Sabri İşbilen / Diriliş Postası

Beyaz Hareket Vakfı Genel Sekreteri Erdem Eren, parlamenter sistemde devlete yuvalanan bürokratik vesayetin, darbeler, muhtıralar, çift başlı krizlerle milletin iradesine sürekli kastettiklerini, Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ndeyse vesayetin biteceğini, milletin egemen güç olacağını, milletin adamlarına kimsenin dokunamayacağını vurguladı.

Sistem değişikliği konusunda yaptığı çalışmalarla adından epey söz ettiren Beyaz Hareket Vakfı Genel Sekreteri Erdem Eren ile parlamenter sistemin Türkiye’ye verdiği zararlar ve neden değişmesi gerektiğini, Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin getireceklerini konuştuk. 16 Nisan’ın önemine değinen Eren, referandumun Türkiye için bir milat anlamını taşıdığını vurgulayarak, “16 Nisan 2017 günü Türkiye Cumhuriyeti tarihinin özellikle de hükümet sisteminin reforme edilmesi bakımından en önemli kırılma ve dönüm noktalarından biridir. Daha önce Türkiye hiçbir zaman defalarca içine düştüğü koalisyonlar bataklığından yani ‘parlamenter sistemin’ kriz doğuran yapısından kurtulma fırsatına bu kadar yaklaşmamıştı. Cumhurbaşkanlığı Sistemi her şeyden önce siyasal istikrarı temin etmesi için oldukça önemli bir imkândır” diye konuştu.

Milleti hiçe saydılar

Parlamenter sistemde milletin egemen olmadığını, milletin tercihlerinin daima darbeye uğradığını, vesayetin devleti ele geçirdiğini anlatan Eren, şu ifadeleri kullandı: “Türk Milleti her ne kadar 97 yıllık bir Meclis ve 94 yıllık bir Cumhuriyet deneyimine sahip olsa da, devlet üzerindeki hâkimiyetlerini bırakmak istemeyen ve kendini milletin iradesinden üstün gören vesayetçi gruplara karşı birçok kez direndi ve mücadele etti. İlk olarak Adnan Menderes ile daha sonra Turgut Özal, Necmettin Erbakan ile ve en son ise Recep Tayyip Erdoğan ile “Yeter! Söz Bizim, Hâkimiyet Bizim, İrade Bizim, Bu Devlet Bizim” dedi. Adnan Menderes’i bir darbe ile idam eden vesayetçiler, Turgut Özal’ı zehirlediler, Necmettin Erbakan’ı ise 28 Şubat ile tasfiye ettiler.”

Vesayetçilerin sonu geliyor

Bürokratik vesayetin Türkiye’nin en büyük düşmanı olduğunu vurgulayan Erdem Eren, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 15 yılda karşılaştığı alçak saldırıların, darbe girişimlerinin bile parlamenter sistemin zararlarını ortaya koyduğunun altını çizerek, “Gelelim Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a; vesayetçilerin ona dur deyişi daha Başbakan olmadan başladı ve sadece bir şiir nedeniyle hapsedildi. Milletin iradesiyle; Başbakan ve Cumhurbaşkanı oldu. Durdurmak ve devirmek için aslında sadece onu değil milletin iradesini milletin hâkimiyetini yıkmak için her şeyi yaptılar. Parti kapatma davası, e-muhtıra, darbe planları, Gezi ve bilumum terör olayları, 17-25 Aralık darbe girişimleri, ekonomik manipülasyonlar ve nihai olarak “15 Temmuz İşgal Girişimi” Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti nezdinde millete yapılan en büyük saldırılardır. İşte 16 Nisan referandumu ve Cumhurbaşkanlığı Sistemi, milletin iradesini vesayetçilere karşı temelli üstün kılmayı ve geleceğe taşımayı ifade ediyor” değerlendirmesini yaptı.

