Halkınla barış Halkınla barış

 TUĞÇE HUY- ÖZEL HABER

KAMU Denetçiliği Kurumu (KDK), hazırladığı Gazze 2024 Özel Raporu’nda, bölgede yaşanan İsrail katliamlarını ve Gazzeli mazlumların bulunduğu içler acısı hâli gözler önüne serdi.

ÜÇ ATOM BOMBASINDAN DAHA FAZLA

 “Dünyanın En Büyük Açık Hava Hapishanesinden, Dünyanın En Büyük Çocuk Mezarlığına” başlığı ile yayımlanan raporda, İsrail’in katliamları tanıklarla ve görüntülerle konuşularak uluslararası hukuka uygun şekilde belgelendi. Raporun genel koordinatörü, Kamu Denetçisi Av. Dr. Fatma Benli Yalçın, Diriliş Postası’na yaptığı açıklamada, İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’ye üç atom bombasından daha fazla bomba attığını vurguladı.

“İNSANLIĞA KARŞI SUÇLARI BELGELENDİRDİK”  

Hazırlanan Gazze Raporu’nda İsrail’in 10 farklı alanda hak ihlali yaptığını belirten Yalçın, “Biz Kamu Denetçiliği Kurumu olarak anayasal bir hak arama kurumuyuz. Beş aylık, çok yoğun ve titiz bir çalışma neticesinde, bizzat Gazzeliler ya da akrabalarıyla görüşerek İsrail dâhil tüm taraflarca hazırlanan onlarca raporu, yüzlerce kaynağı, fotoğrafı, videoyu inceleyerek İsrail’in savaş ve çatışma zamanında geçerli olan insancıl hukuku nasıl tamamen ortadan kaldırdığını; savaş, soykırım ve insanlığa karşı suçları nasıl işlediğini uluslararası hukuka göre belgelendirdik.” dedi.

“DİĞER ÜLKELERİ ABD PASİFLEŞTİRİYOR”

 Av. Dr. Yalçın, “Kamu Denetçiliği Kurumu olarak hazırlanan ‘Dünyanın En Büyük Açık Hava Hapishanesinden, Dünyanın En Büyük Çocuk Mezarlığına’ başlıklı raporumuzda da açıkça yer verildiği üzere, İsrail’in ilk günden itibaren ana amacı, Gazze’yi Filistinliler için yaşanmaz hâle getirmek, var olma haklarını ellerinden almak ve tamamen işgal etmekti.” diye konuştu. Yalçın, “Uluslararası güç dengesi ve halkı Müslüman olan ülkelerin birlik olmaması, İsrail’in bütün dünyanın gözleri önünde soykırıma acımasızca devam etmesini sağlıyor.” diyerek Amerika’nın İsrail’e sınırsız destek vermesinin, diğer ülkelerin de bu konuda pasif kalmasını sağladığını bildirdi. 

660

“BİR SANTİMLİK GÜVENLİ YER YOK”  

Netanyahu’nun sözlerine atıfta bulunan Yalçın, “7 Ekim’den bir hafta, bir ay sonra değil; henüz bir gün sonra Gazze halkına (Netanyahu) ‘Artık gidin, her yeri enkaz hâline getireceğiz’ dedi ve dediğini yaptı. Bugün Gazze’de kuzeyden güneye bombalanmamış hiçbir yer yok. Bizzat BM yetkililerinin ifadesiyle söylemek gerekirse; çocuk ve kadınlar için Gazze’de bir santimetre güvenli yer yok. Bütün dünyadaki çatışma bölgelerinde dört seneden fazla sürede öldürülen çocuk sayısı, İsrail’in ilk altı ayda öldürdüğü çocuk sayısından daha az. Gazze’de öldürülenlerin yüzde 70’i kadın ve çocuklar.” diyerek bölgede yaşanan kıyımı gözler önüne serdi.  

