Darbe girişimine ilişkin, eski 54. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Hidayet Arı’nın da aralarında bulunduğu 8’i tutuklu 22 asker hakkında üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle Cumhuriyet Savcısı Eşref Çağdaş Bal tarafından hazırlanan ve Edirne 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, 15 Temmuz’da Edirne’de konuşlu 54. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı karargahı ve bağlı birliklerde yaşananlarda delilleriyle ortaya konuldu.

İddianamede ordudan ihraç edilen tutuklu eski 54. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Hidayet Arı’nın cep telefonu görüşme kayıtları (HTS) incelendiğinde Arı’nın ilk olarak saat 19.33’te “kalkışmanın organizatörlerinden” olduğu değerlendirilen eski İstanbul 2. Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Özkan Aydoğdu ile görüşmesi sonrası 20.43’te karargah binasına geldiği, daha sonra da yine darbe girişiminin aktif isimlerinden firari eski albay Uzay Şahin (saat 20.49) ve “Yurtta Sulh” whatsapp grubunun kurucusu eski binbaşı Mehmet Murat Çelebioğlu (saat 20.54) ile görüşmeler yaptığı tespitine yer verildi.

Aramalarla Arı’ya “kalkışmanın planlanandan öne çekileceği” bilgisinin verildiği kanısı not düşüldü.

Anadolu Ajansı (AA) verilerinin dikkate alındığının vurgulandığı iddianamede Arı’nın kalkışmada rol aldığının kanıtına yönelik şu bilgiler yer aldı:

“Güvenlik kamerası görüntüleri üzerinde yapılan tespitler değerlendirildiğinde, Anadolu Ajansı verilerine göre askeri kalkışmaya ilişkin ilk eylemlerin dış dünyaya saat 22:00’de yansımasına, hatta sözde “Yurtta Sulh” ismi ile kurulan whatsapp sohbet grubunun dahi 21:15’te oluşturulmasına karşın, 20.38’de Ekrem Tekinaslan’ın (tutuklu eski binbaşı), 20.43’te Hidayet Arı’nın, 21.05’de Ramazan Altun’un, 21.47’de ise Bülent Yılancı’nın karargaha geldikleri belirlenmiştir.

Dolayısıyla adı geçen şüphelilerin olay günü dış dünyaya yansıyan herhangi bir eylem bulunmaksızın ve mesai saatleri dışında karargahta toplanmaları olağanüstü durumdan bilgi sahibi olduklarını veyahut bir kısmının bu aşamada bilgilendirildiğini ortaya koymaktadır.”

Arı hakkında “Valilik ve emniyet teşkilatıyla birlikte hareket etmediği, askeri kalkışma karşıtı olduğu yönündeki iradesini valilikle ve diğer kamu kurum ya da kuruluşlarının amirleri ile bir araya gelerek dış dünyaya yansıtma imkanı var iken, kastının kalkışma yanlısı olduğunu gösterir biçimde tugay karargahı içerisinde kalarak, bağlı olduğu 5. Kolordu Komutanlığı’ndan dahi habersiz bir şekilde kışla içerisindeki askeri birlikleri kışla dışına çıkarmaya çalıştığı anlaşılmaktadır” denilen iddianamede Süloğlu ve Karaağaç’ta bulunan birliklerden hareket ettirilen zırhlı araç ve tanklar konusuna da yer verildi.

Arı’nın iddianamede bulunan ifadelerinde darbe yanlısı olmadığı şeklinde savunma yaptığı görüldü.

“Emniyet sadece emrimizi almaya gelir”

Tutuklu eski binbaşı Ekrem Tekinarslan’la ilgili bölümde ise, kendisini her ne kadar tankların yakıtı olmadığı ve bu yüzden herhangi bir kalkışma hazırlığı içerisinde olmadığı şeklinde savunsa da, iddianamede tanıkların ifadelerine dayanılarak Tekinarslan’ın söylediği “yoldaki benzinlikler bizim” sözleri ile savunması arasındaki çelişki ortaya konuldu.

