Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası‘na konuk oldu, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunarak editör ve muhabirlerin sorularını yanıtladı.
Saraç, “FETÖ’nün darbe girişiminin ardından çıkarılan kanun hükmünde kararname (KHK) kapsamında, üniversitelerden FETÖ ve diğer terör örgütleri ile irtibatlı akademisyenlerin ihraç edildiğinin” anımsatılması ve “Bu kapsamda son verilerin” sorulması üzerine, şunları söyledi:
“İhraç edilen toplam personel bugün itibarıyla 3 bin 850 akademik, 947 idari personel. Toplamda 4 bin 797 kişi üniversitelerden ihraç edildi. Bunların bir kısmının itirazı söz konusu oldu ve 16 kişi kadar yeniden ihraç edilenlerden geri dönüşü sağlandı.
Açığa alınan toplam personel ise 3 bin 25 akademik ve idari personel, FETÖ bağlamında açığa alındı. Bunların bin 79’u göreve iade edildi, bin 946’sı yani 2 bin küsuru halen açıkta bulunuyor. Bunlarla ilgili incelemeler, değerlendirmeler de sürüyor.”
“YÖK’ün geçen sene üniversitede hukuk, tıp, mimarlık fakülteleri gibi alanlara girişte başarı sırası sınırlaması getirildiğinin” anımsatılması, “Bu sene de bazı fakültelere girişte aynı sınırlamanın getirilip getirilmeyeceğinin” sorulması üzerine Saraç, daha önce bir hukuk fakültesinde, bin 200’üncü sıradaki kişi ile 367 bininci sıradaki kişinin aynı sınıfta bulunduğunu, aynı hocadan, aynı müfredatla ders aldığını aktardı.
Süreç kadar girdinin de önemli olduğuna işaret eden Saraç, sınıfların, eğitim öğretimin sıhhatli bir şekilde sürdürülmesi için tıp ve hukuk için böyle bir karar aldıklarını, bu fakülteleri daha sonra da mühendislik ve mimarlık fakültelerinin takip ettiğini bildirdi.
Bu kararların pek çok sivil toplum kuruluşu, akademisyen ve siyasetçiden destek aldığını vurgulayan Saraç, kararların, yükseköğretimin ayrışma değil bir mutabakat noktası olabileceği umudunu da yeşerttiğini söyledi.
Eğitim fakültesinde başarı sıralaması
Eğitim fakülteleriyle ilgili de böyle bir karar alınacağının düşünüldüğünü geçen yıl açıkladığını anlatan Saraç, şunları kaydetti:
“Eğitim fakülteleriyle ilgili iki önemli karar aldık aslında. Bir başarı sıralaması ama bir başka karar daha aldık. O da şu, eğitim fakültelerine baktığımızda öğretmen yetiştiren bu programlar bir birinci aşamadaki bir de ikinci aşamadaki sınavla öğrenci alıyor. Beden eğitimi, spor öğretmenliği, kimya öğretmenliği, okul öncesi öğretmenliği gibi bütün Avrupa’da öğretimin en iyi olduğu üniversitelerde el üstünde tutulan bir program, özel eğitim öğretmenliği gibi programlar birinci aşamayla öğrenci alıyorlar. Biz önce birinci aşama ile öğrenci alan öğretmenlik programlarını artık ikinci aşamaya nakletme kararı aldık. Bu çok önemli, radikal bir karar. YGS puanları ile öğrenci alan bu programları LYS puanlarına naklederken YGS’deki test içeriklerini dikkate alacağız. Matematik ağırlıklıysa ikinci aşmada matematik ağırlıklıya çevirdik.
Bütün bu LYS’den, ikinci aşamadan öğrenci kabul edecek programlar için de bir başarı sıralaması şartı getirdik. Bu başarı sıralaması şartı da 240 bin. 240 binden aşağısının artık bu programlara girmesi söz konusu olmayacak. “
“LYS’ye nakletmeniz kafi gelmiyor mu” diye sorulabileceğini dile getiren Saraç, Türkçe öğretmenliğinin 506 bininci, sınıf öğretmenliğinin 607 bininci, rehberlik ve psikolojik danışmanlığın ise 627 bininci sıradan öğrenci aldığını, bunun için 240 bin gibi bir sayıyı belirlediklerini bildirdi.
