DİRİLİŞ POSTASI / GÖKHAN EREK

Hamas ve İsrail çatışmalarında, İsrail savaş suçu işleyerek sivil katliamlarına devam ediyor. ABD ise çatışmaların ilk gününden itibaren İsrail’e karşı desteğini esirgemiyor. Verilen destekten dolayı ABD’ye yönelik protestolar sürerken, ABD üslerine saldırılar artmaya başladı. Peki Türkiye’deki NATO ve ABD Üsleri kapatılabilir mi, ABD’nin üsleri Türkiye için tehdit oluşturuyor mu, NATO ve ABD üslerinin kapatılmasının Türkiye’ye artı ve eksileri ne olur? Emekli Büyükelçi Uluç Özülker Diriliş Postası’na değerlendirdi.

NATO’ya üyelik süreci

Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü (NATO) 4 Nisan 1949’da ABD ve Kanada başta olmak 10 Batı Avrupa ülkesinin de imzasının bulunduğu Kuzey Atlantik (Washington) Anlaşması esas alınarak kuruldu. NATO’nun amacı ise, üye ülkelerin güvenlik ve özgürlüklerini korumaktır.

Emekli Büyükelçi Uluç Özülker, Türkiye’nin NATO’ya üyelik sürecinin Kore Savaşı’ndan sonra olduğunu ve akabinde de ABD’nin Türkiye’ye İkinci Dünya Savaşı’ndan kalma malzemeler verdiğini hatırlatarak, “Türk Ordusu elinde malzeme dahi olmadığı için onlarla modernleşmek, kendini ileriye götürmek babında kabullendi. Ondan sonra da giderek daha büyük ölçülerde NATO’ya ve ABD’ye bağlandı. Onun üzerine bir anlaşma yapıldı o tarihte. Bu anlaşma Kıbrıs Savaşı’na kadar devam etti. İkili anlaşmadır bu.” dedi.

ABD’nin, o dönemde Türkiye’ye Marshall Yardımı yaptığını aktaran Özülker, sözlerini şu şekilde sürdürdü, “Para ve Askeri yardımlar da yapılıyordu. O kapsam içinde.  Türkiye’yi de bir bakıma kendi yanında, topyekun destekledikleri bir ülke konumuna getirdiler. Kıbrıs Savaşı’ndan sonra 3 yıllık bir ambargo atına girdik ve ambargodan sonra da Ecevit Dönemi’nde bayağı ciddi çekişmeler oldu. Sonunda ABD’liler biraz daha yumuşadılar. SEİA dediğimiz Savunma ve Ekonomik İşbirliği adında ikili bir anlaşma yaptık. Bu anlaşma ile statüyü daha da değiştirdik. Türkiye’yi de bu manada ortak yapabilecek, orada söz sahibi kılabilecek bir konuma taşıdık.”

“ABD İncirlik ve Kürecik’ten kolay kolay vazgeçmez!”

Özülker, Adana’da bulunan İncirlik Üssü’nün ilk yapıldığı günden itibaren nükleer başlık deposu olması yönüyle önemli olduğunun altını çizerek, “50 tane nükleer başlık vardı zamanında. 1950’lerden başlayarak İncirlik Üssü’nden kalkan uçaklardan bir tanesi İran üzerinde vuruldu. Yine aynı şekilde Küba Krizi’nde 1963 yılında İncirlik bu manada ön plandaydı. Bugün burada hala nükleer başlıklar durur. İkili bir anlaşma ile yürütülür. ABD, Körfez Savaşı sırasında Saddam’ın 36. paralelin ötesini vuracaklarını veya kuvvetlerini geçirmesini yasaklayan bir ültimatom verdi. Saddam tarafını vurdular. Yine bunun içinde kullanılan ana üs İncirlik’ti.” dedi.

