzerine Kurtulmuş, o gece sabaha kadar Başbakanlıkta olduğunu anımsattı.
Milletin, imanının ne kadar büyük ve güçlü olduğunu o gece gösterdiğine değinen Kurtulmuş, “Bir el, bir manevi el, sanki milletin gönlüne değmiş, tek tek her bir vatandaşımız, hiçbir yerden organize edilmeden, sokağa çıkmış ve aynı tepkiyi göstermiş. Bu olağanüstü bir şeydir. Bu milletin sahip olduğu sosyal genetiğin bir sonucudur. Hakikaten imanın, cesaretin, inancın bir sonucudur.” değerlendirmesinde bulundu.
Kurtulmuş, 7 Ağustos’taki Yenikapı Mitingi’ne işaret ederek, “7 Ağustos için denilen ‘Yenikapı, yeni bir kapı’ ifadesinden hareketle o yeni kapıyı asla kapattırmayacağız.” ifadesini kullandı.
O yeni kapının, birliğin, dirliğin, kardeşliğin, güçlü bir yeni Türkiye’nin kapısı olduğunu belirten Kurtulmuş, “Hem 15 Temmuz ruhunun hem de 7 Ağustos’ta ortaya konan milli birlik ve dayanışma ruhunun kıymetini bileceğiz. Siyaset olarak buna gözümüzün bebeği gibi bakacağız ve bunu koruyacağız.” dedi.