GÖKHAN EREK / ÖZEL HABER
Dünya, ABD-İngiltere-Husiler Çatışması, Filistin ile İsrail Savaşı, İran ve Pakistan arasında yaşanan gelişmeleri dikkatle takip ediyor.
Peki, ABD ve İngiltere Yemen’deki Husilere neden saldırıyor? ABD’nin, Husileri yeniden terör örgütü listesine alması nasıl yorumlanmalı? Kızıldeniz’de yaşananlar yeni bir savaşın habercisi mi? İran ve Pakistan arasındaki saldırıların sebebi ne? Pakistan ve İran arasında savaş çıkar mı? İşgalci İsrail ordusunun Gazze Şeridi’ndeki 36. Tümen’i geri çekmesi ne anlama geliyor? Hamas’ın, İsrail’in karizmasını yerle bir ettiği gerçeği ortaya çıktı mı?
Amasya Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Yusuf Bahadır Keskin, Diriliş Postası’na değerlendirdi.
“HUSİLERİN TAHRAN MERKEZLİ YÖNETİLDİĞİNİ SÖYLEMEK YANLIŞ”
ABD ve İngiltere Yemen’deki Husilere saldırıyor. ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), Yemen'de Husilerin kontrolündeki bölgeden atılan balistik füzenin ABD konteyner gemisi ‘Gibraltar Eagle’ı vurduğunu açıklamasının ardından; ABD Husileri tekrardan yabancı terör örgütü listesine aldı ve yaşanan olaylar, akıllara Kızıldeniz’de olası bir savaşı getirdi.
Husilerin, Suriye’deki gruplar ya da Lübnan Hizbullah’ı gibi Tahran merkezli yönetildiğini söylemenin yanlış olacağını belirten Dr. Keskin, “Evet Tahran ile güçlü bağları var; askeri, mezhepsel, ekonomik, siyasi anlamda. Ama çıkarlar uyuşmadığı zaman kendisine farklı bir yol çizme kapasitesini görmüştük. Bunun en güzel örneği geçtiğimiz sene İran–Suudi Arabistan normalleşmesi döneminde Husilerin, ‘Görüşülmesi gereken tarafın Tahran ya da bir başkası değil; kendileri olduğu’ yönündeki açıklamasıydı. Ayrıca devlet dışı aktörlerin modern uluslararası ilişkilerdeki yükselişini görmek adına da güzel örneklerden bir tanesi.” şeklinde konuştu.
DÜNYA TİCARETİNİN ATAR DAMARLARINI KESME TEHDİDİ!
Dr. Keskin, Gazze’deki katliama tepki olarak Husilerden önce uyarı, sonrasında da başarısız füze saldırıları olduğunu hatırlatıp sözlerini şu şekilde sürdürdü, “3 bin km uzaktaki bir örgütün, özellikle ABD koruma kalkanının en hassas olduğu günlerde İsrail’i vurabilmesi çok mümkün değildi. Fakat stratejik konumu itibariyle Husilerin elinde çok önemli bir koz var; dünya ticaretinin atar damarlarından birisini kesme tehdidi. Bu konunun küresel güçlerin tamamı için ne kadar önemli olduğunu, Somalili korsanlara müdahaledeki kararlılıklarından biliyoruz.”
“EYLEMLERİN YEMEN HALKI NEZDİNDE MEŞRUİYETİ ARTIYOR”
Yemen’deki Husiler tarafından ABD’ye yönelik yapılan son saldırıların ardından Biden Yönetimi’nin Başkanlık Kararnamesi ile Ensarullah’ı yeniden küresel terör örgütü kapsamına aldığını dile getiren Dr. Keskin, sözlerine şu satırları ekledi, “Suudilerin, ABD’ye yönelik ittifak konusundaki kaygılarını haklı kılan güzel bir örnek. Ayrıca Suudiler, Gazze’deki İsrail vahşetine sessiz kaldıkça Husilerin bu eylemleri Yemen halkı nezdindeki meşruiyetini de arttırıyor.”
GAZZE’DEKİ SALDIRILAR DURMADIĞI SÜRECE…
Dr. Keskin, Batılı aktörlerin, İsrail’e koşulsuz desteğinin rasyonellikten uzak olduğunun altını çizerek “Gazze’deki saldırılar durmadığı sürece Bab-ul Mendeb’deki ticari gemilere yönelik saldırılar sürecektir. Hava saldırıları ile Husileri durdurabilmeleri mümkün görünmüyor. Herhangi bir kara operasyonuna ihtimal dahi vermiyorum fakat koalisyonun hava saldırıları belirsiz aralıklarla sürecektir. Daha geniş ölçekte bir çatışma da beklemiyorum.” ifadelerine yer verdi.
