Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Antalya’da basın mensuplarının, Musul operasyonu, mezhep savaşı tehlikesi, OHAL ve başkanlık sistemi üzerine sorularını cevapladı. Musul’un kurtarılmasıyla birlikte geleceğinin inşasının da hayati önem taşıdığını vurgulayan Kurtulmuş, DAEŞ yenildikten sonra bölgede Musulluların söz sahibi ve dışarından unsur sokulmaması gerektiğini dile getirerek, şunları söyledi:

Musul, Musullulara kalmalı

“Musul’un demokratik yapısının değiştirilmesi bölge barışına asla katkıda bulunmaz. Bunun için operasyonun düzgün yapılması, operasyonda ana unsur olarak Musul halkının oluşturmuş olduğu direniş unsurlarının kullanılmasının esas olduğu fikri üzerinde başından beri duruyoruz. Bu anlamda da diyelim ki DAEŞ’ten orayı temizleyeceğiz, ama arkasından mesela HaşdiŞabi gibi, PYD veya başka bir örgütü oraya getirip yerleştirirsek bunun hiçbir şekilde Irak’ın geleceğine, bölge barışına katkısı olmaz.”

Her şeye hazırız

5. gününe giren Musul operasyonunu değerlendiren Kurtulmuş, operasyonun doğru şekilde ilerlediğini ancak olumsuz durumlara karşıda teyakkuzda olduklarını vurgulayarak, “Şimdiye kadar Türkiye’nin genel çerçevesini rahatsız edecek bir gelişme olmadı. Ümit ederiz ki aynı şekilde devam eder. Musul bir an evvel DEAŞ’tan kurtarılır ve ardından Musul’un Musul halkı tarafından yönetilmesini sağlayacak bir sistem orada kurulabilir. Şimdilik istediğimiz gibi gidiyor, ama her türlü kötü senaryoya karşı hazır olduğumuzu da bir kere daha söylemek isterim” diye konuştu.

2 kötü senaryo

Kurtulmuş, ayrıca üst aklın DAEŞ bahanesiyle kana bulamak istediği Musul’a ilişkin en kötü senaryoları da anlattı. Bölgeye terör örgütlerinin sokulmak istendiğini ve Türk askerinin hedef alınabileceğini aktaran Kurtulmuş, “Allah muhafaza Başika Kampı’na yapılacak fiili bir taciz ya da oradaki askerlerimizin emniyetinin tehlike altına girmesidir. Bu senaryoları titizlikle takip ediyoruz. Musul’da HaşdiŞabi’nin getirilmesi, bir temizlik sürecini başlatabilir. Buna ısrarla karşı olduğumuzu her platformda söylüyoruz. İkincisi, PYD’nin oraya yeni bir güç olarak sokulması, bölgedeki Türkmenler ve Araplar için ciddi bir tehdit unsuru olabilir. Bunlara karşı Türkiye hazırlıklıdır.” dedi.

KHK’lar süreci hızlandırıyor

Kurtulmuş, ayrıca CHP ve HDP’nin FETÖ’cü hainleri korumak için OHAL ile KHK’ları hedef almalarına da sert çıkıştı. OHAL’in devlet kadrosunda tek bir teröristin bile kalmaması için ilan edildiğini, KHK’ların ise operasyonların hızlandırılması adına çıkarıldığını dile getiren Kurtulmuş, şu ifadeleri kullandı: “Meclis’te yasa çıkarma gibi bir zorluğu yok. Sayımız herhangi bir yasayı çıkarmaya yetiyor. Anayasa değişikliği yapamıyoruz. Dolayısıyla birçok mesele yasayla yapılabilir. Muhalefet gelse, dirense bile yasa çıkarılabilir. İşlerin çabuk, hızlı ve etkin şekilde yürütülebilmesi için kanun hükmünde kararnamelere ihtiyacımız var. Bakın 115 bin kişi hakkında işlem yapılmış. Eğer kanun hükmünde kararnameler olmasaydı bunları siz 10 senede bitiremezdiniz.”

“Başkanlığı millete soracağız”

Kurtulmuş, referandum sinyallerinin verildiği başkanlık sistemi ile ilgili de net mesaj verdi. 367 çoğunluğun sağlanması halinde bile söz hakkının millete verileceğini söyleyen Kurtulmuş, Meclis’teki partilerin milletin talebini dikkate alması gerektiğini ifade ederek, “367’yi aşsak bile biz bunu tekrar halka götürmek isteriz. Çünkü çok önemli bir karar. 330-367 arası kalırsa zaten mecburen referanduma gidiyoruz. 330’un altında çıkarsa parlamento böyle istemedi. Parlamentonun istememesi de başımızın üstünde, millete gider millet reddederse de başımızın üstünde. Dolayısıyla bizim tavrımız, etkin bir yürütme sisteminin olması için Türkiye’de başkanlık sistemi artık kaçınılmazdır” dedi.

Editör: TE Bilisim