GÖKHAN EREK / ÖZEL HABER
Azerbaycan’da 7 Şubat tarihinde yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerini, mevcut Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, açıklanan seçim anketine göre oyların yüzde 93.9’unu alarak tekrardan kazandı.
Peki Azerbaycan’da yapılan seçimler neden önemli, diğer seçimlerden farkı ne? Karabağ’daki askeri zaferin, seçimle taçlanması nasıl yorumlanmalı? Ermenistan’ın, Azerbaycan üzerindeki sinsi planı ne? Ermenistan, neden sınır çizdirmek istemiyor? Ermenistan’ın, tekrardan saldırması halinde konvansiyonel savaş çıkar mı? Siyasi bütünlüğünü sağlayan Azerbaycan, bundan sonra nasıl bir yol izlemeli? Türk Dünyası, yeni sistemin başat aktörü olmak için ne yapmalı?
Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) Başkanı Dr. Eray Güçlüer, Diriliş Postası’na değerlendirdi.
KARABAĞ ARTIK TAMAMEN ÖZGÜRLEŞTİ
Azerbaycan’ın, demokratik bir ülke olduğunu ve belli periyotlarla Azerbaycan’da seçimler yapıldığını hatırlatan Dr. Eray Güçlüer, “Azerbaycan’da bu yıl yapılan seçimlerin, biraz daha farklı bir önemi var. Karabağ'da seçimlerin ilk defa yapılıyor olması ile Karabağ artık tamamen özgürleşmiştir. 2020 yılında Eylül ayından Kasım ayına kadar süren 44 günlük savaşta tam olarak özgürleşmemişti. Hankendi istikametinden Ağdam, Berde gibi yerler Ermenistan'ın elinde kalmıştı.” dedi.
TOPRAKLARIN TAMAMININ KURTARILMAMA SEBEBİ
Dr. Güçlüer, Azerbaycan’ın Ermenistan ile yaptığı ilk savaşta topraklarının hepsini kurtaramadığını söyleyerek, sözlerini şu şekilde sürdürdü, “Sebebi ise gücü olmadığı için değil; Rusya araya girdi. Rusya dedi ki ‘Azerbaycan sen yapacağını yaptın, bundan sonra ben de müdahil olayım Ermenistan'ı buradan çıkaralım, savaşma, kan dökülmesin.’ Rusya, son derece insani bir yaklaşım sergiledi. Azerbaycan da teklifi kabul etti. Ama geçen üç yıl içerisinde ne Ruslar Ermenileri buradan çıkardılar, ne de Ermeniler buradan çıktı.”
RUS BARIŞ GÜCÜ
Karabağ'daki Ermeniler’in, Azerbaycan ordusuna saldırı yaptığını ve polisleri şehit ettiğini anımsatan Dr. Güçlüer, “Bunun üzerine Azerbaycan, 24 saatlik ikinci bir harekât yaptı ve geri kalan toprakları da kontrol altına aldı. Burada yaşayan Ermeniler, Lâçin Koridoru üzerinden geçiyordu. Geri kalan yerler Azerbaycan'ın kontrolünde olduğu için Azerbaycan sözde ‘bir şey yapmasın’ diye Rus Barış Gücü burada konuşlanmıştı. Buradaki Ermenilerin, Ermenistan'a geçişini güvenli şekilde sağlamak için.” ifadelerini kullandı.
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI’NDAN ALINAN BİLGİ
Dr. Güçlüer, 24 saatlik muharebenin ardından Berde, Ağdam, Hankendi’nin artık Azerbaycan toprağı olmasından dolayı Rusların da ‘Barış Gücü’ adı altında bölgede bulunmasının bir anlamı kalmadığını belirterek, şunları kaydetti, “Dışişleri Bakanlığı’ndan aldığımız bilgiye göre, Ruslar var ama önümüzdeki yıl gidecekler. Çünkü barış gücü için bir görevi kalmadı. Tam da bu ortamda bir kısım Ermeniler gitti.”
