AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, AK Parti TBMM Grubu’nda yaptığı konuşmada, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
TBMM’nin 1,5 aylık verilen aranın ardından, yeni ve verimli bir çalışma için hazır olduğunu ifade eden Yıldırım, “Yeni dönemde en büyük, en ağır görev Meclis’in iktidar kanadını temsil ediyor olmamız sebebiyle sizlere, yani AK Parti grubu olarak bizlere düşüyor. Tıpkı 2002 yılı kasım ayından beri bu yeni dönemde de ülkemiz için, milletimiz için en iyisini, en güzelini yapmaya gayret edeceğiz.” diye konuştu.
“Şimdi yeni şeyler söylemek lazım”
Mevlana’nın, “Dünle beraber gitti cancağızım, ne kadar söz varsa düne ait, şimdi yeni şeyler söylemek lazım.” sözlerini anımsatan Başbakan Binali Yıldırım, “Biz de yeni yasama yılında yeni şeyler söyleyecek, yeni hizmetleri, çalışmaları gerçekleştireceğiz. AK Parti, milletin partisi, 14 yıldır her alanda sürekli yeni şeyler söylüyor, yeni projeler geliştiriyor, yeni başarılar ortaya koyuyor. Onun için de dimdik ayakta. Türkiye’de bunca yıldır iktidar olup da gücünü, desteğini AK Parti kadar yüksek tutan başka bir siyasi hareket, başka bir siyasi kuruluş tanımam, yok.” değerlendirmesinde bulundu.
Milletin teveccühünün sorumluluklarını artırdığına dikkati çeken Yıldırım, şunları söyledi:
“AK Parti, genel başkanından genel merkez yöneticisine, milletvekilinden en ücra köşedeki belde başkanına, mahalle temsilcisine, sandık müşahidine kadar, delegelerine kadar tüm mensuplarıyla bu sorumluluğun bilinciyle hareket etmek mecburiyetindedir. Milletimize karşı gönlünü, kulağını, gözünü, kollarını kapatmış hiçbir AK Parti’li olamaz. Ülkemizin demokrasi tarihinde, AK Parti kadar kaderi milletin kaderiyle, kaderi ülkenin kaderiyle iç içe geçmiş başka bir parti yoktur. Bu ağır sorumluluğun altından kalkmak için bize düşen tek bir görev var, o da çalışmaktır, daha çok çalışmaktır, daha çok üretmektir, daha büyük projeleri hayata geçirmektir. Daha fazla yatırım yapmaktır.”
“Hainlik asla affedilmez”
Başbakan Yıldırım, “FETÖ’nün vücuda giren bir zehir gibi her yere ulaşabilen, her yere sızabilen, her yere nüfuz edebilen fitne söylemlerine karşı da çok dikkatli olmanızı istiyorum. Bu vesileyle AK Parti’li yol arkadaşlarıma, AK Parti teşkilatlarına da şunları söylemek istiyorum, hiç kimse FETÖ’nün oyununa gelmesin. FETÖ, diğer partilerle birlikte, AK Parti teşkilatları içinde de tereddütler ortaya çıkarmak, kendisine karşı yürütülen mücadelenin kararlılığına gölge düşürmek için her türlü hileye, yalana, dolana başvuruyor. Neymiş, alt düzeydeki FETÖ’cüler tasfiye edilirken, siyasi gücü ve konumu olanlar korunuyormuş. Bu ifade fitnenin ta kendisidir. Bu tür ifadelerin peşinden gidenler, FETÖ’nun kündesine geldiklerini asla unutmasınlar. Bu demek değildir ki eksikler, hatalar yoktur. Elbette insanın olduğu yerde eksik de olur, hata da olur bunların hepsi telafi edilir. Ama hainlik asla affedilmez.” değerlendirmesinde bulundu.
Bu çerçevede gündeme getirilen hususlardan kamuyla ilgili olanların başbakanlıkta, AK Parti ile ilgili olanların genel merkez bünyesinde oluşturulan ekiplerce titizlikle incelendiğine işaret eden Yıldırım, “Eksik varsa tamamlanıyor, hata varsa düzeltiliyor. Önemli olan mücadelenini samimiyetidir, kararlığıdır. Her zaman ifade ediyoruz, ‘niyet hayır, akıbet hayır.’ Buna karşılık fitne çıkararak, yapılan mücadeleyi değersizleştirmeye çalışanlara da asla müsamaha göstermeyeceğiz. Diğer partilerden de aynı hassasiyet içinde davranmalarını bekliyoruz.” ifadesini kullandı.