CHP çeribaşı

Eren, ayrıca “Hayır” cephesine ilişkin olarak çarpıcı bir analiz yaptı. Türkiye’deki bütün krizlerin arkasında, hayırcıların başı CHP’nin bulunduğunu belirten Eren, MHP’deki sözde muhalifler, haçlı ittifakı ve emrindeki terör örgütlerinin hep bir ağızdan Cumhurbaşkanlığı Sistemine karşı çıktığını dile getirerek, “Vesayetçilerin ülkemizdeki en sadık koruyucusu CHP ve onun Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, tercihini milletin iradesinden yana koyan MHP ve Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin muhalifleri Meral Akşener, Ümit Özdağ, Sinan Oğan, Koray Aydın, Müsavat Dervişoğlu, Mansur Yavaş gibi isimler, vesayetçilerin yargı ayağındaki Metin Feyzioğlu gibi şahsiyetler “Hayır” cephesini oluşturuyorlar” dedi ve şöyle devam etti:

Haçlılar ve teröristleri hayırcı

“Hayır cephesine ayrıca Türkiye ve İslam düşmanı Batılı gruplar da destek oluyor. Peki, kimler başka ‘Hayır’ diyor bakalım; Yıllardır asker, polis, sivil demeden vatan evlatlarını şehit eden PKK ve onun siyasi ayağı HDP ‘Hayır’ diyor. 15 Temmuz’da insanlarımızı katleden FETÖ de “Hayır” diyor. O zaman şu tespiti yapmak gerekiyor. Kişi sevdiğiyle beraberdir. ‘Hayır’ diyen vatandaşlarımıza tabii ki saygı duyuyorum. Tabii ki her ‘Hayır’ diyen terörist değildir ancak her teröristin de ‘Hayır’ dediğini görmeleri gerekiyor.”

Erdoğan ve Bahçeli’ye teşekkür

Beyaz Hareket Vakfı olarak Türkiye’nin makûs talihini değiştirmek için elini taşın altına koyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Yıldırım ve MHP lideri Bahçeli’ye minnettar olduklarını ifade eden Eren, AK Parti’den bazı isimlerin “Evet” için çalışmadığını iddia ederken, bu durumun kendileri üzdüğünü aktararak, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Sandıktan “Evet” yani milletin iradesinin geleceğe hükmetmesi sonucu çıksın diye canını dişine takan başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a, Başbakanımız Binali Yıldırım’a, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve parti teşkilatları ile sivil toplum kuruluşlarına ise şahsım ve hareketimiz olarak teşekkürü borç biliyorum. Ayrıca millet iradesinin tecellisi ve AK Parti ile Cumhurbaşkanlığı, Meclis Başkanlığı, Başbakanlık, Bakanlık ve Milletvekilliği yapmış; Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu, Bülent Arınç gibi önde gelen isimlerin millet ve dava arkadaşları Erdoğan için neden meydanlarda olmadıklarını da merak ediyorum. Bu millet ve Cumhurbaşkanımız adına üzülüyorum.”

Büyük Türkiye yolu açılıyor

Beyaz Hareket Vakfı Genel Sekreteri Erdem Eren, “Neden evet?” dediklerini ve Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin Türkiye’ye getireceklerini şöyle sıraladı:

Başbakanlığın kaldırılmasıyla çift başlılık biterek koalisyon dönemleri tarihe karışacak. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı anayasal hüküm altına alınacak, Milletvekili sayısı 600’e çıkarılarak, her bir vatandaşımızın temsiliyeti ve onlarla sorularıyla ilgilenen vekil sayısı artacak. 18 yaşında seçebilen, evlenebilen, yasal olarak birçok hakka sahip olan gençlerimiz artık seçilebilecek. Hükümetlerimiz; güvenoyu şantajı ve Güneş Motel gibi skandallarla değil bizzat millet iradesiyle oluşturulacak. Meclis ve milletvekilleri ile Cumhurbaşkanımız aynı gün 5 yıllığına millet tarafından seçilecek. Yasamanın yürütme yani Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı Yardımcıları ve Bakanlar üzerindeki denetimi artacağı gibi, yürütme bizzat milletin kendisi tarafından seçimlerle de denetlenebilecek. Rahmetli Turgut Özal örneğinde olduğu gibi partili Cumhurbaşkanının partisiyle bağı koptuktan sonra siyasal krizler yaşanmayacak. Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle bürokratik hantallık ortadan kalkacak, kararlar hızlı alınıp, yatırımlar hızlanacak ve bu kararnameler Anayasa Mahkemesi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi denetiminde olacak. Savaş hali hariç askeri mahkemeler kaldırılarak yargı tamamen sivilleşecek.

Hâkimler ve Savcılar Kurulu ile Anayasa Mahkemesine üye atanmasında vesayetçilerin gücü kırılarak millet iradesinin yani TBMM’nin gücü arttırılacak…

Editör: TE Bilisim