Sabri İşbilen/Diriliş Postası
Gazeteci-Yazar Ahmet Ay, Türkiye’nin hiçbir zaman sivil anayasaya sahip olmadığını, darbeciler tarafından yapılan 1961 ve 1982 anayasalarının toplumsal kutuplaşmana neden olduğunu, milletin iradesinin vesayet ile çiğnenmesini sağladığını söyledi. Ay, Cumhurbaşkanlığı Sistemi’yle milletin iktidara taşınacağını ve vesayetin biteceğini ifade etti.
16 Nisan referandumuna sayılı günler kaldı. Millet “Evet” ya da “Hayır” oylarıyla Türkiye’nin en az 100 yılına yön verecek. Muhalefet, Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin çarpıtmaya, AK Parti ve MHP sistemin özünü ve gerekçelerini anlatmaya çalışırken, biz de Gazeteci-Yazar Ahmet Ay, Türkiye’nin yakın geçmişini ve milletin karara bağlayacağını Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne “Neden Evet?” denmesi gerektiğini konuştuk. Dünyanın sürekli değiştiğini, Türkiye’nin ise vesayet üreten Parlamenter Sistem yüzünden yerinde saydığını ifade eden Ay, darbeciler tarafından yapılan Anayasaların topluma, ülkeye büyük zararlar verdiğini dile getirerek, şunları söyledi:
SİVİL ANAYASA YAPAMADIK
“Dünya ülkeleri sürekli siyasal yönelim, siyasi irade ve uluslararası ilişkilerde küresel gidişata uygun revize yoluna giderken, Türkiye bugüne kadar bir tek kere sivil anayasa yapmaya cesaret edememiştir. Anayasalar sadece askeri darbelerde değişmiş, sonradan gelen siyasi irade bu darbe ürünü anayasalarla hükûmet etmişlerdir, edebildikleri kadar. Ülkemizde anayasaları hazırlayan güçlerin kırmızı çizgisi belliydi: Ötekileştirmeden vazgeçilmeyecek, Toplumsal barış sağlanmayacak, Güçlü iktidarlara göz yumulmayacak.”
DEVLET VESAYETE TESLİM
Kenan Evren cuntasının dayattığı 1982 Anayasası’nın Türkiye’nin kimyasını bozduğunu ifade eden Ahmet Ay, hâlâ uygulamada olan anayasada sivillerin, milletin adamlarının daima bürokratik vesayetin saldırılarına uğradığını, ayrıca toplumun sürekli kutuplaştığına dikkat çekerek, “1982 Anayasasında da gördük ki halka dikte edilen, askeri vesayeti temel alan, halkı ötekileştirici anayasalar aziz milletimizin derdine deva olmadığı gibi yeni siyasi, sosyal ve ekonomik travmalara yol açtı. Bu anayasalardan güç alarak devletin içine kadar konumlanan vesayet odakları Türkiye’nin büyümesinin önünü kapatarak milletin iradesine pranga vurdular” dedi ve şöyle devam etti:
MENDERES’İ ASTILAR
“Ayrıca Türkiye’de anayasalar askeri darbelerle tepeden inmeci/jakoben anlayışla halka dayatılarak onaylatıldığı için 1924’ten beri anayasalar; ülkede yaşayan vatandaşlarımızı etnik köken, inanç ve mezhep temelinde ayrıştırdığı halde kimse bu anayasalara dokunamadı. Yani hiçbir sivil ve siyasi iradeye anayasa yaptırma imkânı tanınmamıştır. Bu da güçlü vesayet, güçsüz hükûmetler demekti. Türkiye ya da başka bir ülke vesayet altında iken toplumsal barışı, iktisadi kalkınmayı, adalet ve hakkaniyeti tesis edemez. Buna niyet eden iktidarların akıbeti 1960 darbesi ile Merhum Menderes’in yaşadığı gibi başbakanların idamına kadar giderdi.”
KÜRESEL AKTÖR OLACAĞIZ
Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nde “güçsüz hükümet” teriminin ortadan kalkacağını savunan Ay, milletin iradesinin bir daha asla darbelerle çiğnenemeyeceğinin tespitin yaparken, sistemin getireceği istikrarın Türkiye’yi hedeflerine taşıyacağının altının çizerek, “Anayasa değişiklik paketi, güçlü hükümet sistemi sayesinde teori ile tıkanan değil, pratikle yol alan bir siyasi mekanizma oluşturacaktır. Böylelikle vesayet gerileyecek, siyaset yani milletin asıl muhatapları güçlenerek milli iradenin üzerindeki ipotek kalkacak. Bu değişiklik istikrar doğuracak, koalisyonlarla zaman, enerji, prestij kaybı yaşanmayacağı gibi ülkemizin siyasi ve ekonomik alanda daha hızlı bir kalkınma ve gelişme ile ‘küresel aktör’ olması bu değişikliğin kabulüne bağlıdır” ifadelerini kullandı.
MİLLETİN ADAMLARINA KASTEDİLDİ
Parlamenter sistemin kaygan bir zemin olduğunu ve Türkiye’yi kalkındırmaya çalışan, toplumsal uzlaşının temellerini atan milli liderlere sürekli kast edildiğini anlatan Ay, sistem değişimi olmadan ülkenin yol alamayacağını aktararak, tezini şöyle örneklendirdi: “Türkiye’nin siyasi hayatına baktığımızda ne zaman toplumsal barışı, kardeşliği ve adaleti tesis etmek için bir adım atmış isek 1960-1971-19801997-2007’de olduğu gibi vesayet odakları ve çözüm ortakları devreye girmiş, atılan bu adımları durdurmaya çalışmışlardır. Daha 10 ay önce FETÖ ihanet çetesi tarafından yapılmak istenen tarihin en alçak darbe teşebbüsü ile siyasete ve milli iradeye son verilmek istenmiştir.”
İSTİKRAR VE HEDEFLER İÇİN…
Darbe dönemlerinin, koalisyonların, ekonomik krizlerin bitmesi, yetki tartışmalarının son bulması için “EVET” demenin kaçınılmaz olduğunu vurgulayan Ay, “Milletin ve milli iradenin ülkede tamamen hâkim kılınması için ve daha güçlü demokrasi, kalıcı toplumsal barış, büyük ekonomi, istikrarlı yürüyüş ve küresel aktör olma adına referanduma sunulacak olan yeni Anayasa değişiklik paketine ‘EVET’ dememiz lazım gelir” şeklinde konuştu…