MİT tırlarının durdurulmasına ilişkin soruşturma kapsamında tutuklanan, Hatay’ın Reyhanlı ilçesindeki saldırıya ilişkin iddianameyi de hazırlayan eski Cumhuriyet Savcısı Özcan Şişman’ın, Reyhanlı’daki terör saldırısını MİT ile ilişkilendirerek sözde Selam Tevhid-Kudüs Ordusu’nun şiddet eylemi olarak sunmayı hedeflediği belirlendi.
MİT tırlarını durduran ve Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) şifreli haberleşme ağı “ByLock” kullanıcısı olduğu tespit edilen eski savcı Şişman hakkında Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Teftiş Kurulu Başkanlığınca hazırlanan rapor tamamlandı.
Rapora göre, Reyhanlı saldırısına ilişkin iddianameyi de hazırlayan Şişman, FETÖ’nün amacı doğrultusunda örgüt mensubu kolluk görevlileriyle hareket etti.
Türkiye’yi ve hükümeti yurt içi ve yurt dışında zor durumda bırakarak itibarsızlaştırma gayesi taşıyan Şişman, 11 Mayıs 2013’te Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde bomba yüklü iki aracın patlatılması sonucu 53 kişinin hayatını kaybettiği, çok sayıda vatandaşın yaralandığı saldırıyı MİT ile ilişkilendirerek sözde Selam Tevhid-Kudüs Ordusu’nun şiddet eylemi olarak sunmayı amaçladı.
Operasyonları erteledi
Şişman, Reyhanlı saldırısının planlayıcısı Anas Asalieh ve bağlantılarına yönelik Antakya ve Samandağ’da MİT-Emniyet koordinasyon toplantısında alınan karara rağmen planlanan operasyonu erteledi.
MİT tarafından, eylem planlamalarının akamete uğratılmasına yönelik çalışmalar neticesinde Suriye rejimi kaynaklı eylem yapılacağı yönündeki hassas bilgilerin emniyet yetkilileriyle paylaşılmasına karşın Şişman, harekete geçmedi.
Ayrıca Şişman, Asalieh ve bağlantılı diğer kişilere ilişkin telefon-ortam dinlemeleri olmasına ve operasyon konusunda mutabakat sağlanmasına rağmen, 1 Mart 2013’te Hatay Yayladağı’ndan Türkiye’ye giriş yapan Asalieh’in yakalanmasına yönelik operasyon talimatı vermekten de kaçındı.
“Ellerinde somut silah-patlayıcı ve benzeri malzeme bulunmaması, operasyondan beklenen neticenin alınamayacağı endişesi taşıdığını” ileri süren Şişman, operasyonun ertelenmesini savundu.
MİT’ten, Reyhanlı saldırısından 3 gün önce 8 Mayıs 2013’te gelen, “Suriye kaynaklı saldırı yapılacak” bilgisini göz ardı eden o dönemde Adana Özel Yetkili Savcısı olarak görev yapan Şişman, MİT yetkilileri ve Hatay Emniyet Müdürlüğü görevlilerinin de bulunduğu görüşmelerde, saldırı ihbarını dikkate almadı.
Operasyon yerine delil toplanmasını istedi
Şişman, ihbarda adı geçen şahısların yakalanması yerine Hatay Emniyet Müdürlüğü yetkilileri gibi ısrarla şahısların silah veya patlayıcı gibi somut birtakım delillerle yakalanması için delil toplama sürecine devam edilmesi yönünde görüş bildirdi.
Yeterli ve somut ihbarlara karşın ihbarda adı geçenler hakkında operasyon gerçekleştirilerek patlama olaylarının önlenmesi yerine ısrarla delil toplama sürecine devam edilmesini isteyen Şişman, mesleğin şeref ve onurunu bozan, mesleğe olan genel güveni yok eden nitelikte usul ve yasaya aykırı işlem yaptı.
