Bakırköy’de bir otelde düzenlenen programda, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve iş dünyası temsilcileriyle bir araya gelen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, pek çok engellemeye rağmen, Türkiye’nin kalıplarından taştığını, istikrarlı ve iradeli şekilde ilerlediğini söyledi.

Bahçeli, karmaşıklaşan, kaotik bir görüntü çizen, aynı zamanda geleneksel ilişki ve ittifak anlayışlarının aşınıp erimeye başladığı bir dünya tablosuyla karşı karşıya olunduğunu ifade etti.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra tesis ve temin edilen uluslararası düzenin her anlamda iniş halinde olduğunu dile getiren Bahçeli, Türkiye’nin kendisine biçilen rolü sorgulayıp bağımsız ve bağlantısız kararlar aldıkça yeni sorunlara zincirleme muhatap kaldığını, vesayetçi baskıların, siyasi ve ekonomik dayatmaların bir nedeninin, belki de en önemlisinin bu olduğunu söyledi.

Bahçeli, bozulan ve bunalan dünya sisteminin kalıcı ve yeni bir denge arayışında olduğunu vurgulayarak, Türkiye’nin her anlamda buna hazır olması, yeni hükümet sistemine uygun şekilde reformlarını planlayarak 2023’e kadar hayata geçirmenin yollarını araması gerektiğini söyledi.

Türkiye’nin önünü kesmek, tarihsel yörüngesinden koparmak maksadıyla 2008’den itibaren şiddetli bir operasyon sürecinin adım adım icra edildiğini belirten Bahçeli, Türkiye’yi emperyalist zehirle etkisiz hale getirmek isteyenlerin kural, insaf, vicdan tanımadığını, terörizmin, Türkiye’nin aleyhine kullanılan en kanlı ve zalim koz olarak değerlendirildiğini aktardı.

Bahçeli, Türkiye’yi teslim almayı hedefleyen odakların, hem masa başında hem de maşaları vasıtasıyla hesaplaşmak için adı konulmamış bir savaşın fitilini tutuşturduğunu dile getirerek, son 10 yıl içerisinde yaşanan olayları hatırlattı.

“Dev uyanmakla kalmamış zulmün bekçilerine meydan okumaya başlamıştır”

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yeni bir dünya düzeninin sancılarla kurulurken Türkiye’nin oyun dışı bırakılmasının, tesirsiz hale getirilmesinin, edilgen, pasif ve kendi iç sorunlarına gömülmesinin amaçlandığını vurgulayarak, “Başkalarının ağzına bakma dönemi geride kalmıştır. Sallanan parmaklara tepkisizlik bitmiş ve sonlanmıştır. Dev uyanmakla kalmamış zulmün bekçilerine, yıkımın elçilerine, bölünmenin piyonlarına meydan okumaya başlamıştır. Bu süreç zarfında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi başlıca gücümüz ve milli duruşumuzun kuvvet kaynağıdır. Kuşkusuz, yeni hükümet sistemiyle uyumlu, çatışmayacak, çelişmeyecek mahalli idareler yönetimi ise beka düzeyinde bir ihtiyaç ve milli mecburiyettir.” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin kendi ayakları üzerinde durabilecek kudrette olduğuna işaret eden Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Türkiye kendi söküğünü dikebilecek yeterliliktedir. En mühimi ise kendine özgü dünyasını ihya edecek cesarettedir. Geleceğini iş birlikçilikte görenler, ihanete göz yumanlar, siyasi çıkar uğruna Türkiye muhalifleriyle düşüp kalkanlar, kozmopolit akımlara selam çakanlar, köksüzlüğün ve kimliksizliğin akıntısına kapılanlar tümüyle açıktadır, artık deşifre edilmişlerdir. Taraflar bellidir, bilinmektedir. Kötü niyet sahiplerini saklayacak bir kılıf geldiğimiz bu aşamada kalmamıştır. Mızrağın çuvala sığmadığı da ortadadır. Dünya zorlu ve sıkıntılı bir denge arayışındayken eğer haricimizdeki olayları milli bir perspektiften analiz edemezsek beşeriyetin dalgalı ve çalkantılı seyrini başkent Ankara vizyonuyla Türkçe bakış marifetiyle kavrayamazsak selin içinde sürüklenen kütükten farksız bir duruma savrulmamız kaçınılmazdır. Dikkatli, donanımlı, uyanık olmalıyız. Temkinli, tedbirli, cüretkar olmak zorundayız. Tahriklere, tertiplere, tuzaklara set çekmeliyiz, duvar örmeliyiz. Çağın şifrelerini çözerek, milli müktesebatı milli müstahkeme güvenli, inanç, irfan, ülkü birliği içinde ve kardeşçe taşımaktan başka seçeneğimiz yoktur.”

