SABRİ İŞBİLEN / ÖZEL HABER
Türkiye’nin Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakan ve cumhurbaşkanlığındaki 14 yıllık süreçte ekonomik, politik zaferleri, devasa yatırımları bununla birlikte başta Suriye ve Irak olmak üzere İslam ülkeleriyle bağlantısız mazlum milletlerin lideri haline gelmesi Haçlı zihniyetli, Siyonizm hizmetkârı Batı’yı çileden çıkardı. 2013’te Gezi ve 17-25 Aralık darbe girişimi, Kobani iç savaş girişimi, 7 Haziran sonrası kaosa yönelik eylemleri, son olarak da FETÖ’nün 15 Temmuz işgal girişiminde Türkiye’yi parçalayamayan Batı, şimdi de ekonomiye yönelik darbe için kolları sıvadı. Uluslararası kredi ve derecelendirme kuruluşu S&P ve Moody’s ile operasyonun ilk ayağına start veren Batı, PKK ve FETÖ’nün koruyucusu AB’nin çağrıları, politikalarıyla döviz kurlarını uçuşa geçirdi. 15 Temmuz’da vatanı kurtaran millet ise saldırıya, yastıkaltındaki dövizleri bozdurarak anında karşılık verdi. Haçlı bölücülerin operasyonuna bir nebze de olsa “Dur” dedi.
TL’ye yatırım yapın
Bu bağlamda Altın ve Para Piyasaları Uzmanı İslam Memiş ile Ekonomist ve Stratejist Kaan Sarıaydın doların düşüşü ve Türk Lirası’nın değerlenmesi için izlenmesi gereken yol haritasını Diriliş Postası’na değerlendirdi. İslam Memiş, vatandaşın atması gereken en önemli adımın dövizlerin bozdurulması ile birlikte başta kira anlaşmaları ve bankalardaki hesapların TL’ye çevrilmesi gerektiğini belirterek, çözüm önerilerini şöyle sıraladı: “Öncelik döviz talebi olmamalı. Vatandaş cüzdanında döviz değil TL bulundurmalı. Mülk sahipleri kiralarındaTL’ye dönmeli.
Sıcak para getirmeliyiz
Kaan Sarıaydın, Batı’nın Türkiye’yi bölmek için her yolu deneyeceğini belirterek, Batı ile kriz yaşayan ülkelerin Türkiye’ye çekilmesi gerektiğini söyledi ve şöyle devam etti: “Avrupa ve ABD ‘Türkiye’yi nasıl yıkarız’ düşüncesine sahip. Bu bağlamda uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları operasyonlarını artırarak devam ettirecek. Bu hamlelere karşı hazır olmalıyız. Örneğin Suudi Arabistan, ABD’den 11 Eylül tasarısı yüzünden 750 milyar dolar değerindeki parasını çekiyor. Bu parayı Türkiye’ye getirebiliriz. Batı ile sorun yaşayan bütün ülkelerin paralarını kendi ekonomik sistemimize dahil etmeliyiz.”
Spekülatörler işbaşında
Batı bu seferde Türkiye’nin şahlanışının önüne geçmek, sömürü düzenine karşı isyanını bastırmak için 15 Temmuz’un 2. Ayağı olarak ekonomiye yönelik girişim başlattı. İlk olarak Uluslararası kredi ve derecelendirme kuruluşu S&P darbe girişiminin püskürtülmesinden 5 gün sonra Türkiye’nin kredi notunu düşürdü, bir diğer spekülatör Moody’s ise Eylül ayında aynı eylemi gerçekleştirerek, yatırımcılara “Türkiye’ye gitmeyin” mesajını verdi. FETÖ’cü ve PKK’lı kadroların tasfiyesi, terör destekçisi vekiller ile başkanların tutuklanması sonrası kuduran Avrupa Birliği’de siyasilerin söylemleri, bununla birlikte medya kuruluşları ile Türkiye aleyhine çalışarak döviz kurlarının yükselmesine, 2. dalga operasyonun gerçekleşmesine zemin hazırladı.
Darbe girişimleri sonrası uçtu
Batı’nın Türkiye’ye yönelik ekonomik saldırısı da rakamlara yansıdı. 2007 yılında Türk Lirası ile neredeyse denk seviyede işlem gören dolar, Avrupa tarihinin en büyük ekonomik krizi olan 2008-2012 döneminde bile 2 lirayı bulmadı. Ancak önce gezi olayları, akabinde FETÖ’nün 17-25 Aralık darbe girişiminden sonra dolar 2014’te 2.13, 1 Kasım’a kadar uzanan siyasi belirsizlik, PKK’nın hendek ve barikat terörü sonrasında 2015 sonunda 3 lirayı buldu. 15 Temmuz sonrasında ise dolar 3.40’ı da aşarak tarihi rekora imza attı. 15 Temmuz’da tanklı, uçaklı teröristleri dize getiren millet, AB ve ABD’nin Türkiye’ye yönelik döviz kurları üzerinden başlattığı ekonomik saldırıya da direnmek için yastık altındaki dövizleri bozdurmaya başladı. Bu bağlamda, Altın ve Para Piyasaları Uzmanı İslam Memiş, Ekonomist ve Stratejist Kaan Sarıaydın doların düşüşü ve Türk Lirası’nın değerlenmesi için izlenmesi gereken yol haritasını Diriliş Postası’na değerlendirdi.
