İBRAHİM DEMİR-ÖZEL
Son iki sezonun şampiyonu Galatasaray’ın deneyimli kalecisi Günay Güvenç, yeni sezon öncesi iddialı konuştu. “Şampiyon olacağız, 5. yıldızı takacağız” diyen deneyimli eldiven, sarı-kırmızılı takıma transferiyle birlikte “Çocukluk hayalim gerçekleşti” dedi. İşte Günay Güvenç’in Diriliş Postası'na yaptığı açıklamalar...
Şampiyon bir takıma geldin ve üst üste ikinci şampiyonluğu kazandınız. Nasıl bir sezon oldu, neler yaşandı?
Galatasaray’a transfer olmadan önce kulübü tanıyan, takıma karşı çok defa oynamış, takımı az çok bilen birisiydim. Hedefimiz şampiyonluktu ve Avrupa da vardı. Ama Avrupa çok farklı bir arena olduğu için ligimizdeki kalite oraya ulaşamıyor maalesef. İnşallah bu sene hem lig şampiyonluğu hem de Avrupa’da başarı için yolumuza devam edeceğiz.
Şampiyonluk yolunda düğümü çözen, kritik gördüğün maçlar hangileri?
Resmin bütününe bakınca genelde son haftalar akılda kalır ama biz ligin başlarında da çok kritik galibiyetler aldık. Ligin sonuna gelince de Kasımpaşa deplasmanı çok kritik bir galibiyetti. 80. dakikaya 3-2 geride girip, penaltı kaçırıp motivasyonu kaybetmiş bir şekilde o maçı çevirdik. Son dakikada Karagümrük maçı var; onlar akılda kalıyor ama dediğim gibi şampiyonluk yolu çok uzun. Geniş açıdan bakınca ligin içinde çok kritik galibiyetlerimiz vardı.
Fenerbahçe mağlubiyetinin ardından şampiyonluğu kaçırma endişesi yaşadınız mı?
Geçen sene de benzer senaryo olmuştu. Biz Galatasaray olarak şampiyon çıkmıştık Fenerbahçe maçına, 3-0 kazandık o maçı. Bu sene ona benzer bir senaryo vardı ve sadece bizim Fenerbahçe’ye karşı bir puan almamız yetiyordu. Sebebi aslında çok basit. Onlar bizden daha çok istedi ve kazandılar. Hepimiz biraz rehavete kapıldık, derbi olduğunu unuttuk. Maçtan sonra ailem gelsin, şampiyonluğu kutlayalım derken yenildik o maç. Maçtan sonra şampiyonluğu kaybedeceğiz diye düşünmedik. Soyunma odasında ben de bir söz aldım ve ‘Beyler üzülmeyin, haftaya şampiyon olacağız’ diye konuştuk.
Galatasaray’a transfer sürecin nasıl gerçekleşti? Anadolu kulüplerinin banko kalecisiyken Muslera’nın yedeği olmayı nasıl göze aldın?
Gaziantep’te 5,5-6 yıl oynadım, çok sevdiğim bir kulüp, çok sevdiğim insanlar oldu orada. Çok küçük faktörler çok büyük rol oynadı. Kızımın okula gitmesi gerekiyordu. Benim eşim Alman, çocuğum da Almanca konuşuyor ama Alman okuluna gitmek zorunda. Galatasaray’ın bende çok özel yeri vardır. Hem kendi açımdan bir meydan okuma hem çocukluk hayallerimi gerçekleştirme hem de kendi çocuğumun geleceğini düşünme; bir komple paket olarak benim için iyi oldu. Geldiğim ilk gün Muslera’ya dedim ki ‘Sana saygım sonsuz ama ben seni yemeye çalışacağım’.
Muslera’nın arkasında beklemek zor oluyor mu? Kendini nasıl hazır tutuyorsun?
