Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) darbe girişimi sırasında cuntacı pilotların taarruz helikopteriyle ateş altına aldığı Cumhurbaşkanlığı Külliyesinin önünde şehit düşen Cuma Dağ’ın eşi Rukiye Dağ, haftalardır devam eden Kara Havacılık Komutanlığı davasında kocasının katilleriyle göz göze gelmenin acısını yaşıyor.
Cuma Dağ ve eşi Rukiye Dağ, darbe girişiminin ilk saatlerinde 7 yaşındaki çocuklarını evde bırakıp cuntacılara karşı mücadele etmek için Cumhurbaşkanlığı Külliyesinin önüne geldi. Halkın tanklara karşı etten duvar örmesiyle başlayan direniş, darbecilerin zırhlı araçlardan indirilip derdest edilmesiyle devam etti.
Bunun üzerine darbeciler, kendileri için stratejik bir konum olan Külliyeye, Kara Havacılık Komutanlığından havalanan savaş helikopterlerini yönlendirdi. Pilotların yaylım ateşi sonucunda onlarca vatandaş şehit düştü, bir o kadar kişi de ağır yaralandı. Rukiye Dağ, Külliye önünde eşini uzun süre aradıktan sonra kıyafetlerinden tanıdığı kocasının cansız bedenini buldu. Eşi, uçaksavarların kurşunlarıyla yaşamını yitirmişti.
“Bütün şehitlere karşı sorumluluğum var”
Eşini kaybetmenin acısıyla her gün Sincan Ceza İnfaz Kurumlarındaki FETÖ darbe davalarını izlemek için onlarca kilometre yol kateden Rukiye Dağ, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı üzerine 15 Temmuz akşamı eşiyle alanlarda gösterdiği direnişi, darbecilerin yargılandığı mahkeme salonundaki müşteki kısmında yer alarak devam ettiriyor.
“Bir tarafım eksik, yüreğim yangın yeri ama bu yol da hak yolu” sözleriyle darbecilere karşı ilk gün verdiği mücadelenin kararlılığına vurgu yapan Dağ, “Düşünebiliyor musunuz eşinizi katilleriyle aynı duruşma salonunda, yakın göz teması kuruyorsunuz. Gözlerinin içine bakıp bu vatana neden kıymak istediklerini sormak istiyordum. Bugün bu darbenin her kademesinde yer alanlar şimdi karşımızda ve yargılanıyorlar.” dedi.
Eşi başta olmak üzere 15 Temmuz’un bütün şehitlerine sorumluluğunun olduğunu dile getiren Dağ, onların aziz hatırası için bütün mahkemeler sonuçlanana kadar duruşmaları izlemeye devam edeceğini söyledi.
Darbe girişiminden sonra eşinin katillerini kendi eliyle cezalandırmak istediğini, sürekli bu düşünceyle günlerini geçirdiğini dile getiren Dağ, şöyle devam etti:
“İlk zamanlar acınız tazeyken böyle düşünüyorsunuz. Bu insanlık müsveddelerini bir kaşık suda boğmak istiyorsunuz. Zaman gerçekten her şeyin ilacı oluyor, acınız olgunlaşıyor. Onlar gibi olmamak için adaleti tesis eden makamlara sığınıyorsunuz. Bu ülkenin bir vatanseveri, eşini şehit vermiş, tankların ve helikopterlerin önüne çıkmış biri olarak söylüyorum bunu. Bugün yargılama yapılıyor ve ihanetlerinin nelere mal olduğu yüzlerine vuruluyor. Bir nebze de olsa acımız hafifliyor.”
“Benim eşim mezarda başsız yatıyor”
Duruşma salonunda sanıkların, izleyici kısmındaki yakınlarına bakmak için arkalarını döndüklerinde onlarla göz göze geldiklerini söyleyen Dağ, o sırada sırada onlardan birinin kocasının katili olduğu düşüncesinin kendisinde tarifsiz duygulara neden olduğunu ifade etti.
Bu acıya katlandığını dile getiren Dağ, “Arkaya doğru dönüp yakınlarına sevgi gösterisi yapıyorlar. Bizim yakınlarımız toprağın altında. Mağdur olduklarını söylüyorlar ama benim eşim mezarda başsız yatıyor. Onlar bu vatana ihanet etti, daha ne istiyorlar? Başka bir ülkede olsalardı bu kadar merhametli davranılamazdı onlara.” diye konuştu.
Dağ, sanıkların duruşmada davanın esasına ilişkin savunma yapmak yerine süreci uzatmak için askeri kariyerleri ile özel yaşamlarını saatlerce anlattıklarını belirtti.
Dağ, “Darbe girişimine tiyatro diyenler var, aslında yargılama başladığından beri bir tiyatro sergileniyor. Emir komuta zincirine uyduklarını, yapmak zorunda olduklarını söylüyorlar. Masum vatandaşlara helikopterden ateş etmenin neresi emir komuta? Bu nasıl vicdan? Sen ülkenin bayrağını tutan sivilleri nasıl vurursun, nasıl katledersin? Sonra da bu kanlı girişme tiyatro girişimi diyeceksin.” ifadelerini kullandı.
“O gece ihanet girişiminin ilk adımıydı”
15 Temmuz’un daha önce demokrasiyi hedef alan girişimlerden farklı bir amaç taşıdığına dikkati çeken Dağ, asıl hedefin Türkiye’nin işgal edilmesine zemin hazırlamak olduğunu vurguladı.
İradesini FETÖ elebaşına 1 dolar karşılığında teslim eden darbeci güruhun başarılı olması halinde benzeri görülmemiş kıyım ve tasfiyelere imza atacaklarını belirten Dağ, “Darbe nihayete erseydi, eşini kaybeden beni, tankı durdurduğum için yargılamadan cezalandıracaklardı. İnanın ki çoğumuzun ziyaret edilecek bir mezarı dahi olmayacaktı, 15 Temmuz gecesi, bu katil sürüsünün neler yapabileceklerini bize gösterdi.” değerlendirmesini yaptı.
Darbeci sanıkların mahkeme salonlarındaki taşkınlıkları ve oyalama taktiklerine karşı halkın duruşmaları izlemeye davet eden Dağ, “Tanklara göğsünü geren milletimizin, duruşma salonlarını boş bırakmasını düşünmek bile istemiyorum. Lütfen herkes gelsin, herkesin bu tarihi ana şahitlik etmesini istiyorum. Maalesef sanıkları, bildiğiniz avukat ordusu savunuyor. Özellikle vatansever avukatların salonları doldurması motive kaynağımız olacaktır.” sözlerine yer verdi.