İş adamı Nusret Argun, hakkındaki iddialar nedeniyle 180 yıl hapis cezasına çarptırıldı, 5 yıl 6 ay cezaevinde kaldı. Dosyası temyiz için Yargıtayda olan Argun, 2014’te Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Daire Başkanlığına verdiği dilekçede, FETÖ tarafından 2008’de sahte deliller üretilerek şirketlerine ve Konya bürokrasisindeki birçok kişiye “Final” adı verilen operasyon gerçekleştirildiğini öne sürdü.
İddialar doğrultusunda Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca KOM Şube Müdürlüğünce planlı çalışma dosyası açılarak inceleme başlatıldığını ve bugüne kadar birçok kişinin, FETÖ/PDY soruşturması kapsamında tutuklandığını AA muhabirine anlatan Argun, FETÖ kendisiyle uğraşmadan önce bünyesinde 12 bin kişinin çalıştığı, önemli işlere imza atan, şehrin çehresini değiştiren bir iş adamı olduğunu söyledi.
Şehirde ilk özel hastaneyi, beş yıldızlı oteli yaptığını, kimsenin çivi çakmayı bile düşünmediği alanlarda proje geliştirdiğini vurgulayan Argun, yıllık cirosunun da 200-250 milyon lira arasındayken, iflasın eşiğine getirildiğini aktardı.
“Ülkenin üzerine kara bulut gibi çöktüler”
“Himmet adı altında ‘haraç’ istediler. Ticaretimiz ve hacmimiz büyüdükçe istekleri artarak devam etti. Yapıya mensup kişilerin başta öğrenci yurdu olmak üzere diğer taleplerini yerine getirmemem üzerine, örgütün emniyet ve yargı ayağıyla koordineli şekilde kumpas kuruldu” ifadelerini kullanan Argun, şunları kaydetti:
“Bana ‘Senin için iyi olmaz’ dediler ve süreç benim için başlamış oldu. Örgütün en büyük düşmanı oldum. Tek kuruş himmet vermedim. Benim şahsımla Konya’yı terbiye etmek istediler. Beni göstererek herkesi haraca bağladılar. İsteklerine ‘Yok’ deyince hemen sivil kanatları, emniyet ayağı başladı. Usulsuz dinlemeler, tacizler, yargı ayağı başladı. Bu örgüt network gibi çalışıyor. Düğmeye bastıklarında hepsi birden harekete geçiyor. Öyle bir süreç başlattılar ki benim ve ülkenin üzerine kara bulut gibi çöktüler. Şirketlerimin üzerine kara bulut gibi çöktüler. Mallarımdan örgüt yandaşlarının istifade etmesi için ellerinden geleni yaptılar. Çıkar amaçlı suç örgütü kurma ve yönetme, ihaleye fesat karıştırma gibi suçlamalarla karşı karşıya kaldım. Savcı benim hakkımda bin 450 yıl ceza istedi. 180 yıl verdiler. Birkaç insanın ömrüne bile sığmayan cezalar verdiler. Bu süreçte birçok hukuksuzluğa maruz kaldım. Şirket hisselerimi onda bir değerine satmak zorunda bırakıldım. Tüm mal varlığıma tedbir konulmasına rağmen, FETÖ/PDY mensubu bir kişinin satın aldığı gayrimenkule tedbir konulmaması ‘sehven’ tabiriyle izah edilebilir mi?”
“Hepsi ya cezaevinde ya da kırmızı bültenle aranıyor”
Argun, kendisine en büyük desteği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın verdiğini belirterek, şöyle devam etti:
“Cumhurbaşkanı’mıza derdimi anlattım. Allah ondan razı olsun. İnandı, güvendi, en büyük desteği verdi. Hiçbir zaman ‘Keşke’ demedim. Bunlara boyun eğseydim, Allah korusun, darbeci, vatanına, milletine ihanet eden biri olabilirdim. Bana bu kumpası kuranlar, FETÖ üyesi oldukları gerekçesiyle ya cezaevinde ya da kırmızı bültenle aranıyor. Özel olarak benim dosyamla görevlendirilenler vardı. Örgütle mücadelemi hukuk çerçevesinde ölene kadar sürdüreceğim. Bu normal bir örgüt değil. Terör örgütünün binlerce askeri, yargıcı, savcısı, polisi olmaz. 1980 ihtilalinden sonra bugünlere getirilmek için dış güçlerle beslenmiş, yetiştirilmiş bir örgüttür. 12 Eylül 1980 ihtilali, bu örgütü bugünlere taşımak için yapılmıştır. 1981’de Konya’ya ilk imamlarını atamışlar. Bu ortaya çıktı. O yıllarda iki Müslüman bir araya gelemiyordu. Bunlar imam atamışlar. 15 Temmuz milat olacak.”