AZERBAYCAN’DAN İNSANİ YAKLAŞIM
Azerbaycan sınırları içerisinde bir kısım Ermeni’nin kaldığını ifade eden Dr. Güçlüer, “Bazıları Azerbaycan’dan vatandaşlık kabul etti. Azerbaycan çok insani bir yaklaşımla dedi ki ‘Kalanlar vatandaşımızdır, maaş bağlayacağız, etnik bir bakış açısı yapmayacağız.’ Sadece ‘Azerbaycan Türkleri’ kalacak diye bir şey söylemedi.” şeklinde konuştu.
ERMENİSTAN ETNİK FAŞİZAN BİR DEVLETTİR
Azerbaycan’ın, kendi ülkesinde yaşayan kim varsa vatandaşı gibi davrandığını belirten Dr. Güçlüer, “Azerbaycan, faşizan davranmadı. Ermenistan etnik faşizan bir devlettir.” dedi.
DEMOKRATİK ENTEGRASYON SAĞLANDI
Dr. Güçlüer, Azerbaycan’ın yeni kontrol altına aldığı topraklarda, demokratik seçimlere katılabilmenin önemli olduğunu belirterek, “Mevcut askeri anlamda siyasal sınırların belirlendiği bir ortamda demokratik olarak da entegrasyonun sağlanabilmesi için bu seçimler son derece önemli. Diğer seçimlerden farkı bu.” diye konuştu.
SINIR HATTI BİR AN ÖNCE ÇİZİLMELİ
Azerbaycan’ın, Ermenistan meselesini tamamen çözdüğünü dile getiren Dr. Güçlüer, şunları ifade etti, “Azerbaycan’ın, sınır hattını belirlemesi lazım. Çünkü 8 tane ihtilaflı köy var. Ermenistan'ın da bazı köylerin, Azerbaycan sınırlarında kaldığına dair iddiaları var. Bunun bir tanesi Nahçıvan sınırında, yedi tanesi de Karabağ sınırında. Bunun çözülmesi için bir an önce sınır hattının çekilmesi gerekir.”
ERMENİSTAN’IN KARABAĞ’DAKİ AMACI NE?
Dr. Güçlüer, Ermenistan'ın sinsi bir planı olduğunu vurgulayarak, “Ermenistan sınır çizdirmek istemiyor, silahlanıyor. ABD, Fransa, Hindistan, kısmen İran ve Rusya; Ermenistan'ı şu anda silahlandırıyorlar. Sebebi şu; sınır yok, barış anlaşmasının koşulları uygulanmamış, Zengezur Koridoru açılmamış, sınır hattı tam olarak belli değil. Normalde belli ama bundan istifade ile yeniden bir saldırı yapıp bir defacto durumla Ermenistan, Azerbaycan'da, Karabağ'da yeni bir özerk bölge yaratmak ve böylece Karabağ Sorunu’nu devam ettirme noktasında sinsi bir planı olduğuna dair, emareler var.” ifadelerini kullandı.
KONVANSİYONEL SAVAŞ ÇIKAR
Ermenistan’ın, aldığı silahlara güvenip Azerbaycan'a saldırı yapması durumunda konvansiyonel bir savaş çıkacağını aktaran Dr. Güçlüer, “Barış gücü bu sefer Azerbaycan topraklarında kurulur. Konvansiyonel savaş çıkarsa; Türkiye'nin müdahalesi meşruiyet kazanır. Çünkü Şuşa Beyannamesi, ittifak anlaşmamız var. Ermenistan bunu göze alabilir mi sanmıyorum.” ifadelerini kullandı.
YAPILAN DİPLOMATİK ENFEKSİYON YARATMAKTIR
Dr. Güçlüer, Ermenistan’ın Azerbaycan'ı tahrik edecek hareketlerde bulunacağını belirterek, sözlerini şu şekilde sürdürdü, “Muhtemelen sınırı belirlemeyeceklerdir, uzatacaklardır. Ermenistan’ın sudan bahanelerle süreci uzatmaya çalışması klasiktir, ‘bir problem yarat, çözülmemesi için süreci uzat’ formül budur. Yaptıkları aslında diplomatik enfeksiyon yaratmaktır.”
