“Rıza” kod adlı emekli astsubay R.Ü, polisteki ifadesinde, 2004 yılında İstanbul 1. Ordu Hava Alayı Komutanlığı’ndan emekli olduktan sonra Çanakkale’ye yerleştiğini bildirdi.
R.Ü, 2010 yılında Fetullahçı cemaatin Çanakkale jandarma astsubaylarının “ağabeyi” olan Niyazi kod isimli örgüt mensubu tarafından kendisine “Rıza” kod isminin verildiğini ve örgütsel yapı içinde tanıştığı herkesin kendisini bu adla bildiğini belirterek, 2006 yılında Eceabat ilçesinin Kilitbahir köyünde kahvaltı salonu açtığını aktardı.
İş yerinin eski sahibinin cemaate yakın birisi olduğundan dükkanına genellikle bu yapıya yakın insanların tur şeklinde gelip gittiğini dile getiren R.Ü, böylelikle cemaate yakın insanlarla tanışmaya başladığını anlattı.
R.Ü, yılını tam olarak hatırlayamadığı bir dönemde iş yerinde olduğunu bir gün yanına “Rüstem” kod isimli kişinin geldiğini, kendisiyle işlerle ilgili görüşmeler yaptığını belirterek, “Yaklaşık 1 yıl kadar bu şekilde işlerle ilgili yanıma gelip gidiyordu. Evime de gidip gelmeye başladı. Bu kişi en son yanıma geldiğinde Fetullahçı yapının cemaati hakkında beni bilgilendirmeye başladı.” diye konuştu.
Söz konusu kişinin örgüt ilgili bilgilendirmeler yaptığını anlatan R.Ü, şu ifadeleri kullandı:
“Kendisi bana ‘Orhan’ kod isimli jandarma astsubay başçavuş olan arkadaşıyla tanıştıracağını ve bu şahısla görüşmeye devam etmemi söyledi. Ertesi gün Orhan o dönem Esenler Mahallesi’ndeki evime geldi. Eşim ve çocuklarım başka odaya geçerek bizi yalnız bıraktı. Rüstem, Orhan’a ve bana, ‘birbiriniz ile irtibatlı olun, manevi destek verin, kitap okuyun, bize inanan insanlardan himmet toplayın, hizmete herkesin katkısı olsun, verdiğiniz kadar sahiplenir ve sevap kazanırsınız’ dedi. Haftada veya 15 günde bir benim evimde görüşmemizi söyledi. Yaklaşık 2 saat süren sohbetin ardından ikisi de evimden ayrıldı.”
“Gizlilik üst seviyede tutuluyordu”
R.Ü, Orhan’ın görev yoğunluğuna göre bazen haftada bir, bazen üç haftada bir evine gidip gelmeye başladığını, kendisiyle risaleler üzerine görüşmeler yaptıklarını ve örgütün hareketiyle ilgili konular konuştuklarını söyledi.
Yeni adam kazanılması ve bu konularla ilgili başka kimseyle konuşulmasının kesinlikle yasak olduğunu aktaran R.Ü, “Biz askeri yapı olduğumuz için gizlilik üst seviyede tutuluyordu. Her ay maaşın normalde yüzde 10’u himmet olarak örgüte verilirdi. Fakat bu rakam hep tutmazdı. Genelde yüzde 5’i verilirdi. Bu söylediğim benim tabi olduğum astsubaylar için geçerliydi.” dedi.
R.Ü, esnaflarda bu rakam daha farklı olduğuna işaret ederek, “Onlar yıllık bir beyanda bulunur ve ona göre ödeme yaparlar. Fakat ben bu yapının dışında olduğum için bunların topladığı himmet miktarından tam olarak bilgi sahibi değilim. Orhan, ilk ay dolunca bana maaşının yüzde 5’ini himmet olarak teslim etti. Bu para bende Rüstem gelene kadar bekliyordu. Rüstem geldiğinde benim himmet paramı da üzerine ekleyerek kaç ay olmuşsa toplamdaki parayı kendisine teslim ediyordum.” diye konuştu.