“AÇLIK SİLAH OLARAK KULLANILIYOR”  

Bugün Gazze’de herkesin katlanılmaz şartlar altında hayata tutunmaya çalıştığını belirten Yalçın, “Bugün çocuklar ve yaşlılar başta olmak üzere insanlar kelimenin tam anlamıyla açlıktan ölüyorlar. En az 500 bin kişi direkt kıtlık şartları altında ölüm tehlikesiyle karşı karşıya. Bu kavurucu sıcakta içilebilir temiz su yok çünkü ilk hafta güneş panellerine varana kadar enerji kaynaklarını, su kaynaklarını, fırınları vurdular.” diye konuştu. Yalçın, “İsrail, Gazze’de yaşayan Filistinli kalmaması için açlığı silah olarak kullanıyor. 200 yardım çalışanının, 153 gazetecinin öldürüldüğü; 101 sağlık tesisine yönelik

500’e yakın saldırının düzenlendiği ve birçok sağlık çalışanının katledildiği dünyada başka bir savaş ya da çatışma yok. Yaklaşık 1 milyon çocuğun, on binlerce bebeğin olduğu bir yerde sütün ve mamanın olmamasının izah edilebilir bir durumu yok.” dedi. İsrailli yöneticiler için çoktan tutuklama kararının çıkması gerektiğini belirten Yalçın, “Çatışma ve savaş zamanı geçerli olan insancıl hukuka göre bugün İsrailli yöneticiler için çoktan tutuklama kararlarının çıkması gerekiyordu. İsrail’e karşı silah ambargosunun uygulanması gerekiyordu. Gazze’de güvenliği sağlamak için uluslararası bir barış gücünün kurulmuş olması ve faaliyet yürütmesi gerekiyordu. Gazze’de yaşayan halkın kesintisiz insani yardıma erişmesi gerekiyordu.” ifadelerini kullandı. Yalçın, aradan geçen dokuz aya rağmen hâlâ hiçbir ilerleme kaydedilmediğini vurguladı.

KUVÖZDEKİ BEBEKLERİ KATLETTİLER  

“Haziran ayının sonunda Save the Children kuruluşu; 21 bin çocuğun öldürüldüğünü, yıkıntılar altında kaldığını ya da kaybolduğunu belgeledi.” diyen Yalçın, Gazze Şeridi’nde 16 bin çocuğun sadece bombalarla öldürülmediğini belirterek şöyle konuştu: “Doktor tanıklar var. Henüz ekim ayında hastane çalışanlarının zorla çıkartıldığı hastanede kuvözdeki beş bebeğin ölüme terk edilmesi ve bedenleri çürüdükten sonra gazeteciler tarafından bulunması, altı yaşındaki Hind’in bulunduğu arabadan ‘Bize ateş ediliyor’ denilerek Kızılay’ın aranması, telefonun ateş sesleriyle kesilmesi, daha sonra çocuğun tekrar araması ve ‘Herkes öldü’ diyerek yardım istemesi, sonra yardıma gönderilen ambulansın sadece 100 metre ilerisinde ağır şekilde bombalanması, arabadan 355 kurşun çıktığının adli tıp uzmanlarınca tespit edilmesi zaten ana hedefin etnik temizlik olduğunu gösteriyor.”

ANESTEZİSİZ AMELİYAT  

Yaralıların durumuna ilişkin konuşan Yalçın, “Gazze’de çocukların kolları ve bacakları kesiliyor, birçok ameliyat anestezi ve morfin olmadan yapılıyor. İsrail, BM’ye ait Refah’taki çadır kente 900 kiloluk bombalar atarak bebeklerin ve çocukların diri diri yanmasına sebep oldu.” ifadesini kullandı. Uluslararası toplumun ise bu suçları kınamaktan bile çekindiğine dikkati çeken Yalçın, “İsrail, soykırım ve savaş suçlarının her türlüsünü gözler önünde işliyor. Bu suçlar cezasız kalmayacak ancak bugüne kadar cezalandırılmamasının nedeni, ölenlerin Müslüman olması ve İsrail’in geçmişte de benzer suçları işleyip ceza almaması. Adil bir uluslararası ceza yargısının eksikliği, güçlü ordulara sahip ülkelerin savaş suçlarını pervasızca işlemesine neden oluyor. Gazze zaten uzun süredir kuşatma altında, en yoğun nüfuslu açık hava hapishanesi durumunda. İsrail Savunma Bakanı Gallant, Gazze halkını ‘hayvan’ olarak nitelendirerek çocuk, kadın, yaşlı demeden pervasızca hareket ettiklerini itiraf ediyor.” diye konuştu

Muhabir: TUĞÇE HUY