Özülker, İncirlik Üssü’nün güvenlik ve jeofizik coğrafi konum itibariyle ABD’nin, Orta Doğu üzerinde hem istihbarat elde etme hem de aynı zamanda bölgeye süratli ulaşabilme imkânı sunan çok ideal konumda olduğunu hatırlatarak, sözlerini şu şekilde devam ettirdi, “ABD buradan vazgeçmez. Bunun ötesinde ayrıca bir de Sinop’ta vardı. Oradan da Sovyetler Birliği’ni izliyordu ABD. Orası da ABD’nin bir üssü yine. Onu kapattık ona ihtiyaç kalmadı.” 

ABD’nin, Kürecik Üssü’nü İran’a karşı savunma hakkı ile ilgili Romanya ve Polonya üzerinde kurduğunu aktaran Özülker, “Türkiye’de buna karşılık büyük bir gözetleme merkezi olarak, radarlarıyla İran’a kalkacak olan bütün silah sistemlerini, en kısa sürede harekete geçirecek Diyarbakır’ın ötesinde bir bölge olduğu için tercih edildi. O tarihte yapıldı Kürecik ve tamamen bize devredilecekti arkasından. Bittikten sonra Irak Savaşı’nı da işin içine kattılar. Ama esas İran’a dönüktü. Fakat bize de bu topyekun devredildi mi galiba devredilmedi diye biliyorum. Şimdi bütün bunları alt alta yazdığınız zaman, ABD yönünden bunlar çok kıymetli.” şeklinde konuştu.

İşe yaramazsa NATO Üssü kapatılabilir!

Özülker, Türkiye’de bulunan NATO üslerinin kapatılması ile ilgili olarak NATO’nun kolektif bir anlaşma olduğunu hatırlatıp, sözlerini şu şekilde sürdürdü, “Böyle bir şeyin olması için NATO’da müzakere edilip karara varılması lazım. Eğer NATO üssü varsa, ora aynı zaman da Türkiye’nindir. NATO da onunla birlikte orada bulunmaktadır. Destek olmaktadır Türkiye’ye. NATO üssü budur. İkili üs dediğiniz zaman biraz evvel anlatmaya çalıştığım o. Amerika ve ikinizin arasında ve ABD daha güçlü. Ama öbür tarafta NATO’ya gittiğiniz zaman ABD güçlü değil. Orada ‘Ben de varım, veto hakkımla kendimi savunmamla birlikte’ diyebiliyoruz. Dolayısıyla NATO üssünü niye kapatayım, kapanması için işe yaramayacağının ortaya çıkmış olması lazım.”

ABD’ye ait Türkiye’de bulunan üslerin, Türkiye tarafından kolaylıkla kapatılabileceğini ifade eden Özülker, “O bir anlaşma konusudur. Anlaşmayı feshettiği gün biter. İncirliği istediği an, beş dakika içinde kapatabilir.” dedi.

Türkiye Orta Doğu’da işini bozar!

Özülker, NATO’ya ait üslerin kapatılmasının, Türkiye’ye artı ve eksileri ile ilgili, “Türkiye bir NATO üyesi ise diğer ülkeler itibariyle bakıldığında en azından bir tereddüt geçirilir. NATO üslerinin kapatılması ile Orta Doğu’da Türkiye kendi işini bozar. Farzedelim ki Rusya Türkiye’ye saldırmaya başladı. Teorik konuşuyorum. Şu an ilişkilerimiz güzel. Ama kötü olduğu zamanlar da vardı. Rusya, Türkiye NATO üyesi olduğu için en azından tereddüt edecektir. Basit bir şey söyleyeyim, Rus uçağını düşürdük.  Bu da FETÖ’nün bir marifetiydi. Arkasından Rusya birşey yapabildi mi bize? Niye yapamadı? Çünkü biz, hemen NATO’ya müracaat ettik. Rusya ile yumuşatmaya gittik. NATO’ya da gittik. 4. madde çerçevesinde hareket ettik. 4. ve 5. maddeler önemli. 4. madde der ki ‘Bir destek aramak için değil ama haberdar etmek suretiyle sıkıntı var burada bilginiz ola.’ Başka bir ifade ile ‘Bu bilgi eğer daha tehlikeli bir noktaya taşınırsa, müdahaleye hazır olun.’ şeklinde bir bilgilendirmedir. 5. madde ‘Bir ülke silahlı saldırıya uğradığı takdirde NATO üyesi diğer ülkeler, kendiliğinden yardıma gelirler.’ 5. madde tarihte bir kere kullanıldı. O da Amerika’nın, ikiz kuleleri vurulduğu zaman. Şimdi diyeceksiniz ki ABD bu kadar güçlü iken İkiz Kule vuruldu diye, niye 5. madde? Tek başına dünya çapında bir operasyona hazırlanırken, bütün vebali üzerine çekmemek için NATO’nun bir parçası haline getirdi. Biz de gittik 4. madde kapsamında bilgi verdik. Ruslar da bize bir şey yaptılar mı? İşine gelmedi tabi Putin’in, Türkiye’yi kaybetmek ayrı konu ama bunun ötesinde NATO’nun oradaki mevcudiyeti de herhalde caydırıcı bunu da unutmamak lazım.” İfadelerine yer verdi.