Rüstem’in her ay düzenli şekilde yanlarına gelmediğini anlatan R.Ü, şunları kaydetti:
“3-4 ayda bir gelir benden himmet paralarını alır ve giderdi. Her geldiğinde bana önceden verdiği Fetullah Gülen’in kitaplarından ne kadar okuduğumu, risalelerden ne kadar okuduğumu ve daha ne kadar okumam gerektiğini konuşuyorduk. 2009 yılında Orhan, Konya’ya tayin oldu. Sonrasında kendisiyle her hangi bir görüşmem olmadı. Yine aynı dönemde Rüstem beni cep telefonumdan aradı ‘Mikail’ kod isimli bir astsubayın beni arayacağını, yeni tayin olduğunu ve yardımcı olmamı, ona ev tutmamı istedi. Rüstem beni kontörlü telefondan aradığı için benim kendisini arama imkanım yoktu. Sonra, Mikail beni cep telefonu ile aradı, yer verdi. Kısa bir süre sonra Mikail ile buluştuk. Ve jandarmanın çevresinde ev aradık. Daha sonra kendisini evime götürdüm, ikramda bulundum. O da himmet parasını bana veriyordu. Bende kendi paramla birlikte, 3-4 ayda bir Rüstem gelince paraları kendisine veriyordum. Yaklaşık 1 yıl kadar Rüstem’den koptuk. Ve kendisiyle hiçbir şekilde irtibatımız olmadı.”
“Her hafta toplantı yapıyorduk”
R.Ü, 2012 yılında evinde oturduğu sırada, “Niyazi” kod adlı örgüt mensubunun evine geldiğini, kendisini Rüstem’in yönlendirdiğini, artık kendisiyle birlikte hareket edeceklerini, kendisini jandarmadaki “astsubaylardan sorumlu ağabeyi” dedikleri kişi olduğunu söylediğini ifade etti.
Karacı, havacı ve denizci astsubayların ayrı ağabey sorumluları bulunduğunu, ancak kendilerinin bunların kim olduğunu bilmediklerini anlatan R.Ü, “Niyazi ile tanıştıktan sonra beni evine götürdü. Her hafta, olumsuz bir durum olmadığında sürekli bire bir toplantı yapıyorduk. O hafta kimin evinde buluştuysak, bir sonraki hafta buluşacağımız evi de kararlaştırıyorduk. Bazen benim evimde, bazen de Niyazi’nin evinde buluşuyorduk.” bilgisini verdi.
R.Ü, kendisinin Niyazi’nin evine gittiğinde, ayrı zamanlarda, “Mutluhan”, “Ayhan” ve “Mesut” kod isimli şahıslarla tanıştığını belirterek, şöyle devam etti:
“Bu süreçte benim daha önce irtibat kurduğum ve uzman çavuş olan ‘Ahmet’ kod adlı örgüt üyesi ve Mikail ile yaptığım görüşmeleri kendisine anlattım. Niyazi ile tanıştıktan sonra yine kendisi beni ‘Fatih’ kod adlı başçavuş ve ‘Serkan’ isimli şahıslarla irtibatlandırdı. Bunlarla sık sık görüşmeler yapıyorduk. Bu şahıslar içinde Serkan himmet parası vermiyor ve bizimle toplantılara katılmıyordu. Ahmet’in maddi durumu iyi olmadığı için 100 lira, diğer arkadaşlar 200 lira himmet parasını her ay veriyorlardı. Ben de bunları düzenli şekilde Niyazi’ye veriyordum.”
Kendisinin, jandarma astsubaylarının sorumlusu olan Niyazi’nin altında faaliyet gösterdiğini dile getiren R.Ü, şu bilgileri paylaştı:
“Ben sadece üst yapıda Niyazi’yi tanıyorum. Onun haricinde üst yapıdan veya ağabey statüsündeki başka birinden bilgim yok. Fetullahçı yapı içerisinde, 17-25 Aralık dönemine kadar askerin içinde CHP’li ve Alevi olanlara karşı çok dikkatli olunması yönünde telkinlerde bulunuluyordu. 17-25 Aralık sonrasında ise kimliklerin gizliliğine daha çok dikkat edilmesi ve AK Parti taraftarıymış gibi davranılması yönünde Niyazi’den aldığım talimatı bana bağlı olan Mikail, Fatih ve Ahmet kod isimli jandarmadaki Fetullahçılara iletiyordum.”
Özellikle kurban bayramlarında, örgütten olan veya olmayan gözetmeksizin, esnafları dolaşıp para toplandığını belirten R.U, “Ayrıca ramazan aylarında yine aynı şekilde esnaflar dolaşılarak ‘burs’ adı altında para toplanıyordu. Ancak, 17-25 Aralık olaylarından sonra bu para toplamalar aşırı derecede sekteye uğradı ve kendilerinden olmayanlardan hiçbir şekilde para istemediler. Bizim örgütlenme şeklimiz askeri alan olduğu için bizde eleman kazanma yöntemi yasaklanmıştı. Bizden önce bu görevi yapanlar kazandıkları elemanları bize gönderiyorlardı.” dedi.