Başbakan Yıldırım, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, FETÖ konusunda AK Parti’ye ayar vermeye çalışanların dönüp, kendi içlerinde de aynı temizliği yapmaları gerektiğini belirterek, “Çünkü biz biliyoruz ki AK Parti’den yüz bulamayan FETÖ’cüler, soluğu diğer partilerde alıyor. PKK ile mücadele konusunda da benzer sıkıntılar ortaya çıkabiliyor. Ordaki tavrımız da çok nettir. Suçlu olan her kim olursa olsun mutlaka cezasını çekecek. Suçsuz olan hiç kimsenin de en küçük bir mağduriyet yaşamasına asla izin vermeyeceğiz. Bu ölçüyü muhafaza edelim.” ifadesini kullandı.
Terörden kurtuluncaya kadar mücadeleyi sürdüreceklerini, bu yoldan asla geri adım atmayacaklarını, herhangi bir zaaf göstermeyeceklerini anlatan Başbakan Yıldırım, Allah’ın izni ve milletin desteği ile terörü ve terör örgütlerini Türkiye’nin gündeminden çıkaracaklarını kaydetti.
Fırat Kalkanı Harekatı
Gaziantep’de çoğunluğu çocuk 56 kişinin ölümüne yol açan canlı bomba saldırısının bir anlamda bardağı taşıran son damla olduğuna işaret eden Başbakan Yıldırım, DAEŞ başta olmak üzere, tüm terör örgütlerini ülkenin sınırlarından uzaklaştırmak, Suriyeliler için güvenli bir gelecek inşa etmek için Cerablus’un terör unsurlarından temizlendiğini bildirdi.
Operasyonlardan sonra güvenliğin sağlanmasının ardından, 3 bin kişinin Cerablus’a geri döndüğüne dikkati çeken Yıldırım, Suriyelilerin de kendi topraklarına dönmeye başladıklarını, okulların açıldığını, sağlık hizmetlerinin verilmeye başlandığını, hayatın normale döndüğünü aktardı.
Fırat Halkanı Harekatı’nın da başarılı bir şekilde devam ettiğini belirten Başbakan Yıldırım, şunları söyledi:
“El-Bab ve Kuzeyi’ndeki bütün bölgeyi 5 bin kilometre karelik alanı her türlü terör unsurundan DEAŞ, PYD, YPG gibi unsurlardan temizleyinceye kadar bu harekat kesintisiz devam edecek. Esasen Fırat’ın batısında bir süre önce Münbiç’te DEAŞ örgütünden temizlenmesine rağmen, maalesef orada hala diğer bir terör örgütü PYD ve YPG o boşluğu doldurmuş durumda. Amerikalı müttefiklerimizle vardığımız mutabakat gereği Münbiç’i bu terör gruplarının terk etmesi gerekiyor. Ancak bugüne kadar maalesef tam anlamıyla Münbiç, terör unsurlarından boşaltılmış değil. Binbir türlü yalanla, dolanla, kandırmacayla örgüt ismi değiştirerek maalesef ipe un seriyorlar, çekilmeyi gerçekleştirmiyorlar. Türkiye olarak biz bu konuda kararlıyız. PKK neyse, PYD de, YPG de aynıdır, sadece isimleri değişiktir ama bunların hepsi terör örgütüdür. Nasıl DEAŞ’ı bölge halkından oluşan Özgür Suriye Ordusu mensuplarıyla birlikte Cerablus’tan aşağıya doğru püskürttüysek gerektiği anda PYD ve YPG’yi de zorla Cerablus’tan atmasını da biliriz.”
Başbakan Yıldırım, Suriye’nin toprak bütünlüğünün Türkiye için önemli olduğunu vurgulayarak, “Suriye’de yaşayan bütün etnik grupların üniter devlet yapısı altında birlikte, kardeşçe asırlardır yaşadığı gibi, bundan sonra da yaşaması bizim en önemli önceliğimizdir. Irak’ta kardeş kanının akmasına sebep olacak tehlikeli girişimlere de asla ve asla müsamaha gösterilmemelidir. Bölgedeki devletlerin kendi hedefleri değil, bölgenin huzuru, orada yaşayan insanların geleceğini ön plana alarak eylemlerini, projelerini buna göre yapmaları gerek.” dedi.
“15 Temmuz’da altın vuruşlarını denediler”
Yıldırım, Türkiye’nin son yıllarda çok daha yoğun, sistematik, ekonomik, sosyal ve siyasi saldırılara maruz kaldığını belirterek, 2013 yılındaki Gezi olaylarından beri Türkiye’ye yönelik her hamlenin bir tarafında ülkede ekonomiyi bozma hesabı olduğunu söyledi.