ÇATIŞMA VE KRİZLER KÜRESEL OLARAK DEĞERLENDİRİLMELİ
Yaşanan gelişmelerin sadece bölgesel boyutta değerlendirilmemesi gerektiğini dile getiren Dr. Keskin, şunları söyledi, “Bölge gerek küresel enerji arzı, gerekse Çin’in Kuşak Yol Projesi için hayati önem taşıyor. Nasıl buradaki normalleşmeleri Pekin yönetiminin stratejilerinden bağımsız değerlendirmiyorsak, çatışma ve krizleri de bu küresel satrançta tarafların hamleleri olarak okumamız lazım.”
PAKİSTAN İRAN KRİZİNİN ÇİN’E ETKİSİ
İran, Pakistan'daki militan üsleri olarak adlandırdığı bölgelere füze ve drone saldırısı yaptı. İran devlet medyası Devrim Muhafızlarının, Beluci militan grubu Ceyş El Adl'ın Pakistan'daki üslerine füze ve drone saldırısı düzenlediğini açıklamasının akabinde Pakistan, İran’ın Sistan-Belucistan bölgesini vurdu. Merak edilen konulardan biri de İran ve Pakistan arasındaki çatışmaların neden yaşandığı, İran ve Pakistan arasında savaş çıkıp çıkmayacağı.
Dr. Keskin Pakistan’ın, Çin’in ticaretinde çok önemli bir destinasyon olduğunu belirterek, “Basra Körfezi’ne yakın Gwadar Limanı (Pakistan) Çin’e kadar uzanan demiryolu bağlantısı projesi ile büyük bir değer taşıyor. Dolayısıyla Pakistan ile İran arasında yaşanacak bir kriz Pekin yönetiminin uykularını kaçırır.” dedi.
“GERİLİM KONTROLLÜ ŞEKİLDE SÜRÜYOR”
Saldırıların, İran–Pakistan sınırındaki Ceyş’ul Adl Örgütü’nü hedef aldığını Fakat İran’ın Pakistan’da hava saldırısı gerçekleştirmesinin de alışkın olunan bir durum olmadığı ifade eden Dr. Keskin, şunları kaydetti, “Pakistan karşılık olarak İran’ın Seravan kentinde bazı hedefleri vurdu. Aslında gerilimin kontrollü şekilde sürdüğünü düşünüyorum. Zira İran Pakistan’dan önce Erbil’e hava saldırısı düzenledi ama Irak ile Pakistan’ı bir tutmamak gerekiyor.”
“TAHRAN YÖNETİMİ ORTADOĞU’YU TERÖRİZE EDİYOR”
Dr. Keskin, Pakistan’ın, kolay bir lokma olmadığını, çok dişli nükleer bir güç olduğunu vurgulayıp, sözlerini şu şekilde devam ettirdi, “Problemi aralarında çözemeseler dahi Çin ya da Türkiye gibi aktörlerin arabuluculuğuyla çözüleceğini düşünüyorum. Fakat bir gerçek var ki Tahran yönetimi Ortadoğu’yu geniş anlamda terörize ediyor. Son saldırılar bunu bir kez daha gösterdi.”
“İRAN İSRAİL’E ‘OH’ ÇEKTİRDİ”
Yıllardır İsrail’i haritadan silmekle tehdit eden İran’ın, tek bir somut adım dahi atmadığını dile getiren Dr. Keskin, “Ortadoğu’da Müslüman katletmekte mahir olan Şii gruplar suskun. Aynı kontrolü Irak ya da Pakistan’da gösterme ihtiyacı hissetmiyor Tahran. Farklı bir açıdan yaklaşırsak İsrail’deki sağ Siyonist rejim, en çok köşeye sıkıştığı dönemde İran’ın bu saldırıları ile bir ‘oh’ çekti. Zira İsrail küresel ticaretin sekteye uğraması, savaş kabinesi içindeki çatlakların derinleşmesi ve en önemlisi Güney Afrika’nın Uluslararası Adalet Divanı’na getirdiği dava ile çok zor günler yaşarken, İran’ın saldırıları tüm gündemi değiştirdi.” ifadelerine yer verdi.
“SALDIRININ ZAMANLAMASI TUHAF”
Dr. Keskin, İran’ın Kasım Süleymani ya da Şam’daki Generali Razi Musevi öldürüldüğünde böylesi bir intikam arayışına girmediğini söyleyip, sözlerine şu şekilde devam etti, “Suriye ve Irak’taki ABD üslerine saldırılsa da Trump ‘Bunlardan haberlerinin olduğunu ve tek bir Amerikan askerinin burnunun kanamadığını’ belirtmişti. Dünyanın Gazze’deki katliama odaklandığı şu günlerde Pakistan’a gerçekleştirdikleri saldırının zamanlaması tuhaf.” dedi.
“PAKİSTAN BASİT BİR GÜÇ DEĞİL!”
Saldırıların büyük bir savaşa dönüşmesini beklemediğini dile getiren Dr. Keskin, şunları söyledi, “Çünkü Pakistan, İran’ın keyfine göre müdahale edebileceği Irak ya da Suriye gibi basit bir güç değil. Olası bir savaş İran için çok pahalıya mal olabilir.”
