Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, “Türkiye’nin, Türk milletinin bazı değerleri vardır. Bu değerler kırmızı çizgidir. Biz aramızda hangi tartışmayı yaşarsak yaşayalım, aramızda kime oy verirsek verelim Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığı makamı bütün Türk milletini temsil eden bir makamdır. Buna Alman Dışişleri Bakanının söz söyleme yetkisi ve haddi söz konusu değildir.” dedi.
Çelik, Kozan Ticaret Odasını ziyareti sırasında yaptığı konuşmada, son günlerde çok yoğun bir gündemden geçildiğini belirtti.
Uzun zamandır PKK’nın ve son zamanlarda da FETÖ’nün Almanya’ya yoğun bir şekilde sığındığını anımsatan Çelik, yıllardır PKK hakkında verdikleri dosyaların bir türlü işlemlerinin sonuçlandırılmaması nedeniyle Almanya’ya dönük eleştirileri sürdürdüklerini aktardı.
‘Biz Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı değiliz Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşıyız’
Türkiye’de çeşitli faaliyetlerde bulunan kimi yabancıların bazı yanlış işlere imza attıkları zaman bunlarla ilgili olarak da soruşturmalar ve kovuşturmaların yapıldığını ifade eden Çelik, şöyle devam etti:
“Fakat son zamanlarda Almanya’da seçimler yaklaştıkça özelikle Dışişleri Bakanı Gabriel’in sanki özellikle Türkiye’de Alman vatandaşları tutuklanıyormuş gibisinden bir atmosfer yaratmaya çalıştığını, bunu bir iç siyaset malzemesi olarak kullanmaya çalıştığını görüyoruz. Gabriel aslında tanıdığımız birisidir ve bizi de çok iyi tanıyan birisidir. Kişisel tanışıklığımız da vardır. Aslında bu söylediklerinin yanlış olduğunu, doğru olmadığını en iyi bilecek kişidir. Fakat son zamanlarda daha başka bir kampanyaya bu işi çevirmeye çalıştılar. ‘Biz Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı değiliz Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşıyız’ gibisinden hiçbir Türk vatandaşının kabul etmeyeceği Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına karşı gösterilmesi gereken saygıyı, özeni göstermeyen birtakım cümleler kurmaya başladılar. Tabii bunlara cevap veriyoruz. Türkiye’nin, Türk milletinin bazı değerleri vardır. Bu değerler kırmızı çizgidir. Biz aramızda hangi tartışmayı yaşarsak yaşayalım, aramızda kime oy verirsek verelim Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığı makamı bütün Türk milletini temsil eden bir makamdır. Buna Alman Dışişleri Bakanının söz söyleme yetkisi ve haddi söz konusu değildir. Sayın Cumhurbaşkanımız devletimizin ve milletimizin birliğini beraberliğini temsil etmektedir. Ona oy verenlerin de oy vermeyenlerin de cumhurbaşkanıdır ve ordularımızın başkomutanıdır ve Türk devletini temsil etmektedir. Almanya Dışişleri Bakanı çıkıp da Türkiye Cumhuriyeti ile Türk milleti ile Türkiye’nin Cumhurbaşkanı arasında bir ayrım varmış gibi konuşması en hafif tabirle akıl tutulmasıdır, saygısızlıktır. “
“Önce etrafına bakacak”
Çelik, uzun zamandır ırkçıların, göçmen düşmanlarının, İslam düşmanlarının Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türkiye’ye saldırdığın belirtti.
Bakan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz bu faşistlerin, ırkçıların, bu göçmen düşmanlarının, insanlık düşmanlarının bize saldırmasıyla iftihar ediyoruz. Bunlar bize saldırdığına göre biz demek ki insanlığa ait değerleri, evrensel değerleri dipdiri bir şekilde ayakta tutabiliyoruz. Biz bu değerlere sahip çıktığımız için, bu değerleri ayakta tutabildiğimiz için bunlar bize saldırıyorlar. Bize insan hakları konusunda ders vermeye kalkanlar Avrupa’daki mültecilerin durumuna baksınlar. Avrupa’daki mültecilerin durumu herkesi utandıracak birtakım işlere imza atıldığının bir göstergesi. İnsanlar sınır kapılarında bekletiliyorlar. İnsanlara çeşitli ülkelerde çorba dağıtan, su dağıtan kişiler bu mültecilere yardım ettikleri için tutuklanıyorlar. Halen ‘Biz bu göçmenleri, ölümden kaçan insanları ülkemizde barındırmayız’ diyerekten tel örgülerle bu insanları Akdeniz’in sularında ölüme mahkum etmeye çalışan politikalar var. Dolayısıyla Alman Dışişleri Bakanı insan haklarından bahsedecekse, bu konuda birtakım değerlerle ilgili hatırlatmalarda bulunacaksa Türkiye’ye bulunmayacak, önce etrafına bakacak, etrafındakilere bu hatırlatmalarda bulunacak.”
Türkiye Cumhuriyeti devletinin kendisine sığınan mazlumlara her zaman kucak açtığını ifade eden Çelik, “Onlar gibi o insanları sınırların dışında tutarak, o insanları, insanın sahip olduğu en temel insan haklarından mahrum bırakarak bir siyaset gütmek bizim milletimize yakışmaz.” dedi.
“Önce aynaya bakması gerekir”
Ömer Çelik, kimi zaman bazı illerde çıkan sorunların idareciler marifetiyle çözüldüğünü belirterek, şunları kaydetti:
“Ama hiç kimse hangi partiden olursa olsun bunu bir ırkçı siyasete alet etmiyor. Türkiye’de bir göçmen düşmanlığına dönüşmesine müsade etmiyor. Bu olaylar kendi alanı içinde tutuluyor ve o şekilde değerlendiriliyor. Türkiye dolayısıyla tüm insanlık adına bu insani değerlere sahip çıkarken Alman Dışişleri Bakanının çıkıp da Türkiye’ye insan hakları dersi vermesi için önce aynaya bakması gerekir.”
Çelik, Avusturya Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz’un tüm Avrupa’da ırkçılığın sembolü olarak bilindiğini, sürekli olarak ırkçılık yaptığını, Türkiye düşmanlığını, Cumhurbaşkanına karşı düşmanlığını, İslam düşmanlığını kendi siyasetinin bir parçası haline getirdiğini belirtti.
Kurz’un İtalya’da bir adaya sığınan göçmenlerin yollarının kesilmesi önerisinde bulunduğunu, oranın belediye başkanının bunun Nazi uygulaması olduğunu dile getirdiğini aktaran Çelik, “Yani ortada o insanları ölüme terk etmeye çalışan bir akıl dışı, insanlık dışı, vicdan dışı bir tutulma var ve bunlar tutmuşlar Türkiye’yi eleştiriyorlar. Türkiye’nin Cumhurbaşkanını eleştirmeye kalkıyorlar. Önce insanlık sınavından ilkokul düzeyinde anaokulu düzeyinde geçmeyi becersinler ondan sonra Türkiye’yle bu konularda bir tartışmaya, eleştiri içerisine girsinler. “