Mehmet Akif Çavdarlı – Diriliş Postası
Sezon finalinde Tyrion Lannister, Bran’ın "en iyi hikâyeye" sahip olduğu için kral olmayı hak ettiğini söyledi. Ancak birçok hayran bu karara itiraz etti. Diğer Starklar, siyasi bilgi birikimi, liderlik yetenekleri ya da daha ilgi çekici hikayeleriyle Bran’den çok daha uygun birer aday olabilirlerdi. Peki, Stark ailesinden kim gerçekten Demir Taht’ı hak ediyordu?
8. Rickon Stark
Starkların en küçüğü olan Rickon, ne yazık ki hikâye içinde fazla yer bulamayan karakterlerden biri. Babası Eddard ve kardeşleri Sansa ile Arya güneye gittikten sonra, Rickon, ailesinin yokluğunda öfke dolu ve asi bir çocuk olarak tasvir edilir. Hayatta kalma mücadelesi verirken en sonunda Boltonlar tarafından öldürülür.
Rickon’un yaşı, liderlik konusunda onu yetersiz kılan en büyük faktör. Gençliği nedeniyle bir naip tarafından yönetilmesi gerekecek ve bu da onun kararlarına müdahalelere açık olacağı anlamına gelir. Ayrıca Rickon’un kısa ömrü boyunca herhangi bir siyasi ya da liderlik eğitimi aldığına dair bir işaret de yok. Dolayısıyla Starklar arasında Demir Taht için en az uygun aday olarak görülüyor.
7. Arya Stark
Arya, Stark ailesinin savaşçı ruhunu en iyi yansıtan karakterlerden biri. Genç yaşta ailesinden ayrılan Arya, birçok tehlikeli maceraya atılır ve bir suikastçı olarak eğitilir. Ancak, Arya hiçbir zaman geleneksel bir lider olma arzusunda değildir. Savaşçı kimliği ve ölümle olan ilişkisi, onun empati kurma yeteneğini zayıflatmış ve politik beceriler konusunda eksik kalmasına yol açmıştır. Yine de sezgileri güçlü olduğu için güvenilir ve sadık bir müttefik olabilir.
6. Brandon Stark
Bran, küçük yaşta bir kuleden itilerek sakat kaldıktan sonra, Üç Gözlü Kuzgun olarak mistik bir yola girer. Ancak, geçmişi görme yeteneği ve hayvanları yönetme gücüne sahip olmasına rağmen, Bran’ın duygusal kopukluğu ve insanlara olan ilgisizliği onu zayıf bir lider yapar. Son sahnesinde küçük konsey toplantısını bırakıp Drogon’u aramaya gitmesi, Bran’ın hükümdarlığına dair hayal kırıklığı yaratan bir örnek olarak kalmıştır.
5. Catelyn Stark
Tully Hanesi’nin en büyük kızı olan Catelyn Stark, diplomasi ve liderlik konularında tecrübeli bir kadın. Ancak ailesine olan yoğun sevgisi ve koruma içgüdüsü, zaman zaman onun politik kararlarını bulandırmış ve hatalara neden olmuştur. Özellikle Jaime Lannister’ı serbest bırakma kararı, onun yargılama yeteneğinin zayıf olduğu noktaları gösterir. Yine de diplomasi konusunda deneyimi olan bir figürdür.
4. Robb Stark
Robb Stark, Kuzey’in Kralı olarak savaş meydanında büyük zaferler kazanmasına rağmen, stratejik hataları onun ölümüne yol açmıştır. Walder Frey ile olan evlilik anlaşmasını bozması ve Rickard Karstark’ı idam etmesi, destekçilerini kaybetmesine ve nihayetinde Kızıl Düğün’de öldürülmesine neden oldu. Yine de Robb’un liderlik yeteneği, sadakat toplama kabiliyeti ve genç yaşına rağmen gösterdiği olgunluk onu daha üst sıralarda tutar.
3. Eddard Stark
Ned Stark, Westeros’un adalet ve onur timsali olarak tanınır. Ancak bu güçlü değerleri onu güneydeki entrikalar karşısında savunmasız bırakmıştır. Siyasi oyunlara aşina olmayan Ned, her zaman doğru olanı yapmaya çalışmış, ama bu tavrı sonunda onu ölüme götürmüştür. Adil ve sevilen bir kral olabilirdi, ancak manipülatif karakterler karşısında zayıf kalırdı.
2. Sansa Stark
Sansa, hikâye boyunca en büyük gelişimi gösteren Stark karakterlerinden biridir. Naif bir genç kızken, Cersei Lannister ve Petyr Baelish gibi karakterlerle geçirdiği zorlu deneyimler ona siyasi zekâ kazandırdı. Güney’in kültürüne ve entrikalarına dair derin bilgisi sayesinde, Westeros’u yönetmede başarılı olabilirdi. Kuzey’in Kraliçesi olarak gösterdiği liderlik becerisi, onu Demir Taht için oldukça uygun bir aday haline getiriyor.
1. Jon Snow
Jon Snow, Stark hanesiyle olan bağlarından şüphe duyulsa da, Lyanna Stark ve Rhaegar Targaryen’in oğlu olarak ortaya çıkması onu tahtın meşru varisi yapar. Ancak Jon’un liderlik yeteneği sadece soyundan gelmez; savaştaki cesareti, düşmanları müttefik haline getirme becerisi ve büyük resmi görme yetisi onu en uygun aday yapar. Beyaz Yürüyenler tehdidine odaklanarak insanlığın geleceğini savunan Jon, kişisel fedakârlıklar pahasına halkının iyiliğini her zaman ön planda tutar. Siyaset oyunlarında zayıf olsa da liderlik vasfı tartışılmazdır.