Reyhanlı saldırısında “Dink cinayeti”ndeki yöntem uygulandı
Rapordaki tespitler, FETÖ’nün Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink suikastindeki yöntemi Reyhanlı saldırısında da izlediğini ortaya kondu.
Dink’in 19 Ocak 2007’de öldürülmesine ilişkin açılan dava haricinde, cinayetin FETÖ ile bağlantısını ortaya çıkaran en kapsamlı soruşturmanın tamamlanmasının ardından hazırlanan iddianamede, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, kapatılan Zaman gazetesinin genel yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı, gazeteciler Adem Yavuz Arslan, Ercan Gün ile meslekten ihraç edilen Tuğgeneral Hamza Celepoğlu, dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Ali Öz, Trabzon Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Metin Yıldız ve İstanbul Jandarma İstihbarat görevlisi Yüzbaşı Muharrem Demirkale’nin de aralarında bulunduğu 51 şüpheli yer almıştı.
Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin hazırlanan üçüncü iddianamede, “Cinayet mahallinde tetikçi Ogün Samast’ı takip eden jandarma istihbarat görevlilerinin komutanı olan şüphelilerden yüzbaşı Muharrem Demirkale’nin, kendisine ait iki hatla, cinayetten bir gün önce ve bir gün sonra dönemin özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz ile 7 kez görüşme yaptığının tespit edildiği” bildirilmişti.
İddianamede, güvenlik kamera görüntüleriyle eşleşen HTS kayıtları, baz ve sinyal bilgilerinden, “olay yerinde, cinayet öncesi ve sonrasında bulunarak Ogün Samast ve Hrant Dink’i izleyen, Dink’in öldürülmesine nezaret eden İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğünden bazı görevliler olduğu” saptaması yer almıştı.
Şişman’ın hazırladığı iddianameden
Reyhanlı’daki saldırıya ilişkin Şişman’ın hazırladığı iddianameye göre 3 gün önce Türkiye’ye yönelik bombalı saldırı yapılacağına dair polise ihbar gelmişti. İddianamede, bir gün önce saldırıyı organize ettiği öne sürülen Mihraç Ural’ın sosyal medyadan Hatay’a yönelik tehdit mesajı yayınladığı ifade edilmişti.
İddianamede saldırının, terör örgütü THKP/C-Acilciler lideri Ural tarafından organize edildiği kaydedilmişti. Ural’ın, Suriye’deki iç savaş sonrasında rejimin desteğiyle muhaliflere karşı savaştığı, Suriye istihbarat yetkilileriyle irtibatlı olduğu ve onların talimatlarını yerine getirdiği aktarılan iddianamede, “sanıkların eylemi, Suriye istihbarat örgütü ve bu örgütle paralel silahlı faaliyet yürüten THKP/C-Acilciler terör örgütünün talimatıyla gerçekleştirdikleri” bildirilmişti.
Soruşturma sonucu Şişman’ın hazırladığı iddianamede, ikisi Suriyeli 33 sanıktan 19’u hakkında “devletin birliği ve bütünlüğünü bozmaya teşebbüsten” ağırlaştırılmış müebbet hapis ile 52 kişinin ölümüne sebep olmaktan 52’şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istenmişti. Bu istemin ardından saldırıda ağır yaralanan bir kişi daha hastanede hayatını kaybetmiş, ölenlerin sayısı 53’e yükselmişti.
Sanıklara, “silahlı terör örgütüne üye olma ve yardım etme”, “öldürmeye teşebbüs”, “patlayıcı madde bulundurma”, “mala zarar verme”, “kasten yaralama”, “suçluyu kayırma” ve “130 kişiyi öldürmeye teşebbüs” suçlamaları da yöneltilmişti.
Davanın görülmesine Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesinde başlanmış, Terörle Mücadele Kanunu’nun 10. maddesiyle görevli mahkeme ve savcılıkların kaldırılmasının ardından dava Hatay Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmiş, buradan da güvenlik gerekçesiyle Ankara’ya nakledilmişti.