Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Haber Türk’te katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
Rakka operasyonu konusunda, Türkiye’nin tavrını açık şekilde ortaya koyduğunu, Rakka’nın, DAEŞ’ten temizlenmesi konusunda bir itirazlarının bulunmadığını vurgulayan Kalın, “Tam tersine bunu birlikte, uluslararası koalisyonla sahada yapalım, buna hiçbir itiraz yok. Ama görünen o ki Amerikalılar gene ‘Bu işi YPG ile yapmamız lazım’ teziyle hareket ederek, bu operasyonu hazırlıyorlar. Biz de ‘YPG varsa bizim burada yer almamız söz konusu değil’ dedik.” ifadelerini kullandı.
Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, geçen hafta bir Arap kanalına verdiği mülakatı hatırlatarak, bununla ilgili birtakım spekülasyonların yapıldığını söyledi. Musul’da benzer bir hassasiyetin söz konusu olduğunu dile getiren Kalın, “Cumhurbaşkanımız, o mülakatında açık bir şekilde ‘Musul’un, etnik ve sosyolojik yapısı dikkate alınarak bu operasyonun yapılması gerekir.’ dedi. Birkaç gündür Arap basınında sanki Cumhurbaşkanımız ‘mezheple’ ilgili bir şey söylemiş gibi… Böyle bir şey söylemedi. Şii meselesine, mezhep konusuna hiç girmedi. Bizim ne Musul ne Rakka ne Suriye topraklarında gözümüz var. Bizim bütün derdimiz, DEAŞ ve diğer terör örgütlerinden, YPG de dahil olmak üzere, bu bölgenin temizlenmesidir.” değerlendirmesinde bulundu.
“Suudi Arabistan ile dayanışma içerisindeyiz”
ABD’deki, Suudi Arabistan’a dava açılmasına imkan tanıyan yasa tasarısına ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Suudi Arabistan ile işbirliğine gidilebilir” mesajı verdiğinin ifade edilmesi üzerine Kalın, şunları söyledi:
“Yasaya göre, 11 Eylül saldırılarında mağdur olanlar, Suudi Arabistan devletine dava açabilecekler, açmaya da başladılar. Bu aslında ‘pandoranın kutusunu açmak’ demektir. Benim değerlendirmem, bu biraz Amerikan seçim ortamında alınmış bir karar ama sonuçlarını çok iyi düşünmedikleri anlaşılıyor. Biz de bu yasaya karşı olduğumuzu, bunun iptal edilmesi gerektiğini söyledik. Bu süre içerisinde biz, Suudi Arabistan ile egemen bir devlet olarak tabii ki dayanışma içerisinde olacağız.”
“Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca bir heyet, geçen ay Gazze’ye gitti”
Mavi Marmara olayıyla alakalı olarak İsrail’in, üzerinde mutabık kalınan 20 milyon dolarlık tazminatı Türkiye’ye aktarmasına ilişkin “O tazminatı bazı aileler istemiyordu, ailelere verilmeye başlandı mı? Kabul etmeyen ailelerden kalan paraların, Filistin’e yardım olarak gidebileceği söyleniyor. Böyle bir şey söz konusu mu?” sorusunu Kalın, şöyle cevaplandırdı:
“Onunla ilgili süreç devam ediyor. İsrail tarafından 20 milyon dolarlık tazminat yatırıldı. Bunlar ailelerle temas edilmek suretiyle görüşülecek, tabii ki takdir ailelerindir.”
Kalın, şu anda gerçekleşen anlaşma neticesinde iki yardım gönderildiğini anımsatarak, bundan sonra özellikle de Gazze’ye yardım gemilerinin düzenli şekilde gönderilmeye devam edeceğini bildirdi.
Gazze’de su ve elektrik ihtiyacının karşılanmasına ilişkin Türkiye’nin talebine de değinen Kalın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından bir heyetin geçen ay Gazze’ye gittiğini ve detaylı bir çalışma yaptığını aktardı. “İsrail ile diplomatik ilişkilerin normalleşmesi, Türkiye’nin, Filistin konusundaki pozisyonunu değiştirdi ya da değiştireceği anlamına gelmiyor.” diyen Kalın, Filistin’in bağımsız bir devlet olması gerektiği konusundaki Türkiye’nin pozisyonunun aynı olduğunu vurguladı.
Kalın, büyükelçilerin ne zaman atanacağına ilişkin soruya, “Sona gelindi, isim belli, kesinleşince açıklarız.” yanıtını verdi.
“Lozan meselesi başka bir yere çekildi”
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in iadesiyle ilgili “Hangi noktadayız? İade, olmazsa da tutukluluk, gözaltı talebiniz var. Daha yakın mı artık o görüşmeler neticesinde bu süreç?” sorusu üzerine, Kalın, “Tabii ki daha yakın. Bize göre hem suçluların iadesi anlaşması çerçevesinde hem darbede yaşananların ortaya koyduğu tablo açısından Fetullah Gülen’in, Türkiye’ye iadesi çok net bir konudur. Bu arada Amerikan yönetiminin bu adamın, bu kadar hiçbir şey olmamış gibi rahat bir şekilde, hala bu suç imparatorluğunu yönetmesine izin vermesi kabul edilemez.” diye konuştu.
Erdoğan’ın, Lozan Antlaşması’na ilişkin sözlerinin hatırlatılması üzerine, Lozan meselesinin başka bir yere çekildiğini, “Sanki Cumhuriyet’in temel kazanımlarına karşı bir çıkışmış” gibi algılandığına işaret eden Kalın, bununla ilgisinin olmadığını söyledi.
“Benim gördüğüm bir erken seçim ortamı yok”
Kalın, Adil Öksüz’ün darbe sürecinin kilit isimlerinden biri olduğu konusunda en ufak bir tereddütün bulunmadığını söyledi. “Bu bulmacayı çözecek önemli unsurlardan bir tanesidir.” görüşünü dile getiren Kalın, hukukun içerisinde intikam duygusuyla değil, adalet duygusuyla bu sürecin sonuna kadar devam ettirileceğini bildirdi.
İbrahim Kalın, kabine değişikliğine ilişkin soruya ise “Bu hükümetin, Sayın Başbakanın tasarrufunda olan bir konu. Bunlar spekülasyonlar, ben de duyuyorum sağda solda.” cevabını verdi.
Erken seçimle ilgili soru üzerine Kalın, “Bu Meclisin, Hükümet’in takdirinde ve tasarrufunda olan bir konudur. Ama benim gördüğüm öyle bir erken seçim ortamı yok. Şu anda güçlü bir hükümet var, OHAL devam ediyor, 19 Ekim’den itibaren ikinci defa uzatılacak.” ifadelerini kullandı.