Polis Akademisince hazırlanan “FETÖ ve PKK Bağlamında Terör Amaçlı Kullanılan Kamusal Mal ve Hizmetler” raporunda yurtlarda kalan kimsesiz çocuklara sağlanan “kamuda istihdam” hakkının terör örgütlerince istismar edildiği tespitine yer verildi. Raporda, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) sistem üzerinden bazı çocukları kurumda kalıyormuş gibi göstererek, 18 yaşından sonra devlete sınavsız atanmalarını sağlamaya çalıştığı aktarıldı.
Polis Akademisi öğretim üyeleri Prof. Dr. Şafak Ertan Çomaklı ile Yrd. Doç. Dr. Deniz Turan tarafından hazırlanan raporda, FETÖ’nün kamusal mal ve hizmetleri terör faaliyetlerinde kullanma yöntemlerine yönelik detaylı bilgiler aktarıldı.
Raporda terör örgütleri ve özellikle FETÖ’nün kullandığı kamusal alanlar, “kamu personel rejimi, adalet ve yargı sistemi, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, iç ve dış güvenlik, cezaevleri, belediyeler, din hizmetleri, gümrük hizmetleri, yoksul ve korunmaya muhtaç çocukların bakımı, medya ve sivil toplum kuruluşları ile teşvik ve sübvansiyonlar.” olarak sıralandı.
FETÖ’nün örgüte yakın kişilere, şirket ve vakıflara menfaat temin etmeye çalıştığı, örgütün kontrolündeki şirketlere ihaleler verdiği, örgüte destek vermeyen kişileri ve şirketleri saf dışı bırakmaya ve karalamaya çalıştığı aktarılan raporda, FETÖ’nün kamu personel rejimini “devlete sızma” yolu olarak kullanması, tarihteki Cizvit Tarikatı’na (İsa’nın askerleri) benzetildi. Buna göre, FETÖ devlete sızma sürecinde Cizvit Tarikatı Modeli’ni kullandı.
“MEB bursu ile yurt dışında doktora yapıp, kadrolaştılar”
Raporun eğitim bölümünde bölücü terör örgütü PKK mensuplarının yüzde 39’unun ilkokul mezunu, yüzde 12’sinin okur yazar ve yüzde 9’unun cahil olduğu belirtildi. Örgütün bölgede militan devşirebileceği cehalet ortamını sağlamak için öğretmenlere ve okullara saldırdığına dikkat çekildi.
Rapora göre, FETÖ ise son 40 yıl içerisinde devletin kritik noktalarına kendi elemanlarını yerleştirebilmek için Harp Okulları, Polis Akademisi, hukuk ile iktisadi ve idari bilimler fakültelerine yandaşlarını sokmaya çalıştı.
Son yıllarda MEB bursu ile yurt dışında yüksek lisans ve doktora yapan, yurda döndüklerinde üniversitelere öğretim üyesi olarak atanan hocaların ve gittikleri üniversitelerin incelenmesi gerektiği belirtilen raporda, bu hocaların özellikle yeni kurulan üniversitelere atandığı, kısa sürede “yardımcı doçent” unvanı aldığı ve buralarda kadrolaşmaya gittikleri tespitine yer verildi.
“Psikotrop türü ilaçları terör örgütlerine sattılar”
FETÖ’nün sağlık alanında doktor ve hemşire bakımından yoğun bir yapılanmaya gitmediği fakat sağlık sektöründen önemli güç elde ettiği belirtilen raporda, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun kurulması sonrasında ihalelerin FETÖ yandaşı şirketlere yönlendirildiği, para akışının kontrol edildiği, getirilen performans sistemiyle kendilerine biat etmeyen doktor ve sağlık çalışanlarının baskıya alındığı yönünde bilgiler bulunduğu kaydedildi.
Raporda, terör örgütleri ile işbirliği olan eczacı, hemşire ve doktorların sahte reçeteyle ilaç alımı yaparak terör örgütlerine sattığı, özellikle acil kan durdurması için kullanılan hematoloji grubu ilaçları, epilepsi, kanser ve hematoloji ilaçlarını ve kullanılması durumunda bir insanı iki ay gibi bir sürede canlı bombaya dönüştürebileceği belirtilen ve kişiyi sürekli halüsinasyon halinde yaşatan psikotrop türü ilaçların DEAŞ, PKK ve PYD terör örgütlerine satıldığının belirlendiği ifade edildi.
