“Hareket için uyanış, uyanış için doğru düşünme, doğru düşüme için doğru okuma, doğru okuma için doğru kavramlar” kullanılmalı. Gazeteci-Yazar Halis Mutlu, Kudüs’e Uyanmak isimli kitabıyla, Kudüs’te yaşananları Müslümanca bir dille konuşmak gerektiğini ortaya koyuyor.
Çok şey konuşuldu, çok şey söylendi.
Söylenenler arasında dişe dokunur sözler de vardı, dikkate alınmayacak sloganlar da. Yeri geldi tepkisiz kalındı, yeri geldi yerlere deterjan kola dökülecek kadar şovlar gündeme geldi.
Tepki!
Kime, neye, nasıl?
Dini referanslarla mı veriyorduk tepkimizi, insani duygularla mı?
Tepkisiz kaldığımızda konjonktürü mü gözetiyorduk, milli menfaatleri mi?
Sokaklarda yürümek, slogan atmak ne kadar etkiliydi?
Ve üzerinde tartıştığımız, tepki gösterdiğimiz öfkelendiğimiz konu ne kadar bizdendi?
Bizden mi?
Cümleler, kelimeler, kalıplar, akış, anlam, jargon…
Sorunu tarif ettiğimiz kalıplar ne kadar bizdendi?
Kudüs!
İşgal altındaki mukaddes yurt.
İşgal altında..!
Özgürce sokaklarda dolanamayışımızın, Mescid-i Aksa’ya uzayan yollarda her adımda bir Siyonistler tarafından engellenmeden yürüyemeyişimizin öznesi.
Hangi kelime, hangi cümle, hangi slogan, hangi tepki anlatabilir gerçeği.
Gitmeden, görmeden işgali adım adım hissetmeden, Siyonist İsrail askerine Müslümanlığını ispatlamaya çalışmadan/ispatlamadan nasıl anlaşılabilirdi ki durum?
Gittik.
Gidişimize vesile olan gazeteci Halis Mutlu’ya ne kadar teşekkür etsem azdır.
Geçen Ramazan ayında 4 gecelik misafirliğimizde mukaddes beldede her taşın doğru şekilde anlatılmasına gayret ettiğine şahidim.
“MESELEYİ BİZCE ANLATMAK?”
Bir meselemiz var ve onu başkalarının cümleleri ile mi ifade ediyoruz?
Halis Mutlu’ya göre evet.
Kudüs’e götürdüğü gruplara sürekli olarak aynı uyarıları yapan “Aman onun adı muallak taşı değil, onun adı Hacer-ül Müşerrefe” şeklinde uyarılar yapan Mutlu, meseleyi “Bizce” anlatmak için “Kudüs’e Uyanmak” isimli bir kitap yazdı.
“YAHUDİ’NİN DİLİYLE KONUŞUYORUZ”
Haklı olarak Yahudiler’in Müslümanlar eliyle Kudüs’e ortak olduğu tespitini yapan ve “Kişi kaybettiğini kaybettiği yerde aramalı” diyen Mutlu, aksi durumun hiçbir olumlu sonuç vermeyeceği görüşünde ve Müslümanlar’ın son bir asırda değerlerinden uzak kaldığına vurgu yaparak, Kudüs’ü kendi kavramlarımız ile savunamadığımızın altını çiziyor. “Zira Kudüs bugüne kadar Yahudi kaynaklardan harmanlanan cümlelerle Müslümanların idrakine sunuldu” diyerek hastalığı teşhis eden Mutlu, “Okuyacağınız bu kitapla Kudüs’ü İsrailiyattan uzak ve tamamen İslami referanslarla tanımaya, anlamaya çalışacaksınız” sözleri ile iddiasını ortaya koyuyor.
MESELEYE KUR’ÂN’i BİR DİLLE BAKIŞ!
Bugüne kadar yayımlanan kitaplarda Yahudi kaynaklarının referans alındığını söyleyen Mutlu, Kur’ân’i bir dille meseleye bakılması gerektiğini vurguluyor. “Biz Kur’ân-ı Kerim’den ve hadislerden baktığımız zaman Yahudiler Kudüs’e 1967 yılına kadar sokulmamışlar. Yaklaşık 2000 yıl. Ayette açık ifadeler var, ‘İki kere sizi sürdük’ diyor” sözleri ile kitapta savunduğu düşünceye referans getiren Mutlu, “3 semavi din olayı, İbrahimî dinlerin kutsal şehri. Bunları bize Yahudi kaynaklar söylüyor, bizde böylelikle Yahudileri ortak etmiş oluyoruz. “Üç semavi din” kavramı ile Yahudilik ve Hristiyanlık İslam’a eklemlendirilerek bir meşruiyet kazanıyor. Bu ifadenin doğru olduğunu bir an için kabul edersek, şunu soruyorum, Hz. Âdem’in, Hz. Yunus’un dini dünyevi dinler miydi?” sözleri ile tepkisini ortaya koyuyor. Müslümanlar’ın Kudüs meselesine Müslümanca sahip çıkmaması neticesinde Peygamber Efendimiz (sav)’i Mirac’a çıktığı Burak Duvarı’nın birçok Müslüman tarafından dahi “Ağlama Duvarı” olarak anılmasına tepki gösteren Mutlu, “Kendi kavramlarımızla, kendi kaynaklarımızla konuşmalıyız” diye ifadeleri ile meselenin çok hassas olduğuna parmak basıyor.
KİTAPTA NELER VAR?
• Filistinliler toprak sattı” gibi galat-ı meşhur olmuş bir palavranın olmadığını okuyacaksınız.
• Milyonlarca dolarlık teklifleri reddeden Kudüslüler’in hayatına şahit olacaksınız.
• Kudüs’ün İslam ve dünya tarihi için nasıl bir konumda ve öneme sahip olduğunu kavrayacaksınız.
• Kudüs’ün “Küresel siyasetin altın oranı” tanımlamasının ne kadar da doğru olduğunu tarihsel bilgiler ışığında öğreneceksiniz.
• Mescid-i Aksa neresidir? Sorusunun net bir cevabını alacaksınız.
• Mescid-i Aksa’nın da içinde bulunduğu Eski Şehir’in 7 kapısı olduğunu bilecek, El Halil kapısında yer alan Kanuni Sultan Süleyman’ın üzerine “La ilahe illallah İbrahim Halilullah” yazdırdığı kitabenin aslında ne olduğunu öğrenince şaşıracaksınız.
• 144 bin metrekarelik bir alanı kapsayan Mescid-i Aksa’nın tam 15 kapısı olduğunu ve Mescid-i Aksa’nın içinde Kubbet-üs Sahra ve Kıble Mescidi dahil çok sayıda mescid olduğunu bileceksiniz.
• Ağlama Duvarı diye pazarlanan ve Yahudiler için kutsal olduğu söylenen duvarın aslında Burak Duvarı olduğuna ikna olacaksınız.
• Hz. Ömer’in, Nureddin Zengi’nin, Selahaddin Eyyubi’nin ve Osmanlı’nın bıraktığı izleri gözünüzde canlandıracaksınız.
• Ermenilere ev olarak verilen camiinin, Anahtarı Müslümanlar’da olan kilisenin hikâyesini bulacaksınız.