İlahiyat ve İslami ilimler fakültelerine yeni düzenleme
İlahiyat fakülteleri ile ilgili önemli bir karar aldıklarını da bildiren Saraç, “Bu da yüz binleri ilgilendiren bir konu. Bunu da açıklamak isterim. İlahiyat fakülteleri de öğretmenliğe kaynaklık eden, çok önemli bir fakülte. Çok da fazla biliyorsunuz, oranın mezunu istihdam ediliyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Saraç, şunları kaydetti:
“Yıllardan beri ilahiyat fakülteleri ile alakalı ‘Niye ikinci aşamadan girilmiyor? Bu, niteliği yükseltici bir husustur halbuki’ diyerek bize başvurular, raporlar sunuluyordu. Yükseköğretim Kurulu olarak ilahiyat fakültelerine, İslami bilimler fakültelerine artık bu yıldan itibaren ikinci aşamadan öğrenci alınacağını burada açıklamak isterim.
Buradaki puan türüyle ilgili olarak da yine bir önceki öğretmenliklerde olduğu gibi YGS’daki puan türü testlerinin içeriğine uygun, ona paralel bir şekilde LYS’deki puan türünü belirledik. Dolayısıyla, orada bir endişeye gerek. Bu sene İlahiyat fakültelerindeki öğrenci girişindeki niteliğin artacağını ifade edebiliriz. Yıllardan beri ilahiyat fakültelerinin, ilahiyat camiasının arzuladığı bu husus da gerçekleşmiş olacak.”
“Sınavsız üniversiteye yerleşmeye yönelik bir çalışma yok”
YÖK Başkanı Saraç, “2018 yılından itibaren üniversiteye giriş sisteminde değişikliğe gidilerek, liselerde başarı puanlarına göre üniversiteye yerleştirme yapılacağına” yönelik iddiaları da değerlendirdi.
Yükseköğretime giriş usul ve esasların tespit edilmesinin, YÖK’e has bir sorumluluk olduğunu vurgulayan Saraç, “İkinci husus ise şu olacak. YÖK’ün gündeminde, yükseköğretim sistemini şu an için değiştirmeye, sınavsız üniversite koridoru açmaya veyahut TEOG, lisede alınan notlarla üniversiteye yerleşmeye yönelik, herhangi bir çalışma yürütülmemektedir. Kesinlikle böyle bir husus ve iddia doğru değildir.” diye konuştu.
‘Açık uçlu soruya yavaş yavaş geçilecek’
Üniversite giriş sınavları ve sınavlarda açık uçlu soru sorulmasına ilişkin yapılan çalışmaları anlatan Saraç, yükseköğretime girişle ilgili dünyada ne uygulandıysa Türkiye’de de onun uygulandığını söyledi.
Sınavlarda geçmiş dönemde yapılan uygulamaları hatırlatan Saraç, yükseköğretim giriş sistemiyle ilgili, adaletin tesis edildiğine dair herhangi bir endişe olmadığını vurguladı.
Saraç, geçen yıl “Açık uçlu sorular sorulabilir” dediklerini hatırlatarak, “Soru sorulabilir” dendiğinde zihinlere, “Bu konuda bir çalışma yürüyor” düşüncesinin gelmesi gerektiğini ifade etti. Saraç, 2017’de üniversiteye girişteki ikinci aşama olan LYS’de öğrencilerin açık uçlu sorularla tanışmasını sağlayacak az sayıda soru sorulacağını ifade edebileceğini belirterek, şöyle konuştu:
“Söylediğim gibi öğrencilerin açık uçlu sorularla tanışmasını sağlayacak şekilde. Yani öğrencilerimizi hiçbir şekilde tedirginliğe sevk etmeyecek, belki belli bir tarihi veya rakamsal olarak belli bir sonucu, matematiksel işlemi orada kodlayacak şekilde, yoksa bir problemin çözüm aşamalarının kağıtta görülmesi değil. Yani sosyal bilimlerde, tarihte diyelim belli bir tarihin sorgulanmasında kodlanacak veya matematikte bir sorunun cevabının ortaya konulmasında kodlanacak şekilde, az sayıda soru sorulabilir. Bizim istediğimiz şey şu. Üniversitelerimizin giriş sistemi bütün Türkiye’yi ilgilendiriyor, anne babaları itibarıyla. Onları tedirginliğe sevk etmememiz lazım. Birden çok keskin virajlar alınmaması lazım. Açık uçlu soruya yavaş yavaş, tedrici olarak geçilecek. Bu bağlamda öğrencilerimizin bu hususla tanışmasını istiyoruz.”
Saraç, bunun, öğrencileri endişeye veya çalışma stillerini değiştirmeye sevk edecek bir değişiklik olmayacağını vurguladı.