Ala, “Bizim için büyük devlet, güçlü devlet bir seçenek değil, bir mecburiyettir. Bunun en önemli ayağı da işte güçlü bir demokrasi, güçlü bir irade ve sarsılmaz bir dirayettir. Bize milletimizin verdiği o destekten daha önemli hiçbir kaynağımız yoktur. Yerin altı tamamen petrol dolu olan ülkelerin durumu ortada; çünkü orada birliktelik yok,” dedi.

Ala, muhalefetin sorunları diktatörlükle ilişkilendirdiğini belirterek, “Muhalefet, ‘Bu sorunları yaşıyoruz. Çünkü karşımızda bir diktatör var’ diyor. Ama akıl yürütemiyorlar. Bir ülkede diktatör varsa, ona siz diktatör diyemezsiniz. Bu kadarlık bir akıl yürütmekten yoksun musunuz? Siz kendi dilinizle aslında kendinizin bir yalancı ve müfteri olduğunu söylüyorsunuz. Ama bunun farkında değilsiniz. Dünyanın hangi ülkesinde, diktatörlere diktatörsün denilebilir? Bu kadarlık bir akıl yürütemeyen yani siyasette neredeyse başlangıç aşamasında olan ve Türkiye'nin hiçbir ciddi meselesinde ciddi bir proje ortaya koyamayan bir muhalefet var,” ifadelerini kullandı.

Bakan Fidan, Irak Ulusal Güvenlik Müsteşarı Kasım Araci'yi kabul etti Bakan Fidan, Irak Ulusal Güvenlik Müsteşarı Kasım Araci'yi kabul etti

AK Parti’nin “Türkiye Yüzyılı” vizyonuna dikkat çeken Ala, “Türkiye’yi dünyanın en gelişmiş, en kalkınmış 10 ülkesi arasına nasıl sokarız? Bu reformları nasıl gerçekleştiririz? Bunun çalışmasını yürütüyoruz. Biz bunlarla uğraşırken, hiçbir katkıda bulunmadan tamamen yalan ve iftiralarla yürütülmeye çalışılan bir de muhalefet cenahı var. Onları zaten milletimiz biliyor. Onlara gereken dersi verdi. Bundan sonra da vereceğine inanıyorum. Yeter ki bizler üzerimize düşeni yapalım,” şeklinde konuştu.

Savunma sanayindeki gelişmelere de değinen Ala, “Bakın savunma sanayinde aldığımız mesafe o kadar yankı yapmıştı ki, bugün milyarlarca dolar ihracat yapabiliyoruz. Kardeşlerimiz talep ettiğinde onlara talep ettiklerini gönderebiliyoruz. Onun için de TUSAŞ'a saldırdılar. Türkiye ne yaptığının farkında ve bu yatırımlarına devam edecek ki, dünyada politikasının arkasında çok güçlü bir savunma sanayisi olacak ki, işte o biraz önce söylediğim sorumluluk alanımızda istediklerimizi yapabilelim,” diye konuştu.

Ala, Gazze ve Lübnan’daki katliamlara da değinerek, “Bugün bakın ciğeriniz yanıyor, içimiz kan ağlıyor. Gazze'de ve Lübnan'da neler oluyor dünyanın gözü önünde? Nasıl bir katliam, nasıl bir zulüm, nasıl bir felaket yaşanıyor ve zulüm işleniyor. Dünyanın kılı kıpırdamıyor. Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası kuruluşlar iflas etmiş durumdadır. Yarısını boşalttılar Gazze'nin. Yok ettiler, yerle bir etti. Bir terör örgütü gibi davranan devlet olabilir mi? Bir devlet ambulansları ve hastaneleri bombalıyorsa, insanları kuşatmış ve onların açlıktan, susuzluktan, ilaçsızlıktan ölmelerini o zulmü işliyorsa ona devlet denebilir mi? Ama burada en yüksek sesle itiraz eden sadece Türkiye’dir. Fakat bütün insanlığı, bütün ülkeleri harekete geçirmek için herkesin çaba sarf etmesi lazım,” şeklinde konuştu.

Son olarak Ala, “Türkiye'nin güçlü olmaya mecbur olduğunu ifade ederek, 'Bizim için büyük devlet, güçlü devlet bir seçenek değil, bir mecburiyettir. Bunun en önemli ayağı da güçlü bir demokrasi, güçlü bir irade ve sarsılmaz bir dirayettir. Bize milletimizin verdiği o destekten daha önemli hiçbir kaynağımız yoktur,' diyerek konuşmasını tamamladı.

Editör: Tuğçe Huy