HASAN TAŞKIN / ÖZEL HABER
TMSF’ye başvuran WitaNovaCapital’in dilekçesinde şu ifadelere yer verildi, “İştirakiniz olan Koza İpek Holding’e ait hisselerin alımı için WitaNovaCapital ve yatırımcıları olarak, satın alma işlemleri ile ilgili gerekli olan görüşmelere hazır olduğumuzu saygılarımızla arz ederiz.”Konuya ilişkin yayınladıkları basın açıklamasında WitaNovaCapital Grup yetkilileri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya koyduğu hedeflere inandıklarını belirttiler. Öte yandan, kendisine duydukları güvenle Türkiye’ye yatırım yaptıklarını, önümüzdeki 3 yıl içerisinde Türkiye’ye 3 milyar dolar yatırım yapmayı planladıklarını da ifade ettiler. Özellikle potansiyeli yüksek, finans sıkıntısı yaşayan şirketlere “Sosyal Finans” konsepti ile işbirliğine hazır olduklarını da açıkladılar. Açıklamada şunlar kaydedildi: “Koza Grup’un bünyemize katmamız halinde, bugün mevcut olan değerinin çok üzerine çıkararak, ülkemizin kalkınmasında büyük katkı sağlayacağımıza inanıyoruz. Grubumuz, uluslararası bir grup ile Türkyatırımcıları temsil eden bir yapıya sahiptir. Türkiye’nin 2023 yılı hedefleri bizim açımızdan yatırım yapılabilir stratejik hedeflerdir.”
Koza İpek Holding gerçeği
Fetullahçı Terör Örgütü’ne himmet adı altında para toplayıp bunu paravan şirketler vasıtasıyla kara para aklayarak kaynak sağlayan Koza İpek Holding’e kayyım atanması paralel medya tarafından hukuksuz olarak nitelendirilmişti. Ancak Koza İpek Holding’in bazı gerçekleri şöyle:
GELİR VE GİDERLERİ ÖRTÜŞMÜYORDU
Bütün ticari şirketler, gelir ve giderlerini, vergi usul kanunlarına ve ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak tutmak zorunda. Gelir kalemlerinin ve gider kalemlerinin denetlenebilir ve şeffaf olması gerekmektedir. Koza İpek Holding’e kayyım atanmasını talep eden savcılık, gelir ve gider kalemlerinin birbiriyle uyumlu olmadığını, örtüşmediğini, sahte belge bulunduğunu tespit etti. Gelir ve gider kalemlerinin birbirini teyid etmemesi, bu şirketin gelir kalemlerinin de gider kalemlerinin de gerçek dışı (sahte) olduğunu göstermektedir.
HOLDİNG ŞİRKETLERİ HEP AYNI KİŞİLERCE YÖNETİLİYORDU
Uzmanlar, Koza İpek Holding’e bağlı şirketler üzerinde yaptıkları incelemede, bu şirketlerin yöneticilerinin büyük bir çoğunluğunun aynı kişiler olduğunu tespit etmişti. Gerek Türkiye’de ve gerekse dünyada, grup şirketler (holdingler) incelendiğinde, belli sayıda kişi tarafından yönetilmediği, ilgili sektörden anlayan kişilerin yönetici olarak görevlendirildiği görülür. Grup şirketler, gerçekte bir kişiye ait ise, kontrol altında tutabilmek için, daha az sayıda kişi görevlendirilir. Bu şirketlerdeki yöneticilerin, gerçekte bu şirketlerin yöneticisi olmadığını, üst bir yapı tarafından “görevlendirilen” kişiler olduğunu göstermektedir.
HİMMET ADI ALTINDA KARA PARA AKLANMIŞTI
Uzmanlar tarafından yapılan araştırma ve incelemede, çok sayıda kişinin bağış listesi bulunduğu tespit edilmiş, altınlar bulunmuştu. Bu listeler, şirketin, ticari faaliyet dışında, “başka faaliyetler” yürüttüğünü, kaynağı belirsiz paralar topladığını, toplanan paraları muhasebe sistemine aktararak, akladığını, aklandıktan sonra başka yerlere transfer edildiğini göstermekte. Dünyanın her yerinde, kaynağı belirsiz para “kara para”dır ve suçtur! Hiçbir şirket, kaynağı belirsiz paraları, şirketin kasasına aktarıp, muhasebe kayıtlarında “gelir” olarak gösteremez. ABD’nin en büyük şirketlerinden biri olan ENRON, muhasebe hileleri açığa çıktığı için iflas etti, yöneticileri nitelikli dolandırıcılık nedeniyle soruşturmaya maruz kaldı.
ŞİRKET, GELİRİNDEN FAZLA BAĞIŞ YAPMIŞTI
Savcılığın bilirkişilere yaptırmış olduğu incelemede, gelirinden fazla bağışta bulunduğunu tespit edilmişti. Koza İpek Holding’in muhasebe kayıtlarında, 20 milyon 706 bin 100 TL kar elde ettiği kaydedildiği halde, 32 milyon 359 bin 267 TL bağış ve yardımda bulunduğu kaydedilmişti. Bir şirketin kazanamadığı bir parayı bağış yapmasının imkansızlığı ortadadır. Bu tespit, yasa dışı olarak toplanan paraların, bu şirketler kanalıyla kaynağı belirsiz yerlere aktarıldığını kanıtlamaktadır.
FETÖ PARA KASASINA SALDIRINCA TEPKİ GÖSTERMİŞTİ
Savcılık tarafından kayyım tayin edilmesi istenen şirketlerin cemaatin kasası niteliğinde olduğunu gösteren bir başka kanıt da, bu şirketlere kayyım tayin istemesinden sonra FETÖ medyasının, savcıya, MASAK’a, kayyım tayin eden mahkemeye, kayyım tayin edilenlere, topyekûn saldırıda bulunmuştu. Bu şirketlerin FETÖ ile “ilgisi” olmasaydı, bu kadar tepki gösterir miydi? Bu da, kayyım tayin edilen şirketlerin bu yapının para kasası olarak kullanıldığını açıkça gösteriyor.