Sosyal Medya Uzmanı Deniz Unay
Şehadetinin üzerinden iki yıl geçmiş olmasına rağmen evlat acısı yüzünden okunan anne ile sohbetimizde söz şehidimize gelince tüm kelimeler boğazımıza düğümlendi. Ailecek çocuklarını okutmak ve Anadolu tabiri ile adam etmek için şehre gelen aile oğullarını bu vatana şehit vermenin hüznü ve gururunu aynı anda yaşıyorlardı. Evet Şehidimiz Özkan Adam olmuştu hatta Şehit olmuştu peki biz Şehidimize ve Şehitlerimize layık olabilecek miyiz.
BİR ŞEHİT HİKÂYESİ
Sonra Şehidimiz Özkan’ı annesi bize şöyle anlattı; “Oğlum, 1992 yalında Denizli’nin Çal ilçesi, Sakızcılar köyünde doğdu. İlk Okulu köyümüzde okurken 2001 yılında merkeze taşındık Tevfik Fikret Kaya İlköğretim okuluna nakil oldu öğrenimini burada tamamladı, ardından 2008 yılında liseyi Yusuf Batur Endüstri Meslek lisesini bitirdi.”
“Oğlum, 21 Şubat 2012 yılında başladığı askerlik görevini Batman Jandarma Komando Tabur Komutanlığında 22 Mayıs 2013 yalıda tamamladı. Ardından Uzman Jandarma sınavına girdi ve yavrum başarılı olarak bu kutsal hizmet için 4 Kasım 2013 tarihinde İzmir Foça Jandarma Komutanlığında 11. Dönem Uzman Erbaş İç Güvenlik Harekat kursunu alarak 10 Ocak 2014’de tamamladı. Ardından 27 Ocak 2014 yılında Diyarbakır 1. Jandarma Komando Tabur Komutanlığında göreve başladı.” dedi.
ÖNCE GAZİ SONRA ŞEHİT OLDU
Gözü yaşlı şehit annesi Fatma hanım “oğlum 2015 yılında Ayşe kızımızla evlendi” dedi. Diyarbakır’da görev yaptığı sürece hain terör örgütüne karşı kahramanca mücadele ettiğini anlattı. Bu mücadele sırasında Diyarbakır, Lice’de bir çatışmada ayağından yaralandı. Ardından Diyarbakır Sur’da bir patlayıcının infilak etmesiyle gözünden yaralandı. Fatma hanım, “Benim oğlum önce Gazi sonra Şehit oldu böyle bir kahramandı O” dedi.
ŞEHADET KUTSAL MANA
Şehirimizin annesi Fatma hanım şöyle devam etti; “Oğlum, 24 Ağustos 2016’da bir Çarşambagünü sabah saatlerinde Diyarbakır, Lice’de hainlerin saldırısında aslanlar gibi mücadele ederek ŞEHİT oldu. Rabbim onun ve onun gibi bu topraklar için şehadet şerbetini içmiş kahramanlardan razı olsun ve onlara rahmeti ve merhametiyle muamelede bulunsun.” dedi.
“Fıtrat değişir sanma, bu kan aynı kandır” sözü bundan 105 sene önce Çanakkale’de vatanı uğruna mücadeleeden şehitleriyle ile ondan sonraki yıllarda mücadele eden torunlarının aynı kahramanlık destanına imza atmaları asla bir tesadüf olmadığını aksine bu mücadele ruhunun bizlerin kanında canında var olduğunu ve ilelebet var olacağını anlatır.
O gün, vatanın dört bir yanından çocuk, genç, yaşlı koşarak Çanakkale geçilmez diye haykırdı. Onbinlerce can toprağa düştü lakin biz öyle bir milletiz ki, “Toprak, eğer uğrunda ölen varsa Vatandır” şiarıyla yaşarız. O gün, bu vatan için toprağa düşen kahramanlar, bugün Özkan Bilgiç, Fethi Sekin, Sercan Yılmaz ve nice şehitler olarak geldi, yarın Mehmetler, Ahmet’ler olarak
gelmeye devam edecek.
Şehitlik biz Türk milleti için büyük bir onur ve gurur kaynağıdır. Her şehit haberi içimizi burkar fakat “bir gün bize de nasip olur İnşallah” diyerek imreniriz. Şehitlik, peygamberlikten sonraki en büyük makamdır. Bugün bizler dinimizi yaşayabiliyorsak, evlerimizde rahat uyuyabiliyorsak bilin ki, bizden öncekilerin ve bugün bizden olanların canıyla, kanıyla verdiği mücadeleyle olmaktadır. Allah hepsinden razı olsun.
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.
(Mehmet Akif Ersoy, Çanakkale Şehitlerine)
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdat inerek
öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın
kurtarıyor Tevhîd’i…
Bedrin arslanları ancak,
bu kadar şanlı idi.
(Mehmet Akif Ersoy, Çanakkale Şehitlerine)
Vatanın bekası için mücadele eden ve mücadele esnasında şehitlik mertebesine ulaşan tüm kahramanlarımıza Allahtan rahmet diliyor, makamlarının kabulünü Rabbimizden niyaz ediyorum.