DEFACTO SINIR KOYULMALI!
Dr. Güçlüer, Azerbaycan’ın, Ermenistan’ın yapacağı hamlelere karşı, yapabilecekleri ile ilgili de şunları söyledi, “Zaten yaklaşık 45-50 milyar dolarlık bir proje yapılmış durumda ve her yıl 5-6 milyar dolar olacak şekilde bölgenin imarı, yolları, tren yolları falan yapılıyor. Ama gelişen duruma bağlı olarak eğer kriz, kritik bir duruma doğru evrilmeye başlarsa; Azerbaycan beklemeden olası sınır hattına kendi defacto sınır hattını koymalı. Aynı bizim kıta sahanlığımızı ilan ettiğimiz şekilde, Birleşmiş Milletler'de yapıldığı gibi bir yola gidilebilir. Buna göre sınırda tedbir alır, sınır hattını oluşturur. Belki gri alanları boş bırakabilir. Kendi defacto sınır hattını uluslararası hukuka göre belirleyip bunu BM’ye deklere edebilir.”
ERMENİSTAN TOPRAK KAYBEDER
Ermenistan’ın, silahlandığını hatırlatan Dr. Güçlüer, “Silah varsa şaka değildir. Normal şartlarda Ermenistan'ın böyle bir hata yapmaması lazım. Ama diaspora bir devlet aklı ile çalışmadığı için diasporanın çılgınlığı Ermenistan'ı radikal bir şeye itebilir. Hazırlıklı olmamız lazım diyemem, çünkü her şeyimizle hazırız. Ermenistan, olur da ahmakça bir harekete girişirse; toprak kaybeder.” dedi.
ANADOLU’YU TÜRK DÜNYASINA BAĞLAYACAK YOLLAR
Merak edilen konulardan biri de bu süreçte Anadolu'yu, Türk dünyasına bağlayacak Zengezur, Lâçin gibi koridor projelerinin, hayata geçirilmesindeki sürecin ne şekilde ilerleyeceği.
Koridorlar konusunda şu anda İran'la bir anlaşmaya varıldığını aktaran Dr. Güçlüer, “Azerbaycan, İran, Ermenistan sınırı boyunca ama İran topraklarında bizim bir inşaat şirketimiz şu anda o yolları yapıyor. İran'ın, zaten bağlantılı yolları var. Muhtemelen Nisan, Mayıs ayı gibi açılacak. Alternatif olarak Ermenistan ile de mutabakata varılır, Zengezur’dan da olursa; orada da bir yol yapılır, yapılmaz değil.” ifadelerini kullandı.
KALEMLE DEĞİL SİLAHLA ÇİZİLİYOR!
Azerbaycan ve Ermenistan’ın olduğu bölgede siyasetin, Ortadoğu'daki gibi kalemle değil silahla çizildiğinin altını çizen Dr. Güçlüer, şunları kaydetti, “Ermenistan'ın, Diaspora'nın arkasındaki emperyalist güçlerin anladığı tek şey: güç. Askeri, milli gücünüzü artırıp bunu bir caydırıcı unsur olarak kullanırsanız ancak sonuç alabilirsiniz.”
ORTAK HAREKET EDİLMELİDİR
Azerbaycan’ın ortaya koyduğu başarılar göz önüne alındığında; Türk Dünyası’nın, kendi Avrupa Birliği'ni ya da ortak para birimini kullanma anlamında atacağı adımlar da merak edilen konular arasında yer alıyor.