Gurbetçilerden örnek hareket
Öte yandan gurbetçiler, Dünya Türk İş Konseyi çatısı altında Türkiye’ye yönelik yürütülen ekonomik haçlı saldırısına karşı “Helal olsun” dedirtecek bir kampanya başlattı. Kurumdan yapılan açıklamada gurbetçilere şu sözlerle çağrı yapıldı: “Avrupa’da yaşayan, Türkiyemizi vatanı olarak kabul eden, Türk’ü, Kürt’ü, Alevi’siyle hep birlikte bizlere görev düşüyor. Herkes en az bin eurosunu Türkiye’ye göndererek, Türk Lirası’na çevirip Türk Banka’larında hesap açtıracak.” Kurum söz konusu kampanyasıyla Türk Lirası’nın değerini avroya karşı artıracak. Çağrının sadece Avrupa’da değil diğer kıtalarda da karşılık bulması bekleniyor.
“Kalıcı çözüm üretmek lazım”
Kaan Sarıaydı, Batı’nın alçak operasyonuna karşı milletin duruşunun takdiri hak ettiğini ancak, kalıcı çözümlerin devreye sokulması gerektiğini dile getirdi. Sarıaydın, Türkiye’nin 14 yılda önemli adımlar attığını bu başarıları teknolojik yatırımlarla da sağlamasının acil bir ihtiyaç olduğunu söyledi. Dışa bağımlılığı azaltmasının üretimden geçtiğini vurgulayan Sarıaydın, şunları kaydetti: “Halkın elindeki doları bozması, doları geçici şekilde düşürür ama kalıcı olmaz. Çünkü doların seyrini küresel güçler belirliyor. Türkiye 14 yıllık süreçte inşaat, altyapı anlamında tarih yazdı ama aynı zamanda sanayi ve eğitim konusunda bazı adımlar eksik kaldı. 14 yıllık süreçte bu adımlar ortak şekilde atılsaydı 10 büyük ekonomi arasına girmiştik. Yıllarca sıcak para piyasalar rahatlattı. Ancak uzun vadeli kalıcı çözüm istiyorsak, bir an evvel teknolojik yatırımlar yapmalıyız. Türkiye katma değeri yüksek üretimler yapabilecek potansiyeli çok yüksek. Eğer ihracat seviyesini artıracak üretimler yapamaz, dışarıya bağımlılığı azaltamazsak ekonomik operasyonların engellememiz mümkün değil.”
Parayı Türkiye’ye çekmeliyiz
Batı’nın Türkiye’ye karşı ekonomik saldırılarının artarak devam edebileceğinin altını çizen Sarıaydın, Batı ile sorun yaşayan başta petrol zengini ülkelerin paralarının Türkiye’ye yönlendirilmesinin doğru bir hamle olacağını söyleyerek, “Avrupa ve ABD ‘Türkiye’yi nasıl yıkarız’ düşüncesine sahip. Bu bağlamda uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları operasyonlarını artırarak devam ettirecek. Buna hamlelere karşı hazır olmalıyız. Örneğin Suudi Arabistan’da petro dolar sistemi bitmek üzere. ABD’den de 11 Eylül tasarısı dolayısıyla 750 milyar dolar değerindeki paralarını çekiyorlar. Bu parayı Türkiye’ye getirebiliriz. Batı ile sorun yaşayan bütün ülkelerin paralarını kendi ekonomik sistemimize dahil etmeliyiz” diye konuştu.
“Türk Lirası’na yatırım yapın”
İslam Memiş, dolarının yükselişinin Türkiye’ye yönelik karalama kampanyaları, algı operasyonu aynı zamanda ABD’nin yeni başkanı Trump’ın sermayeyi ülkeye çağırması, AB’deki seçimlerin artışı destekleyen etkenler olarak göze çarptığını belirtirken, vatandaşın ülkeyi korumak için elini taşın altına koyması gerektiğini söyledi. Memiş, vatandaşın atması gereken en önemli adımının dövizlerin bozdurulması ile birlikte başka kira anlaşmaları ve bankalardaki hesapların TL’ye çevrilmesi gerektiğini belirterek, çözüm önerilerini şöyle sıraladı: “Öncelik döviz talebi olmamalı. Yani dolar yükselmeye devam edecekmiş diye döviz büfelerinde kuyruk oluşturmamalı. Vatandaş cüzdanında döviz değil TL bulundurmalı. Cüzdanında TL bulundurması kendi parasına güvendiği anlamını taşır. Kendi parasına ve ekonomisine güvenmeyen toplum ekonomik olarak fakir bir hayat yaşamaya mahkum olur. Mülk sahipleri kiralarını döviz olarak alıyorsa TL’ye dönmeli. Caddelerde ve bir çok AVM’dedükkanların kapatıldığını gözlemliyoruz. Mülk sahibi bunu anlayışla karşılamalı ve kiraya ne zam yapmalı nede dövizle almalı.Bankalardaki döviz mevduatları TL’ye dönmeli ve yerli bankalar tercih edilmeli.” Memiş, ayrıca altına da yatırım yapılabileceğini sözlerine ekledi.