Kalıtsal bir metabolizma hastalığı olan "mukopolisakkaridoz tip 6" tanısı konulan ve aynı zamanda albino olan Beyza Kılıç, spordaki başarısı ile hayata tutunuyor.

Hastalığına bağlı görme ve işitme engeli de bulunan Kılıç, ailesinin ve öğretmeninin yönlendirmesiyle karateye başladı.
Engeli nedeniyle zaman zaman spora devam etmek istemeyen Kılıç, antrenörünün çabalarıyla müsabakalara katılarak dereceler elde etti ve adından söz ettirmeyi başardı.

Bu yıl Ankara'da düzenlenen "Türkiye Büyükler - Para Karate - Veteranlar - İşitme Engelliler Karate Şampiyonası"na katılarak birincilik elde eden Kılıç, şimdi Avrupa Şampiyonası'nda altın madalya kazanıp milli sporcu olmak istiyor.

"Öğretmenim olmasaydı bunları yapamazdım"

Kılıç, çocukluğundan beri rehabilitasyon merkezine gittiğini ve bunun kendisini çok yorduğunu söyledi. Yoğunluğu ve engeli nedeniyle müsabakalara katılmak istemediğini dile getiren Kılıç, "Öğretmenim olmasaydı bunları yapamazdım. Ben pes ettiğimde Serap öğretmenim, ailemle konuştu ve tekrar spora başladım." dedi.

Söz verdiği öğretmeni için müsabakalarda derece elde ettiğini aktaran Kılıç, "Serap öğretmenimle birlikte çalıştık, bana çok destek oldu. Ailem ve öğretmenim için yarışmaları kazanmak istedim. Türkiye Büyükler – Para Karate- Veteranlar- İşitme Engelliler Karate Şampiyonası'nda birinci oldum. Şimdi tek hedefim Avrupa Şampiyonu olmak." diye konuştu.
Baba Emrah Kılıç da doğduğu günden bu yana hastalıklarıyla boğuşan kızının ilk defa 2 yaşında duyduğunu belirtti.
Beyza'nın eğitimi için çok çaba sarf ettiklerini dile getiren Kılıç, "Beyza'nın en büyük şansı hayatına dokunan eğitimciler oldu ama karate antrenörümüz Serap hocanın yeri ayrı. Beyza sporla ilgili olmamasına rağmen Serap hocamızın yaklaşımıyla spora başladı. Serap hocam başladıklarında bir söz vermişti. 'Size madalya kazandıracağım' demişti. Beyza'ya özel bir ilgi göstererek bu süreçte çok destek oldu." diye konuştu

Kızının müsabakalarda birincilik elde etmesinin kendisini çok gururlandırdığını ifade eden Kılıç, "Hiç hayal etmediğimiz bir durumdu. Özel çocukların aileleri çocuklarına kesinlikle inanmalı. Beyza gibi şanslılarsa hayatlarını değiştirebilecek eğitimcilerle tanışmalı." dedi.

"Başarının önünde hiçbir engel yoktur"

Antrenör Serap Yıldız ise Beyza'yı ilk gördüğünde çok içine kapanık bir çocuk olduğunu ve bunu kırmak istediğini söyledi.

Beyza ile sık sık konuştuğunu ve onu hem sosyal hayata hem de müsabakalara hazırladığını aktaran Yıldız, şunları kaydetti:

Ergin Ataman gözünü madalyaya dikti Ergin Ataman gözünü madalyaya dikti

"Ona, 'Şampiyon olmak ister misin? Böyle bir yol var önümüzde.' dedim. Ancak süreç biraz uzadı çünkü Beyza buraya ilk geldiğinde kendini diğer arkadaşlarından farklı gördü ve çekindi. Ailesiyle tekrar iletişim kurdum ve süreci onlara anlattım. Bunun büyük bir şans olduğunu ve işin Avrupa'ya kadar uzanabileceğini, bunun da Beyza'ya özgüven ve saygınlık kazandıracağını söyledim. Ailesi, kızlarına çok büyük destek verdi ve her an arkasında durdu.

Sonra Beyza'yı tekrar ikna ettim ve çalışmaya başladık. İlk maça gittiğimizde çok korktu. 'Burası çok büyük, ben burada yapamam' dedi. Alanı gezdirdim ve rahatlamasını sağladım. Daha sonra girdi ve madalyasını kazandı. Müsabakadan sonra bir yürüyüşü vardı böyle özgüvenli saçlarını sallaya sallaya. Dedim ki, 'İşte bu.' Çocuğumuza kazandırmak istediğimiz şey buydu. Başarının önünde hiçbir engel yoktur. Yeter ki azmedin, doğru kişiyle karşılaşın ve arkanızda duran bir aile olsun."

Kaynak: AA