15 Temmuz gecesi 249 şehit ve 2196 vatandaşımızın yaralandığı hain işgal gecesinde, Ankara Mamak 28. Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı’na bağlı tank taburu personelinin katıldığı eylemlere ilişkin 64 kişinin yargılandığı davaya sanıkların savunmasıyla devam edildi.

“DURUMU ANLATMAK İSTEDİK”

Ankara 18. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görülen duruşma, sanık eski üsteğmen İsmail Göktürk’ün savunmasıyla başladı.

Sıhhiye Köprüsü’ne gelene kadar vatandaşlardan tepki görmediklerini, olağan dışı gelişmeye şahit olmadığını savunan Göktürk, “Daha sonra birden küçük bir grubun tepkisi değişti. ‘Komutanım ne oluyor, çıkıp durumu anlatalım.’ dedik. Yüzbaşı Hüseyin Nişancı, durumu anlatmak için çıkmak istediyse de atılan cisimler nedeniyle başarılı olamadı.” diye konuştu.

“O GECE KARARGAHA GİRMEDİK, TANKIN YANINDA DURDUK”

Genelkurmay karargahına geldiklerinde silah seslerini duyduğunu söyleyen Göktürk, eski tabur komutanı yarbay Nuri Büyükyazıcı’ya, “Komutanım, ‘Darbe oluyor diyorlar’, bize yanlış bir şey yaptırmıyorsunuz değil mi?” diye sorduğunu anlattı.

Büyükyazıcı’nın da “Hayır, öyle bir şey yok, birazdan Genelkurmay Başkanı gelip basın açıklaması yapacak.” dediğini ifade eden sanık Göktürk, “Genelkurmay Başkanlığına darbe için değil, terör saldırısına karşı güvenlik önlemi almak için geldiğimizi biliyorduk. Vatanseverlik ve mutlak itaat anlayışımız sömürülmüştür.” şeklinde savunma yaptı.

Çapraz sorgu sırasında Mahkeme Başkanı Mustafa Çorumlu’nun, “Genelkurmay’da halka ateş ediliyor, bir üsteğmen olarak gelişmeleri kavrayamadınız mı?” sorusuna Göktürk, “Kavrayamadım. O gece karargaha hiç girmedik, tankın yanında durduk.” yanıtını verdi.

“TABUR KOMUTANI TELAŞLA GELDİ”

Daha sonra Genelkurmay karargahındaki güvenlik kamera kayıtlarının depolandığı hard diskleri ezen tankı kullanan sanık eski uzman erbaş Vedat İpek’in savunmasına geçildi.

İpek, 15 Temmuz’da karargahta nöbetçi olduğunu, sanık eski üsteğmen Mahmut Onur Uçar’ın kışlada alarm verdiğini, herkesin kendisine bağlı askerleri birliğe çağırmasını istediğini söyledi.

Kısa süre sonra eski tabur komutanı yarbay Büyükyazıcı’nın da telaşlı şekilde geldiğini, askerlerin garajlar bölgesinde toplanması emrini verdiğini dile getiren İpek, Büyükyazıcı’nın, nöbetçiler arasındaki sürücülerin tankların başına geçmesini istediğini anlattı.

Tank komutanı sanık eski astsubay Rıfat Gökçen’in yanlarına gelerek gelişmeler hakkında sorular yönelttiğini belirten İpek ancak kendisinin de bilgisinin olmadığını söylediğini, daha sonra tank mürettebatı olarak bölük komutanı sanık eski yüzbaşı Hüseyin Nişancı ile konuşmaya gittiklerini kaydetti.

Yaşananlar hakkında kesin bilgi alamadıklarını savunan İpek, daha sonra tanklara mühimmat yüklediklerini ifade etti.

KAMERA KAYITLARINI TANKLA EZDİLER

Tankta bulunduğu sırada uyuyakaldığını, Nişancı’nın sesiyle irkildiğini dile getiren İpek, kendisine geldiğinde darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığında yaşananları kaydeden güvenlik kameralarına ait görüntülerin imha sürecinin başladığını söyledi.

İpek, şöyle devam etti:

“Komutan, ‘Vedat Vedat’ diye bağırıyordu. ‘Emredin.’ deyince, ‘Tankı çalıştır, öne alacağız.’ dedi. Gün ağarmıştı. Karşımda safari kıyafetli bir albay, tabur komutanımız Büyükyazıcı ile birkaç bölük komutanı vardı. Hard diskleri ezen benim tankımdır. Kılavuzlamayı ilk önce tabur komutanı yapmaya çalıştı. ‘Şoför gel.’ dedi, gitmedim çünkü bizde bu ifade ve yaptığı el hareketi, tankın hareket etmesi için uygun bir talimat değildi. Büyükyazıcı, yapamayınca bölük komutanı karşıma geçti ve beni yönlendirdi.

Üç metre kadar geriye çıktım. Sonra ‘İleri gel.’, dedi, gittim. Sonra bir daha… Yere inince bir başçavuş tankın altından siyah kutular alıyordu. Aldığı kutuya bakarak, ‘Bu olmamış, bunları yakacağız.’ dedikten sonra siyah poşete koyduklarını götürdü. Sonradan öğrendiğime göre yakmış. Komutana, paletlerin altındaki malzemenin ne olduğunu sordum, o da ‘Seni ilgilendiren bir şey yok.’ dedi. Hard diskleri ezdim, buna kılıf bulmaya çalışmıyorum, durumu izah ediyorum ancak tankta bulunduğumda paletlerin altına atılanın ne olduğu konusunda fikrim yoktu. Görüntülerin olduğunu bilsem yapmazdım çünkü darbede yer almadığımın en büyük kanıtı o görüntülerdi.”

Editör: TE Bilisim