Sümeyye Aksu / Özel Haber - DİJİTAL çağın en yaygın araçlarından olan sosyal medya platformlarının kullanımı her geçen gün artıyor. Sosyal medya kullanımı her geçen gün artarken, sosyal medya bağımlılığı ve sosyal medya kaynaklı depresyon gibi sorunlardaki artış da dikkati çekiyor. Özellikle yoğun sosyal medya kullanımı hem fiziksel hem de ruhsal olarak olumsuz etkiler yaratıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) yaptığı araştırmaya göre sosyal medya uygulamalarını fazla kullanan kişilerin kendilerini yetersiz ve değersiz hissettiği belirtildi. Peki sosyal medyanın psikolojik etkileri nelerdir? Bireyler üzerindeki tehlikesi nedir ve korunmak için yapılması gerekenler nelerdir? Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, Psikolog Dilara Ocak ve Psikolog Elif Akyasan ile konuştuk.
“KENDİNİ TOPLUM İÇİNDE KONUMLANDIRAMAMA”
Sosyal medyanın faydalı kullanıldığı zaman avantajlar sağladığını söyleyen Doç. Dr. Ünal, “Fakat, genellikle işin bu tarafı bir şekilde bertaraf oluyor maalesef ve özellikle çocuklarımızı zehirleyen bir mecra haline dönüşüyor. Küçük bir çocuğun henüz kimlik geliştirmeye dair gelişimsel evrede olduğu düşünüldüğünde, sosyal medya bunu sekteye uğratabiliyor. Sosyal medya kullanımında aile kontrolü ile birlikte ev içinde anne, baba ve diğer varsa yaşayan bireylerin de rol model oluşturduğu bir dünya ile çocuklar değerler sistemini geliştirir. Bu değerler sisteminde birtakım kişilerin ataerkilliğe gönderme yaparak birey özgür olmalıdır veryansınları yüzünden çocukların kimlik kargaşası, cinsiyet yönelimi kargaşası ve kendini toplum içinde konumlandıramaması sonucunda yaşayacağı anomiyi (yabancılaşma) de beraberinde getirmektedir” diye konuştu. Fenomenin çocuklara ne olduğunun anlatılması gerektiği bir dönemden geçiyoruz ifadelerini kullanan Doç. Dr. Ünal sözlerini şöyle sürdürdü:
“AİLE KURUMUNA ZARAR VEREBİLİR”
“Fenomen, toplumda davranışlarıyla, düşünceleriyle, bir olay karşısındaki tutumları ile başkaları tarafından örnek alınan kişidir. Çocuklar Youtube, Tik Tok, Instagram gibi daha çok görsel temalı sosyal medya uygulamaları ile ‘ne kadar sıra dışı bir şey yaparsak o kadar çok popüler oluruz’ anlayışını fenomen olmak olarak yorumluyor. Şimdilerde tehlike daha da büyüdü; çocukların, erkeğin makyaj yapması örneğinde olduğu gibi, cinsiyet karmaşasına yol açacak davranışları fenomenlik olarak yayılmaya başladı. Haber manşetleri, sosyal medya akışlarında bu tarz görsel içeriklerle birlikte haberler dolaşmaya devam ettiğinde ve sosyal medyanın etki ve yayılım gücü düşünüldüğünde, çocukların bu davranışı taklit edeceğini ön görmek çok da zor değildir ki; bu durum yarın cinsiyet yönelimlerini de etkileyerek aile kurumuna zarar verebilecek bir hale gelebilir”
“SOSYAL MEDYA KONTROLÜ SAĞLANMALIDIR”
“Kimliğini sağlıklı bir şekilde gerçekleştirmesi, aile-okul işbirliği içinde, az/kontrollü teknoloji kullanımı ile birlikte sağlıklı birey olmalarında rol oynayacaktır” diyen Doç. Dr. Ünal, “Fenomen olmayı takipçi sayısı, beğeni olarak algılayan ve sevme, sevilme, beğenilme, yaptıklarıyla takdir görme gibi ihtiyaçlarını sosyal medyadan karşılayan bir çocuğun büyük bir sevgi ve güven eksikliği vardır diyebiliriz. Bu ihtiyaçlar aile içinde ve yakın çevrede karşılanmalıdır ve olabildiğince sosyal medya kontrolü sağlanmalıdır. Çocukların yüz yüze iletişim, sevme, sevilme, sosyalleşme gibi ihtiyaçları sosyal medyadan değil, yüz yüze karşılanmalıdır. Aile içinde anne ve baba rol model olarak kendi içindeki iletişimi, güven iletişimi olarak oluşturmalıdır ki, güven duygusu gelişen çocuğun da sosyal medyada popüler olma ihtiyacı duymayacağı beklenir” ifadelerini kullandı.