Gezi olaylarının söylemlerinden birinin de “ekonomiyi durdurma” çağrısı olduğunu hatırlatan Yıldırım, “Oradan aradıklarını bulamayınca bu sefer 17-25 Aralık emniyet-yargı darbe girişiminin bir parçası olarak ekonomimizi bozmaya, çökertmeye gayret ettiler. 17-25 Aralık hedefleri arasında Türkiye’nin büyük projelerini yürüten yatırımcıların, finans kuruluşu yöneticilerinin bulunması bir rastlantı değildir.” dedi.
Yıldırım, seçimlerle de Türkiye’yi sarsamayanların bölücü terör örgütünü piyasaya sürdüklerine dikkati çekerek, “20 Temmuz 2015 tarihinden itibaren bölücü terör örgütü alçakça eylemlerine hız verdi. Bölge halkının desteği, güvenlik güçlerimizin kahramanca mücadelesi sayesinde bu proje de akamete uğradı, bu proje de çöktü. 15 Temmuz’da altın vuruşlarını denediler. FETÖ neredeyse 40 yıl boyunca büyük bir gizlilik, emeklerle ordu içinde yerleştirdiği kadrolarını o gece darbe için harekete geçirdi. Milletimizin cesareti, kahramanlığı, Cumhurbaşkanımızın liderliğiyle bu ihanet girişiminin de üstesinden gelmeyi başardık.” diye konuştu.
“Ne anlıyorsunuz? Anladınız mı, zırva”
Notu milletten aldıklarını, hesabı da millete verdiklerini belirten Yıldırım, “O hesabı da 10 sandık kuruldu, 10’unda da verdik, alnımızın akıyla verdik. Bu kuruluşlar Türkiye’ye karşı sergiledikleri haksız tutumla, aslında kendi notlarını kırmış oldular. Türkiye’nin notunu değil, kendi güvenilirliklerini kırmış oldular.” diye konuştu.
Son not indiriminin gerekçesinin, “dış kaynak ihtiyacı, kurumsal zayıflık” olduğunu ifade eden Yıldırım, “Ne anlıyorsunuz? Anladınız mı, zırva. Daha bunların açıklamalarının mürekkebi kurumadan Hazine’nin yaptığı ihaleye 3,5 kat talep geldi, o taleplerdeki faiz oranı da beklenenden düşük oldu. Yine o günden bugüne ekonomik güven endeksi yükseldi, kapasite kullanım oranı arttı, enflasyon 7’ye doğru yaklaştı.” değerlendirmesini yaptı.
“2017 bütçesini 16 Ekimde Meclis’e teslim edeceğiz”
Başbakan Yıldırım, grup toplantısından önce Orta Vadeli Planı açıkladığını anımsattı.
Planın her 3 yıl için açıklandığını dile getiren Yıldırım, “2017-2018-2019’da nasıl bir Türkiye hayal ediyoruz, neleri yapacağız, hangi yatırımları yapacağız, hangi reformları gerçekleştireceğiz, hangi alanda ülkeyi büyüteceğiz” konularını içeren kapsamlı bir reform hazırlandığını söyledi.
Binali Yıldırım, 2017 bütçesini 16 Ekim’de Meclis’e teslim edeceklerini belirtti.
Bütçede ekonomi ile ilgili bütün göstergeler ve planların olacağını aktaran Yıldırım, “Büyüme vazgeçilmez, büyümeye, enflasyonla mücadeleye, istihdam oluşturmaya, yeni iş alanları açmaya devam. Büyümeden, enflasyonu düşürmekten, yeni iş ve aş alanları oluşturmaktan taviz yok.” dedi.
“Çıkaracağız, merak etmeyin”
Bir kişinin “Feto pabucu yarım, çık dışarıya oynayalım.” sözlerine, “Çıkaracağız, çıkaracağız, merak etmeyin.” karşılığını verdi. Yıldırım; konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Sonuç olarak Türkiye, hem terör hem ekonomik hem diplomatik saldırılara karşı evelallah direncini artırarak yoluna devam ediyor. Bizi 2023 hedeflerimize ulaşmaktan, 2053 ve 2071 vizyonumuzu gerçekleştirmekten hiçbir güç alıkoyamaz. Yeter ki milletimizle olan bağımızı sımsıkı tutalım. Yeter ki millete hizmet yapmaya devam edelim, milletin hayallerini gerçeğe dönüştürelim. Kaderin üstündeki kadere teslim olan bizler için girdiğimiz her mücadele bir imtihandır değerli kardeşlerim. Her imtihan aynı zamanda bir şükür vesilesidir.”