Nusret Odabaş / Özel haber
Dünya 3 F kuralına göre yönetilir dediği zaman İspanya kralı Carlos’un sözleri şaşırtmıştı. Kral Carlos bu sözleri söylerken futbol oyunu hiç yoktu. Dünyayı böyle bir oyun kasıp kavuracak derken günümüz futbol endüstrisine vurgu yapan Carlos bile bu endüstrinin bu kadar büyüyeceğini tahmin etmemişti. Petrol devi ülkeleri sermayelerinin futbol pazarına girmesiyle futbolun dengeleri şaşarken artık futbolun sadece futbol olmadığı gerçeği dünyayı şaşırtmıyordu. Bu sektörde dünya pazarında futbolcu kovalayan menajerler kulüpleri markaja almanın yanı sıra artık önerdiği isimlerin ülkeye uyumu, yararlılığı, karekteriyle birlikte birçok donenin öneminin peşinde.
NET menajerliğin önemsediği bu kriterler aslında bu işin olmazsa olmazı. İlerideki yıldız adaylarını kulüplerle buluşturan Net menajerleğin ortakları Bülent Tüz ve Ahmet Sakallı işin profesyonel boyutuyla birlikte aslında futbol ve futbolcunun bilimselliğini sunuyor. Tüz ve Sakallı Diriliş Postası’na önemli açıklamalarda bulundu
Bülent Tüz: Net menajerlik olarak vizyon ve misyonunuzla kendimizi anlatmamız gerekiyor. Türk fuboluna alt yaş kategorisinden profesyonel futbolculuğuna kadar onlara karekter katarak Türk futboluna önemli isimler kazandırmak misyonumuz. Bünyemize aldığımız isimler hem bizim kriterlerimizden geçmiş, hem de futbolun kriterlerinden geçmiş isimler. Ben onlara çocuk, evlat diyorum bu noktada. Onun haricinde Türkiye’de hak ettiği yerlere gelememiş ve bahsettiğim kriterlere uyan oyuncuları elit seviyedeki ekiplerle buluşturmak. Elitten kastım dünyadaki 5 lig. Bunun yanında Türk futbolunun da 5 lig arasında olması temel düşüncemiz.
Ahmet Sakallı: Türkiye’de futbolun kurumsallaşması için çok önemli adımlar var. Futbolun paydaşlarının katkısı bu çerçevede önemli, tek başına olabilecek bir konu değil. En azından benim söyleleceğim bu noktada hem kulüp bazında, hem de oyuncu bazında kurumsallaşmaya önem veren bir misyonumuzun olduğunu söylemek istiyorum. Malum Türkiye’de futbol ne yazık ki tamamen futboldan gelenlerin yönettiği bir sektör değil. Bu sektörün içine futboldan anlamayan kişilerin doğal bir şekilde dahil olduğunu görüyoruz. Avrupa’da bunun örneklerini görüyoruz. Futbolu futbolun içinden gelenler yönetiyor. Bizim önek aldığımız pek çok konunun önünde kurumsal kimliği güçlendirmek var. Güçlendirmek içinde profesyonellerle çalışmak gerekiyor. Bu bir anlayış meselesi. Bu anlayışı kendi içimizde oturtursak başka kurumlar içinde örnek olabiliriz diye düşünüyorum. Menajerlik firmaları oyunculara bir ürün gözüyle bakarlar. Ürünü sattıkları zamanda konuyla alakalarını bitirirler. Oradaki ürün aslında insandır. O ürünlerin çocuk olsun, genç olsun bir yaşantısı var. İnsan faktörünü göz ardı ettiğiniz zaman istikrar sağlayamazsınız. Futbolda çok yetenekli olupta bir yere gelememiş Türk genci var. Bizim açımızdan onların bir yere gelememelerinin sebebi doğru bir şekilde yönlendirilmemiş olmaları. Çocuk yaşlarda psikologlar, özel antrenörler gibi profesyonel bir yöntemle yönetilmiş olsalar bu sonuçlarının olmayacağını öngörüyoruz. Bunun adına da profesyonel yönetim diyoruz biz. Biz de kendi bünyemizde olaya tamamen kurumsal ve profesyonel yaklaşıyoruz.
