Toplantının açılışında konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, konuk olarak Türkiye’ye gelen din adamlarının 15 Temmuz’da yaşananlar konusunda Türk milletiyle aynı hislere sahip olduğunu, dua ve düşüncelerini iletmek üzere din adamlarının Ankara’ya davet edildiğini belirtti.

Rusya Federasyonu Müslümanları Dini İdare Başkanı ve Müftüler Konseyi Başkanı Ravil Gaynutdinoy, 15 Temmuz’un Türkiye için imanda, inançta ve sabırda imtihan olduğunu, Türkiye için Rusya’daki camilerde de dualar okunduğunu belirterek, “Teröristler gelse hiçbir parti çalışmaz, demokrasi olmazdı. Onun için demokrasi kazandı. Şehitler ve Demokrasi Mitingi’ni gözyaşlarımızla izledik. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmasına biz de ruhlarımızla baktık, her sözü kalbimizle duyduk.” diye konuştu.

Azerbaycan ve Kuzey Kafkasya Müslümanları Dini İdare Başkanı Şeyhülislam Allahşükür Paşazade de 15 Temmuz gecesi Azerbeycan halkının da uyumadığını anlattı.

Paşazade, “Sizin rehberiniz Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır, dua ediniz, dua etmeliyiz, Allah ona güç versin. Onun gücü olmasaydı Türk halkı parçalanacaktı.” diye konuştu.

“Diyanet mensupları da ilk kez duyacak”

Prof. Dr. Görmez, konuşmaların ardından yeniden söz alarak, din alimlerinin anlattıklarının, 15 Temmuz ve sonrasında duyduklarının ve yaşadıklarının binde 1’i olduğunu dile getirdi.

Darbe girişiminin sonrasında dünyanın en ücra köşelerindeki Müslümanlardan gelen mesajların unutulmayacağına işaret eden Görmez, “Diyanet’in, bütün bunları görüp bir saniye boş durması helal değildir. Biz Diyanet olarak kafamızı iki elimizin arasına alıp, ‘Biz niye milletimizi dini hayat, manevi hayat bakımından bu sahte akımlara mahkum ettik? Biz neden vazifemiz hakkıyla ifa edemedik? Acaba biz görevimizi hakkıyla ifa etseydik, milletimiz hakkını, zekatını, çocuklarını başkalarına verir miydi?’ diye düşüneceğiz.” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Görmez, Diyanet mensuplarının da ilk kez duyacağı bir konuya değineceğini belirterek, şunları söyledi:

“Türkiye’de bu saldırılar, FETÖ saldırıları önce bu müesseseyle başladı. 2010’dan ve 2011’den itibaren, bütün bu çalışmaları yapmadan önce, Türkiye’de itibarsızlaştırmak istedikleri ilk müessese Diyanet İşleri teşkilatı oldu. Sadece o ilk 2 yıl, 3 yıl yaşadıklarım bir kitap doldurur. Bunları inşallah daha sonra paylaşırız. Tüm bunlar bizim azmimizi arttırır. ‘Biz nerede hata yaptık, bizim taksirimiz nerede, biz bundan sonra neler yapmalıyız, daha fazla nasıl çalışmalıyız?’, hep bunların üzerinde durmalıyız. Yapacağımız çalışmaların sadece bizim için değil, bütün kardeşlerimiz için önemli olduğunu düşünüyorum.”

Editör: Haber Merkezi