İsrail işgal güçlerinin yoğun bir şekilde bombalamaya devam ettiği Gazze Şeridi’nde yaşananlar herkes için büyük bir imtihan.

Yol açtığı sarsıntılara bakınca 7 Ekim 2023’ün sadece Filistin ve bölgede değil, dünya tarihinde önemli bir dönüm noktası teşkil ettiği söylenebilir.

Gazze sınavında başarısız olanların başında hiç şüphesiz uluslararası sistem geliyor.

Suriye krizinde de sınıfta kalan uluslararası toplum, dünyanın gözü önünde savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlemeye devam eden İsrail’in katliamlarını durduramıyor.

Bu nedenle, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra bir daha dünya savaşı yaşanmasın diye kurulan Birleşmiş Milletler (BM) ciddi şekilde sorgulanıyor.

İnsanlar doğal olarak şu soruyu soruyor:

Varlık sebebi dünya barışını korumak ve sorunları barışçıl yollarla çözmek olan BM, bu görevini yerine getiremiyorsa böyle bir teşkilata ne gerek var?

Sorgulanan bir diğer konu da Batı’nın sürekli övündüğü demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü gibi değerlere bağlılıktaki samimiyeti.

Bugüne kadar ABD ve Avrupa’nın söz konusu değerlere kendi sınırları içinde önem verdiğine ve çıkarlarını tehdit etmedikçe başka coğrafyalardaki ihlallere sessiz kaldığına birçok kez şahit olmuştuk.

Gazze sınavı, söz konusu değerlerin ABD ve Avrupa’da da hoyratça çiğnendiğini açıkça gösterdi.

Üniversite kampüslerinde öğrencilerin Filistin halkına destek gösterisi düzenlemelerini ve İsrail’in katliamlarını kınamalarını engellemeyen rektörlere yapılan baskılar sonucu Pensilvanya Üniversitesi Rektörü Liz Magill’in istifa etmek zorunda kalması, dünyaya örnek gösterilen üniversitelerin dahi siyonizmin kıskacında olduğunu ortaya çıkardı.

Vicdan sahibi onurlu insanlarla vicdansızların ayrıştığı bir süreç yaşanıyor.

İsrail’in zulmüne Yahudilerden, ABD ve Avrupa hükûmetlerinin çifte standardına da bizzat Batı’nın içinden itirazlar yükseliyor.

Amerikan vatandaşı Yahudi siyaset bilimci Norman Finkelstein, rektörlere yapılan baskılara isyan ederek “Yahudi milyarderler ‘Ya İsrail’in gerçekleştirdiği soykırıma destek olursunuz ya da sizi yok ederiz’ diyerek üniversitelerimize savaş açtı.” diyor.

Batı demokrasisi de sınavda.

ABD’de yapılan bir ankete göre, halkın yüzde 80’i Biden’ın Gazze’de barışa hizmet etmediğini düşünüyor ve politikalarını onaylamıyor.

“Halkın özgür iradesini yansıttığı” söylenen sistemler, seçilmiş hükûmetlerin halkın kahir ekseriyetinin görüşüne aykırı hareket etmesi sebebiyle er ya da geç kaçınılmaz olarak sorgulanacak.

Cumhuriyetçi Trump’ın “İsrail’den çok İsrailci” tavrına ve Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesine tepki göstererek üç yıl önceki seçimlerde Biden’ın kazanması için çalışan Müslümanlar, gelecek yıl yapılacak seçimlerde Demokrat Parti adayına oy vermemekte kararlı.

Fakat mevcut sistemde seçimleri boykot edip oy kullanmamaktan başka yapabilecekleri pek bir şey yok.

Siyasetin, akademinin, medyanın, edebiyatın, sporun ve sanat dünyasının önde gelen isimleri arasında İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki vahşetine karşı sesini yükseltenler olduğu gibi hiçbir şey olmamış gibi davranan ve hatta işgalcilere destek olan çok sayıda isim de var.

Sonuçta herkes bir şekilde kendi sınavını veriyor ve bu sınavda başarılı olmak için öncelikle insan olmak gerekiyor.