Ayrıca yine tanık ifadelerine göre, Tekinarslan’ın polislere yönelik kullandığı “Gelirlerse emrimizi almaya gelirler” cümlesi ile sözde sıkıyönetim komutanı olarak atanan şüpheli Hidayet Arı’nın konumunu benimsediği değerlendirmesine yer verildi.

İddianamede eski binbaşı Tekinarslan’ın darbeyi desteklemediği ve ülkedeki karışık durum nedeniyle 15 Temmuz tarihinde gece yarısı telefonundaki arkadaş gruplarıyla olan Whatsapp mesajlarını sildiği yönündeki savunması da yer aldı.

Polis zırhlı araçları kent merkezine göndermedi

İddianamede, Karaağaç’taki kışladan kent merkezine gitmek üzere çıkan zırhlı araçların polisin Meriç Köprüsü’nü kapatması sonucu engellendiği belirtildi.

Emniyet güçlerinin tutanağının referans olarak gösterildiği iddianamede olaya ilişkin şu bilgiler yer aldı:

“Şüpheli Karaağaç Kışlasında Tugay Komutan Yardımcısı vekili Yarbay Kaan Kaya cep telefonu ile görüştüğü kişi ve kişilere hitaben ‘polis kamyonlarla yolu kapatmış, sürtüşmek istemiyorum, tankla kamyonları geçerim. İsterseniz sudan da geçerim. Yunanistan’dan da geçer gelirim’, ‘Ne yapayım, ateş mi edeyim?’ gibi konuşmalar gerçekleştirdi. Mevcut zırhlı araçlara geri dönmelerini emrederek tank gelsin diye talimatta bulundu.”

Kaya’nın “Zırhlılar geri çekilsin, tank gelsin” şeklindeki sözlerinin kolluk güçleri üzerinde baskı oluşturmak için sarf edildiği değerlendirmesi yer aldı.

İddianamede ayrıca kalkışma gecesi Süloğlu Kışlası’ndan aralarında askeri araçlarla 6 tankın alarm çıkış kapısından çıkış yaptıktan sonra kışla dışından geri döndükleri de aktarıldı.

Deliller

İddianamede deliller bölümünde ise Hidayet Arı ile ilgili, daha önce görev yaptığı Kara Harp Okulu Sakarya Tabur Komutanlığı binasında bulunan depodaki eşyaları arasında Zaman gazetesince verilen kitap bulunduğu, Arı’nın FETÖ/PDY yapılanmasına mensup olduğuna yönelik iddialara ilişkin daha önce hakkında soruşturma yürütüldüğü, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığın’ca yürütülen soruşturma kapsamında etkin pişmanlık hükümlerinden yararlandırılan bir şüphelinin “Doğubayazıt’ta çalıştığımız süre zarfında eşimin görüştüğü ve cemaatçi olduğunu bildiğim kişi Alay Komutanı Hidayet Arı vardı. Hidayet Arı’nın eşi Ankara’da oturuyordu, eşim kendisiyle görüşüyordu. Kendisi orada ayda bir Iğdır’a gidiyordu orada sivillerle görüşüyordu ancak kimlerle görüştüğünü ve hangi evde görüştüğünü bilmiyorum. Görüştüğü kişiler cemaatte ‘abi’ diye bilinen kişilerdi bana da ‘abilere gidiyorum’ derdi. Görüşmelerin içeriği ile ilgili benimle hiç konuşmazdı. Günü birlik gidip gelirdi.” şeklinde beyanlarına yer verildi.

3 kez ağırlaştırılmış müebbet isteniyor

İhraç edilen sanıklar Arı ile subay ve astsubay rütbesindeki sanıklar Ekrem Tekinarslan, İsmet Sezgin, Kağan Kaya, Ramazan Altun, Ali Soylu, Bülent Yılancı, Ali Koç, Ayhan Atasoy, Ercan Çırak, Furkan Avcı, Harun Kiraz, İlkan Pekcur, Mehmet Sağlık, Mustafa Gençay, Oğuz Özcan, Oğuzhan Çevik, Özhan Yurdugüzel, Sinan Çamur, Şeref Karataş, Tahsin Arda Karabiber ve Zafer Dağdeviren’in, “TBMM’yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme”, “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme” ile “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme” suçlarından, üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor.

Editör: TE Bilisim