Bülent Tüz: Türk fubolunda bir yapı olduğuna inanmıyorum. Art niyet olmaksızın hakemlerin Türkiye’de yetersiz olduğunu düşünüyorum. Hakemlere yeteri kadar eğitim verilmediğini düşünüyorum. Bunlara bir örnek olarak Premier ligi kıyaslamıyorum. Fransa ve İspanya ikinci liglerinde bile hakemlerin koşu mesafelerini kıyaslamak gerekir. Bu kıyaslamada yetersizlikler ortaya çıkacaktır. Tabi bunun bir de psikolojik bir boyutu var. Onun da eğitimi gerekir. Baskıya boyun eğme. Günün sonunda sahada ve VAR odasında yeterli kalibrasyonda insanların olması durumunda bir yapı’dan bahsetmenin mümkün olmayacağını belirtmek istiyorum.. Türkiye’de futbolun içine çekildiği kaosun futbola zarar verdiğini futbolun içinde olanlar biliyor aslında. Kutuplaşmanın futbola faydası yok. Futbolu yönetenlerin söylemlerine mutlak dikkat etmesi gerekiyor.
Aslında çok saygı duyduğum bir futbol adamının sözleriyle bu konuyu noktalamak istiyorum. Beşiktaş’ın eski antrenörü Bilic giderken bir laf etti. Türkiye’de bilgisi olanların yetkisi, yetkisi olanların bilgisi yok. İşte Türk fubolunun resmidir bu sözler.
Ahmet Sakallı: Olaya ekonomik açıdan bakayım. Türk fubolunun değerinin giderek düşmesi. Yani pasta küçülürken herkesin bu pastadan daha fazla pay almak istemesi. Paraya olan ihtiyaç büyüdükçe kavganın da büyümesi olayı. Ben futbolu büyütürsek eğer futboldan kazanılacak olan parayla birlikte bu kavgaların biteceğini düşünüyorum. Kısıtlı olan paranın adil bir şekilde paylaşılmaması kavganın temelinde yatan. Hep büyüklerden bahsediyoruz. Anadolu takımlarımızın halini de biliyoruz. Oraları büyütmeden oraları beslemeden Türkiye’de futbolu büyütemeyiz. Avrupa’daki oyuncularımızın ne eksiği var Avrupa’da oynayanlardan. Bu çocukların hepsi bu topraklardan çıktılar. Biz neden ülkemizde böyle futbolcu pazarı üretemiyoruz. En tepedeki futbol kulüplerin itişip kapışması alttaki çimleri eziyor.
Bülent Tüz: Elinize bir tohum geliyor. Bu filizlensin ve milyon dolar olsun istiyorlar. O tohumu bir işçi ekecek ve ilgilenecek. İşçiye asgari ücret veriyorlar. Ve diyor ki bana milyon dolarlık bir oyuncu çıkar. O işçinin geçim sıkıntısı var, ailesine bakıyor, çoluk çocuğu var. Sen önce o antrenöre hakkını verirsen o başka hiçbir şey düşünmeden o tohumu nasıl filizlendireceğini düşünür.
Ahmet Sakallı: Türkiye’deki kulüplerin yüzde 85’i fiilen batık durumda. Bunlar süspanse edilen kulüpler. Bugün devlet yardımlarını kulüplerin üstünden çekse durum kilitlenir. Büyük kulüpler de buna dahil. Organik bir şekilde değil yapay bütçeleri şişirilmiş bir ekonomi var Türkiye’de. Türk halkı futbolu çok sevdiği için süspanse ediliyor. Edilmeyecek gün geldiğinde kulüpler kapılarına kilit vurmak zorunda kalacaktır. Bayern Münih batık bir kulüptü. Sıfırdan kurumsal bir yapıyla yeniden küllendi. Ve dünyanın en büyük kulüplerinden biri oldu.
Bülent Tüz: Şu an dünya üzerinde bir numara Benfica. Alt yapıdan çıkardığı oyuncularla beşyüz milyon doların üstünde para kazanmışlar. İki numarada Ajax. O da geçmişte gelen özelliğiyle totalde Ajax. 20 yıldır elindeki önemli tesisle bu işi başarmışlar. Benfica’nın coğrafi konumu da önemli. Hem Güney Amerika’dan hem de Avrupa’dan futbolcu alabiliyorlar küçük yaşlarda.