SAVAŞ AHLAKINDAN EN UZAK ORDU!
Hamas ve İsrail arasında 7 Ekim’de başlayan savaşın üzerinden yaklaşık dört ay geçti. İsrail ordusunun, işgal ve saldırılarını sürdürdüğü Gazze Şeridi’ndeki 36’ncı Tümen’i geri çekeceğini açıklaması ise Hamas’ın İsrail’e karşı gösterdiği başarılı performansın sonucu olarak yorumlandı.
Dr. Keskin, İsrail’in, Gazze saldırılarının 100 günü aştığını hatırlatıp, sözlerine şu satırları ekledi, “Tarihte gördüğümüz savaş ahlakından en uzak ordulardan birisi, aylardır sivil katlediyor. Fakat sahada bir gerçek var ki ‘ne kadar çok insan öldürürsen, o kadar başarılı sayılmayacaksın.’ Siyonist rejim bunun farkında değil. Sürecin, askeri ve iç ya da dış politika dinamikleri farklılık yaratabiliyor.”
NETENYAHU ABD KADAR ENDİŞELİ DEĞİL
Netenyahu Yönetimi’nin yaşanan savaş bittiğinde siyasi ömrünü tamamlayacağının farkında olduğunu hatırlatan Dr. Keskin, “Savaşın uzaması hatta bölgeye sıçramasından ABD yönetimi kadar endişeli değiller. Yolsuzluk davaları ve yargı reformu gibi tartışmaların hepsi rafa kaldırılmış durumda. Fakat rehine konusu ile ilgili baskı sürüyor ve bu konuda sahada büyük bir başarısızlık söz konusu.” ifadelerini kullandı.
İSRAİL HEDEFİNİN ÇOK UZAĞINDA!
Dr. Keskin, İsrail’de geçtiğimiz haftalarda muhtelif askeri manevralar görüldüğünü söyleyip sözlerine şu satırları ekledi, “Fakat temel işgal stratejisi devam ediyor. Birliklerin bu kadar uzun süre hem de meskun mahal savaşlarında görev yapabilmesi kolay değil. Üstelik ordunun büyük kısmı yedek askerlerden oluşuyor ve uzun görev süreleri olumsuz etkiliyor. Ayrıca ‘Hamas’ı bitirmek’ veya ‘Belini kırmak’ gibi amaçlarla saldırılara başlayan Netenyahu, sahada hedefin çok uzağında. Bunu başaramadan Gazze’de yeni bir yönetim tesisi de mümkün görünmüyor.”
AKSA TUFANI İMAJI YERLE BİR ETTİ
Aksa Tufanı Operasyonu’nun, İsrail’in yıllardır oluşturmaya çalıştığı imajı yıktığını vurgulayan Dr. Keskin, “Kuş uçurtmaz, Demir Kubbe, Her şeyden haberi olan Mossad, Sahada zaferler kazanmış IDF… Hepsinin abartılmış kahramanlık hikayeleri olduğunu 7 Ekim’den bu yana görüyoruz.” dedi.
“KATLİAMI DURDURMAMANIN UTANCI TÜM DÜNYAYA YETER!”
2023 yılında gerçekleşen savaş, kan, gözyaşı ve saldırıların 2024 yılına etkilerinin ne olacağı ise dünya ve Türkiye kamuoyu tarafından merak ediliyor.
Dr. Keskin, 2023 yılını Gazzeli masum bebeklerin kanlarıyla kapatıp, 2024 yılına masum sivillerin gözyaşları ile girdiğimizi hatırlatarak, sözlerine şu satırları ekledi, “Katliamı durduramamanın utancı tüm dünyaya yeter. Gazze’deki işgalin devam etmesi üzücü bir senaryo.”
KORKUTUCU SENARYO: SAVAŞIN BÖLGE GENELİNİ SIÇRAMASI!
Korkutucu senaryonun yaşanan savaşın bölge geneline sıçraması olduğunu ifade eden Dr. Keskin, “Bu konuda İran ve İsrail gibi aktörler sorumsuz davranıyor. Zira gerek İran’daki rejim gerekse İsrail’deki sağ Siyonist zihniyet, birbirlerine karşı ideolojileri ve söylemleriyle güçlerini konsolide ediyor. Bu durum Ortadoğu’nun ticari ve ekonomik refah bölgesi olması için ortaya konulan projeleri başarısız kılıyor.” dedi.
TÜRKİYE’NİN İSTİKRARLI DURUŞU
Dr. Keskin, Türkiye’nin istikrarlı duruşunun dünya için çok değerli olduğunu belirterek sözlerini şu şekilde sonlandırdı, “Önümüzdeki aylarda küresel istikrar için Zengezur Koridoru ve Kalkınma Yolu gibi projelerin stratejik önemini daha net göreceğiz.”