ABD üsleri Türkiye’ye tehdit oluşturmaz!

Hamas ve İsrail çatışmalarına verdiği destekten dolayı ABD’nin farklı ülkelerdeki üslerine yönelik saldırılar yapılıyor.

ABD’nin, Türkiye’deki üslerinin Türkiye’ye tehdit oluşturmadığını aktaran Özülker, “Bizim herhangi bir şekilde çevremizle ne kavgamız, ne savaşımız var. Amerika da bu üsleri şu an istihbarat amacıyla kullanıyor. Oradan bir başkasına zarar verecek bir konuma gelirse, o ayrı konu.” İfadelerine yer verdi.

Özülker, ABD’nin bugün İncilik’i Orta Doğu’ya doğrudan müdahale şeklinde kullanmaya başlaması halinde Türkiye’nin karşı çıkma hakkının olduğunu aktararak, sözlerine şu satırları ekledi, “Türkiye ‘Hop, otur oturduğun yere’ deme hakkına sahiptir. NATO’da durum farklı. Dolayısıyla Türkiye’ye şu sırada kimseye zarar verebilecek konumda değil ama orada İncirlik Üssü’nün mevcudiyeti de müthiş bir caydırıcılığın adıdır. 50 tane nükleer başlık hala orada oturuyor. İlla oradan bir şey yapmak noktasına gelmek değil, caydırıcı olmak da çok önemli. Dolayısıyla diğer üsler nedir diye baktığınızda en son vurulan Suriye’deki ABD üssüydü. ABD’nin Suriye’de 23 tane üssü var. İran’ın ise 551 tane üssü var. Bu korkunç bir durum. Şimdi bunlara gelip vurdukları zaman, bir düşmanlık içinde hareket ediliyor. Böyle bir düşman  edindiğimiz veya karşımıza aldığımız PKK YPG ve PYD unsurları dışında önemli bir konumuz yok bizim. Hatta o kadar ki İdlip’te bütün muhalifleri teröristleri bir arada tutup bunların hepsini yola getirebilmiş bir ülkeyiz bunu da unutmayalım.”

“Amerika risk düşman ve tehlikedir!”

Türkiye’nin kimseye düşman olmadığını dile getiren Özülker, sözlerini şu şekilde sonlandırdı, “Mesela benim silahlı kuvvetlerim orada müthiş operasyonlar yapmaktadırlar. Bu operasyonlar bir düşmanlık mıdır? Hayır. Türkiye bir düşman değil. Amerika risk, düşman ve tehlikedir. Aradaki fark bu. Gitti Deyrizor’u işgal etti. Üçe böldürdü Suriye’yi. Bizim hudutlarımızda şu sırada devriye bile gezemiyoruz. ABD adeta düşmanlık içinde Türkiye’ye karşı. 17 tane sorunun var F16 vermez, onu yapmaz, bunu yapmaz. Şimdi  sizin ABD’ye karşı bir güveniniz var mı diye sorsam? Cevap hayır. Amerikan üssü burada zarar vermiyorsa Türkiye’ye, öyleyse otursun orada, caydırıcı güç olarak durur.”

Editör: Haber Merkezi