Raporda, terör örgütlerinin Sosyal Güvenlik Kurumunu kullanma biçimlerine yönelik olarak da şunlar aktarıldı:
“Üniversite hastaneleri, devlet hastaneleri ve özel hastaneler ile tıp merkezlerinde yapılmayan ameliyatların yapılmış gibi gösterildiği, basit usulde yapılan çoğu tahlilin kapsamlı ve pahalı yöntemle yapılmış gibi gösterildiği, hayatı boyunca anjiyo olmayanların anjiyo yapılmış gibi gösterildiği, bekar kızlara kürtaj yapılmış gösterildiği, vefat eden kişilerin ölüm tarihinden sonra bile muayene edildiği, her doğan çocuğun kuvözde tutulduğu, T.C. kimlik numaraları ile kendi kurumlarına ayak dahi basmayanların üzerinden işlem yaparak Sosyal Güvenlik Kurumunu zarara uğrattıkları, söz konusu kurumların PKK ve FETÖ’ye para aktardıkları tespit edilmiştir.”
Çocukları “kimsesiz” olarak gösterip kurumlara yerleştirdiler
Raporda FETÖ ve PKK’nın yoksul ve korunmaya muhtaç çocuklara sağlanan imkanları suistimal ederek yaptığı faaliyetlere yönelik de çarpıcı tespitler aktarıldı.
Devlet koruması altında büyüyen çocukların kamu kurum ve kuruluşlarında devlet memuru veya işçi olabildiği anımsatılan raporda, yurtlarda kalan korunmaya muhtaç çocukların 18 yaşını tamamladıktan sonra işe yerleştirilmeleri uygulamasının terör örgütlerince istismar edildiği saptamasına yer verildi.
Raporda, şunlar kaydedildi:
“Özellikle Doğu ve Güneydoğu’da bazı ailelerin anlaşmalı olarak boşandıkları, aşiretlerin çocuklarına bakamadıkları görülmüştür. Sokakta bulunan çocuğu ailesi kabul etmeyince, valilik çocuğun kimsesi olmadığı ile ilgili rapor hazırlayarak mahkemeye göndermekte, mahkeme ‘kimsesi yok, sokak çocuğu’ diyerek koruma altına alınması ile ilgili karar vermektedir. Çocuk birkaç yıl yurtta kaldıktan sonra devlete sınavsız işçi ve memur olarak atanmaktadır.
Fetullahçı Terör Örgütü’nün ise kurumdan ayrılmaya yakın yaş sınırına yaklaşıldığında çocukları bu kurumlara yönlendirdiği ya da sistem üzerinden çocukların kurumda kaldığını göstermek suretiyle, yaş sınırı dolduğunda devlete sınavsız atanmalarını sağlamaya çalıştığı iddia edilmektedir.”
“Kamu personel rejimi yeniden düzenlenmeli”
Raporun değerlendirme bölümünde ise şu önerilere yer verildi:
“Terörle mücadelenin başarısında, kamusal mal ve hizmetlerin terör örgütlerince kullanılmasının engellenmesi önem taşımaktadır. Bu kapsamda kamu personel rejiminin yeniden düzenlenmesi ve adalet, savunma, eğitim ve sağlık gibi ülke güvenliği için kritik kadroların temizlenmesi ve terör örgütlerinden arındırılacak şekilde yapılandırılması öncelik arz etmektedir.
Kamu personel rejimi, adalet ve yargı sistemi, eğitim hizmetleri, sağlık hizmetleri, sosyal güvenlik hizmetleri, iç ve dış güvenlik hizmetleri (polis-asker-jandarma-özel güvenlik hizmetleri), cezaevi hizmeti, yoksul ve korunmaya muhtaç çocukların bakımı, belediye hizmetleri, teşvik ve sübvansiyonlar, gümrük hizmetleri, medya ve kitle iletişim hizmetleri içinde özellikle silahlı güç olan kamusal mal ve hizmetler ile yargı gibi tam kamusal mal ve hizmetlerin FETÖ tarafından sistematik biçimde kullanıldığı sabittir.
Devletin alacağı önlemlerde ve uygulayacağı politikalarda kamusal mal ve hizmetlerin terör örgütlerinden ne kadar uzak tutulması ve dikkatli olunması gerektiği görülmektedir. Özellikle tam kamusal mal ve hizmetler ile yerel birimler tarafından sunulan kamusal mal ve hizmetlere ilişkin politikaların terör örgütlerinden arındırılacak şekilde hazırlanması izahtan varestedir.”