“İstanbullu kardeşlerim bu oyuna gelemez”

Türkiye’nin tarihsel gelişimine işaret eden Bahçeli, “Bardağın dolu tarafından bakan, yapılanları takdir edecek, yapanları ise tebrik edebilecek vicdanı bulunan herkes için İstanbul’da yeni bir çığırın, yeni bir çağrının, yeni bir çağın ayak sesleri çok şükür hissedilmeye başlanmıştır. 96 yılda ulaşılan aşama hayranlık vericidir. Bunun seriye bağlanması, icraatçı, projeci, iş ve istihdam yaratıcı, ümitleri kabartıcı hizmet kervanının sürmesi, bunun da marka ismi olan Sayın Binali Yıldırım’la devamı ve İstanbul’da geleceğe uzanması samimi temennimdir.” dedi.

Bahçeli, bunu anlamayan, fark edemeyen kim varsa kayıp ve zillet içinde olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

“Ne Türkiye eski Türkiye, ne de dünya eski dünyadır. Yeni şart ve durumlara ayak uyduramayanların tarihin çöp sepetine gitmesi mukadder bir sondur. Bunu görmek, bunu idrak etmek lazımdır. İstanbul kukla ve proje isimlere teslim edilemeyecek kadar önemli ve öncelikli bir kenttir. Hiçbir şey söylemeden, hiçbir başarı hikayesi bulunmadan, hiçbir vasfı ve vakarı olmadan İstanbul’un kaderiyle oynamaya, karanlık bir girdaba çekmeye çalışan siyasi defolara tarihten ve ecdattan aldığımız ilhamla sonuna kadar direneceğiz. İnşallah İstanbul ehline emanet edilecektir. Türk devlet felsefesinde, inançlarımızın muhtevasında işin ehline verilmesi hakikatin tezahürüdür. Dünyanın toz bulutu içinde olduğu bir dönemde, kabus senaryolarının tedavüle sokulduğu şu günlerde İstanbul’un maceraya atılması Türkiye’nin mahvına hizmettir. Buna hiçbir İstanbullu kardeşim rıza göstermemelidir. Yabancıların denetim, kontrol ve gözetiminde kundağa sarılan, devamlı surette pışpışlanıp gizli gündemlere memur edilen bir şahsa ve zihniyetine İstanbul’u kurban vermek akıl dışılıktır, istikbal haklarımızdan vazgeçiştir.”

Devlet Bahçeli, Cumhur İttifakı’nın şuurla meseleleri kavradığını, İstanbul’un, Türkiye’nin ve dünyanın gerçeklerini idrak ettiğini, öncelikleri tespit ederek bütün güçleriyle geceyi gündüze katarak çalıştığını anlatarak, şunları kaydetti:

“İstanbul Türkiye’dir, bir dünya markasıdır, tarihin methiyesidir, Türk ve İslam’ın şerefidir. PKK’yla FETÖ’yle emperyalizmin taşeronlarıyla zulme bekçilik yapan iş birlikçilerle aynı hizada olmaktan, aynı kümenin içinde bir araya gelmekten rahatsızlık duymayanlara İstanbul bırakılamaz, emanet edilemez. Fethin 566 yıllık emaneti olan İstanbul zelil ve zillet hesaplarla öğütülemez. Buna müsamaha gösterilemez. İstanbullu kardeşlerim bu oyuna gelemez, umudum odur ki gelmeyeceklerdir. Paslı ve yapay zihniyetler, parlak zekalar karşısında tutunamayacak, tel tel dağılacaklardır. Cumhur İttifakı milli duruşuyla siyasi zekasıyla adanmış yüreğiyle anıtlaşan vatan sevdasıyla milleti, bütünüyle bütün güzellikleriyle kucaklayarak İstanbul’a kol kanat gerecektir.” 

Kaynak: AA

Editör: Haber Merkezi