Bu canlılardan en dikkat çekici olanlardan biri “deniz domuzu” oldu. Bu tuhaf hayvanlar aslında bir tür deniz hıyarı. Boyları yaklaşık 4 ila 15 santimetre arasında değişiyor. Şişkin ve yumuşak vücutları ile kısa bacakları onları minik domuzlara benzetiyor. Deniz domuzları, okyanus yüzeyinden aşağıya düşen organik maddelerle, yani “deniz karı” olarak da adlandırılan materyallerle besleniyor ve deniz tabanında 1 ila 6 kilometre derinlikte yaşıyor.
Bilim insanları, Antarktika kıyılarında bilim kurgu filmlerinden fırlamış gibi görünen tuhaf canlılar keşfetti.
Avustralyalı araştırmacılardan oluşan bir ekip, buz kırıcı RSV Nuyina gemisiyle gerçekleştirdikleri 60 günlük Güney Okyanusu yolculuğu sırasında, Denman Buzulu’na doğru ilerlerken okyanus tabanından pembe, şişkin "deniz domuzları", avuç içi büyüklüğünde deniz örümcekleri ve narin deniz kelebekleri gibi ilginç hayvanları yüzeye çıkardı. Bu garip canlıların bazıları bilime henüz hiç tanıtılmamış, tamamen yeni türler olabilir.
Deniz örümcekleri ise aslında gerçek örümcekler değil. Bunlar karada yaşayan örümceklerle değil, yengeçlerle daha yakın akraba olan ayrı bir eklem bacaklı grubuna aitler. Sekiz uzun ve ince bacağa, çok küçük bir gövdeye sahipler. Bazı türlerinin bacak açıklığı 51 santimetreye kadar ulaşabiliyor.
Deniz örümceklerinin 1.300’den fazla türü bulunuyor ve bu türler 4 kilometre derinliğe kadar çeşitli deniz ortamlarında yaşıyor. Gövdeleri o kadar küçük ki, bazı organları — bağırsakları ve üreme organlarının bir kısmı dahil — bacaklarının içine yerleşmiş durumda.
Gemi üzerindeki bilim insanları, topladıkları en küçük ve hassas canlıları sağlıklı bir şekilde inceleyebilmek için özel bir “ıslak tank” kullandı. Bu tank, deniz suyunu muhafaza ederek organizmaların canlı kalmasını sağlıyor.
Bu sayede incelenen canlılardan biri de “deniz kelebeği” oldu. Deniz salyangozu türlerinden olan bu canlı, suda süzülürken adeta uçuyormuş gibi görünüyor. Bilim insanlarının “Clio” adını verdiği deniz kelebeği örneği, gemideki akvaryumda yumurtladı. Araştırmacılar böylece bu canlıların yumurtalarının gelişimini ilk kez gözlemleme fırsatı buldu.