Dr. Güçlüer, sürecin olumlu bir şekilde ilerlediğini belirterek, "Bu bir sosyolojik evrimsel süreçtir. Devletler, bunu hemen kuramazlar. Mesela Avrupa Birliği'nin ilk kuruluş kökeni 1302 tarihinde Fransız kralının danışmanının Avrupa'da savaşların önlenmesi ve birlik kurulması fikridir. 650 yılda buna evrilebildi. Şimdi bu kadar süreye gerek yok. Bir model var çünkü. Avrupa Birliği gibi olmasa da, Avrupa Birliği'ni eleştirdiğim bir sürü şey var. Egemenliğini niye teslim edesin ki. Onun yerine ortak akıl ve meclisle, bürokrasiye bağlanmadan ekonomik pazar, siyasi ve askeri güç bir an önce oluşturulmalıdır.” diye konuştu.
İSTİKRAR SON DERECE ÖNEMLİ
Azerbaycan'ın, elde ettiği başarıda Türk Dünyası ve Türkiye'nin büyük bir katkısı olduğunu hatırlatan Dr. Güçlüer, şunları söyledi, “Ama Türk Dünyası arasında da bazı problemler var. Bunların da bir an önce giderilip, daha güçlü bir birliktelik oluşturulması, üçüncü küresel savaşa doğru sürüklenen dünyada Türk Dünyası’nın, Kafkaslar’ın istikrarı aslında son derece önemli. Çünkü Ortadoğu’da istikrar olmayacak. Ortadoğu paramparça olacak. Ortadoğu'dan artık şu anki mevcut istikrar bile kalmayacak görünen o. Bizim güneyimizden çok ümitli değiliz ama en azından Türk Dünyası, Türkiye, Kafkaslar üzerinde bu stabilizasyonun, bu mevcut durumun korunması, statükonun muhafazası sağlanabilir.”
HEMEN HAREKETE GEÇİLMELİ
Dr. Güçlüer, Ortadoğu’nun elden çıktığını muhtemelen Afrika'nın da aynı durumda olduğunu belirterek, “Ama Kafkaslarda bir an önce hareket edilmeli. Tabi bunun için bir altyapı oluşturuldu. Ama bunun daha da geliştirilip sisteme bağlanması, somut hale gelmesi lazım. Azerbaycan’da bunu çok net bir şekilde gördük. Aslında inanılmaz iş birlikleri yapabileceğimiz alanlar var ama bunun daha çok azını yapabiliyoruz. Buraya getirdiğimiz bir malı Kafkas ülkelerine, bizim Türk devletlerine gümrüksüz götürebiliyorsunuz. Türkiye'de bunun gibi daha aşılması gereken gelişmeler var. Ekonomik, siyasi ve askeri işbirliği çok daha güçlü şekilde olmalıdır. ABD ve Avrupa yeni ordu sistemlerine 2030 yılında geçecek. Ondan sonra bir şeyler olacak. Muhtemelen nihai hedefi Çin ve İran olan, doğuya uzanan hattın dizaynı yönünde bazı gelişmeleri önümüzdeki günlerde göreceğiz gibi geliyor.” ifadelerini kullandı.
‘DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR’E ALTERNATİF
Türk Dünyası ve Kafkaslar arasında sağlanacak birlik ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Dünya beşten büyüktür.’ diyerek eleştirilen sisteme alternatif konulabileceğini dile getiren Dr. Güçlüer, “Bu alternatifi koyduğumuz zaman;öteki alternatif çöküyor. Daha doğrusu koysak da koymasak da o alternatif çöktü zaten. Şu an BM içi boş bir teneke.” dedi.
YENİ SİSTEMİN BAŞAT AKTÖRÜ: TÜRK DÜNYASI
Dr. Güçlüer, Kafkaslar üzerinde bir Türk Dünyası’nda güçlü birlikteliği sağlayıp, dışarıya karşı güçlü bir birliktelikle hareket kabiliyeti geliştirebilmesi halinde yeni küresel sistemin başat aktörünün Türk Dünyası olacağını belirterek sözlerini şu şekilde sonlandırdı, “Bir Türk ekseni lazım, zaman daralıyor, sadece altı yılımız kaldı.”