***
‘İletişim becerileri zayıflafladı’
“ÇOĞU insan sosyal medyayı ihtiyaçlarını karşılamak ve sınırlarını bilerek kullansa da sosyal medya insanları tek bir forma ve tek bir güzellik algısına sokmakta oldukça başarılı olmuş durumdadır” diyen Psikolog Elif Akyasan, “Bu durum insanlara kesinlikle zarar veriyor çünkü insanlar dış görünüşlerine fazlasıyla önem verir hale geldi. Bu durumu yaşadığımızda kendi kişiliğimizden hariç bir rol benimsemiş oluyoruz. İnsanların öz saygısı da düşmekte olup sadece bireysel bir şekilde olumsuz etkiye değil, toplumsal olarak da olumsuz etkiye dönüşüyor. İnsanların iletişim becerisi düşmekte sosyal medyadan arkadaş ilişkilerini yürütmeye çalışmaktadırlar. Aileler, aile içinde bile sohbet edemez hale geldiği sürece iyi bir noktada olduğumuzu söyleyemediğimiz gibi kötü bir duruma doğru gitmekteyiz” şeklinde konuştu.
“SOSYAL MEDYAYA BAĞIMLI KILIYOR”
“Narsistlerin ve kendine güveni az olan kimselerin isteyeceği en büyük şeylerden biri ‘’beğenilme ve takdir edilme duygusudur” ifadelerini kullanan Akyasan, “Sosyal medya bu ihtiyaçlarını karşılıyor demek yanlış olmaz. Çünkü sosyal platformda beğenildikçe ihtiyaçlarına ulaşmış oluyorlar ve beraberinde özgüvenleri artıyor. Bir sirkülasyon gibi düşünebiliriz. İhtiyaçlarının karşılandığı yerde kalmak istiyor ve karşılandıkça oraya daha bağımlı hale geliyor. Bu sebeple dışarıda göremedikleri bazı duyguları ve ihtiyaçları orada tamamlamış olmak onları sosyal medyaya daha bağımlı kılıyor” diye konuştu.
“ANI’ YAŞAYAMIYOLAR”
“Sosyal medyada beğenilmeye önem veren insanlar için like almak ne kadar önemliyse, almamanın da önemli olduğunu vurgulayan Akyasan, “Almadığı takdirde kendilerini daha yetersiz ve eksik hissetmelerine neden oluyor. Ve bu durum çoğu insanlar için daha fazla hırs yapmaya hatta daha fazla bağlanmaya neden olabiliyor. Neden like almadığı için kendini sorguluyor, yargılıyor ve daha fazlasını ortaya koyabilmek için bütün zamanını, kıymetli vaktini ve eylemlerini bu doğrultuda yönlendiriyor. Bu durum ise zamanla kendini daha fazla kaybetmesine neden oluyor. Sürekli planlama, gelecek kaygısı ve düşünceli bir zihne sahip oluyor ve böylelikle ‘anı’ yaşayamıyor” ifadesini kullandı.