Beklemenin en büyük sorunu ne zaman şans geleceğini bilmiyorsun. Bazen çok çalışıyorsun, diyorsun ‘zaten oynamıyorum’ o yanlış. Az çalışınca ‘oynamıyorum zaten’ diyorsun o da yanlış. Ben 7-8 sene oynadıktan sonra Galatasaray’a ilk geldiğimde 2-3 ay zorluk çektim. Alışmışım formayı giyip sahaya çıkmaya. Yedek kulübesinde oturmak bana çok ilginç geldi. Bir lig maçı oynuyorsun, üç ay oynamıyorsun bütün ritim gidiyor. Artık ben de 33 yaşındayım, tecrübem var. Kendimi hep hazır tutuyorum ve çalışmama çok önem veriyorum, gelecek şansı bekliyorum.
Geçen sene Avrupa’da daha ileri gidilebilir miydiniz?
Onu ayarlayamadık, Şampiyonlar Ligi’nde çok iyi oynadığımız 2-3 maç vardı. Onlara çok emek verdik, çok istedik, hakem çok konuşuldu, olmadı. Ondan sonra oradan gidip Avrupa Ligi’nde önce evimizde 2-1 kazandık sonra Prag‘da maalesef olmadı. Motivasyon da düşmedi ama Şampiyonlar Ligi çok ayrı bir platform. Stada girdiğin an insanlar, markalar, duruşlar… Şampiyonlar Ligi resmi, müziği başka bir arena. Oradan Avrupa Ligi’ne gidince farklı ambiyans oluyor. Avrupa Ligi’ni; kim kazanmak istemez? Ama bir gol yiyorsun, sonra bir iletişim sorunu iki oluyor. Ardından dağılıyoruz. Çok yazık oldu, çok üzüldük…
Kalecilerin yalnız adam olmasını nasıl değerlendirirsin?
Kalecilikte en çok da bunu seviyorum. Ben 11 yaşından beri kaleciyim. 11 yaşından beri ortalama bir haftada 70-80 kez sağıma, 80 kez soluma düşen ve maç oynayan bir kaleciyim. Bunu da yıllardır 33 yaşına kadar yaptım. Bizim normal olma şansımız da yok. Biz kırığız. Mesela forvet dört tane kaçırıyor ama sen bir hata yapıp golü yiyorsun. Onun kaçırdıkları 5 konuşuluyor, senin yediğin 100 konuşuluyor. Biz kaleci olmayı seviyoruz. O sorumluluğu almak çok güzel.
Millî takımın EURO 2024 performansını nasıl değerlendirirsin?
Gururlandık, mutlu olduk. Keşke daha uzun sürseydi ama Almanya’da Türk olarak müthiş bir zaman geçirdik. Portekiz maçı hariç her maçımız ayrı bir keyifti. Hollanda maçında 1-0’dan sonra skoru tutamadık. Bazen 1 adım geri gitmek sizi 2 adım ileri götürür. O yüzden ben çok ümitliyim bu takımdan, çok da güzel çocuklar var. Hatta başlangıçları da çok zordu. O niye oynuyor, benim takımdaki niye oynamıyor; bu Beşiktaşlı diye oynamıyor, o Galatasaraylı diye oynuyor, Fenerli diye vs… Neler oldu neler.
Millî takımın yıldızı kimdi?
Bence Barış ve Ferdi turnuvanın yıldızlarıydı. Çok üst düzey oynayan futbolcularımız vardı. Tabii ki Hakan’ın performansı her zaman iyi ama Barış ve Ferdi bence muhteşemdi. Eğer Avrupa’ya transfer olurlarsa ben onlara kalpten başarı diliyorum.
Ülkemizdeki yabancı var hakemlerini nasıl değerlendirirsin?
Herkesin hatası oluyor. VAR ne kadar yardımcı oluyor biliyoruz. Ofsaytlarda tabii ki çok büyük etken, görmediğimiz şeylerde; dirsek ya da vurmalarda çok büyük etken. Ama gri pozisyonlarda VAR ne zaman devreye girer, onun daha ortasını bulamadık.
Futbol camiasına bir mesajın var mı?
Güzel bir sezon olması dileğiyle, hak eden şampiyon olsun. Birbirimizi kırmayalım, kalp kırmayalım, o çok önemli. Güzel bir sezon diliyorum.