Gökhan Erek / Özel Haber

Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan’ın, 12 yıllık görev süresinin dolmasının ardından, Kadir Özkaya, 15 üyeden 9’nun oyunu alarak yeni başkan seçildi. 

Kadir Özkaya’nın, Gazi Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Kamu Yönetimi Bölümü mezunu olması ise toplumun farklı kesimlerinde tartışma konusu oldu.

Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Adnan Küçük ise AYM’nin yüksek yargıdaki rolü, AYM Başkanı seçilebilmek için gerekli şartlar, Kadir Özkaya’nın AYM başkanlığının tartışılması, AYM’nin aldığı bazı kararların hukuk sistemine zararları, geçmişte alınan tartışmalı kararlar ve olası anayasa değişikliğinde AYM’de de değişiklik yapılıp yapılamayacağına dair Diriliş Postası’na değerlendirmelerde bulundu. 

HİÇBİRİ HUKUKİ OLARAK ÜSTÜNLÜĞE SAHİP DEĞİL

Ülkemizde başta Yargıtay ve Danıştay olmak üzere bazı yüksek yargı mercilerinin olduğunu hatırlatan Dr. Adnan Küçük, “Anayasa Mahkemesi (AYM) de yüksek yargı mercileri arasında yer almaktadır. Yüksek yargı mercilerinden hiçbirisi diğerlerinden hukuki olarak hiyerarşik üstünlüğe sahip değildir. Hepsi kendi yetki ve görev alanında yüksek mahkemedir.” şeklinde konuştu. 

AYM’NİN FARKLARI

Dr. Küçük, AYM’yi diğer yüksek yargı mercilerinden farklı kılan bir husus olduğunu belirterek, sözlerini şu şekilde sürdürdü, “O da, AYM kararlarının, yasama ve yürütme yanında bütün yargı mercileri için bağlayıcı olmasıdır. AYM kararı ile Yargıtay, Danıştay ve diğer yüksek mahkemelerin kararları çeliştiğinde AYM kararı esas alınır. Bu sebepledir ki, AYM kararları, hukukun şekillenmesinde, diğer yargı mercilerinin içtihatlarının muhtevasının belirlenmesinde etkili olabilmektedir. Ayrıca, AYM, diğer yargı mercilerinden farklı olarak, anayasa değişiklikleri ile kanunların anayasaya uygunluğunu denetleme ve anayasaya aykırılık halinde bu normları geçersizleştirme yetkisine de sahiptir. Hiçbir yargı merciinin böyle bir yetkisi yoktur.”

AYM BAŞKANI OLABİLME ŞARTLARI

AYM’nin bazı üyelerinin, hukukçu olmaları zorunlu olduğu halde, bütün üyelerin hukukçu olma zorunluluğu olmadığını vurgulayan Dr. Küçük,  “Mesela TBMM, AYM’nin bir üyesini baro başkanlarının serbest avukatlar arasından göstereceği üç aday içinden seçer. Bu üye, baroya mensup olmak zorunda olduğu için, hukukçu olması zorunludur. Benzer şekilde Cumhurbaşkanının, Yargıtay üyeleri arasından seçeceği üyelerin de hukukçu olmaları mecburidir. Diğer çoğu üyenin hukukçu olma mecburiyeti yoktur; bunlar hukukçu olabilecekleri gibi, diğer fakültelerden mezun kişiler de olabilir.” dedi. 

ÜYELERİN TAKDİR YETKİSİ

AYM, başkanı seçilebilmek için, AYM üyesi olmak dışında bir şart olmadığını aktaran Dr. Küçük, şunları kaydetti, “Bu sebeple, AYM başkanı olacak kişinin mutlaka hukukçu olması zorunlu değildir. AYM üyeleri, takdirlerine bağlı olarak üzerinde anlaştıkları bir üyeyi başkan seçerler.”

“TARTIŞMALARIN HUKUKİ TEMELİ YOKTUR”

Yeni  AYM Başkanı Kadir Özkaya’nın, Kamu Yönetimi mezunu olması ile ilgili  kamuoyunda çıkan tartışmalar hakkında değerlendirmelerde bulunan Dr. Küçük, “Bu tartışmaların hukukî temeli yoktur. Çünkü ne kanunlarda ne de anayasada, AYM başkanı seçilebilmek için hukukçu olma mecburiyeti yoktur.” ifadelerini kullandı. 

HUKUKÇU OLMAYAN BAŞKANLAR

AYM’ye hukukçu olmayan ilk başkanın Kadir Özkaya olmadığını hatırlatan Dr. Küçük, “Hatta şu anda görevde olup yakında başkanlık görevini Kadir Özkaya’ya devredecek olan Prof. Dr. Zühtü Arslan bile, her ne kadar kendisi Anayasa Hukuku öğretim üyesi ise de, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunudur. Benzer şekilde Sayın Arslan’dan önceki Başkan Haşim Kılıç da, Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi mezunudur. Diğer başkanların çoğunun, Hukuk Fakültesi mezunu olmaları, bir kanuni ve anayasal zorunluluk değil;diğer üyelerin, bu kişileri başkanlığa seçilmelerini uygun görmeleri ile alakalı bir meseledir.” şeklinde konuştu. 

KADİR ÖZKAYA’NIN AYM BAŞKANLIĞI NEDEN TARTIŞILDI?

Kadir Özkaya’nın, AYM’ye başkanı seçilmesine ilişkin tartışmaların gerisinde anayasa ve kanunlara aykırılıktan ziyade, ona izafe edilen görüşlerle, kendisinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından seçilmiş olması olabileceğini söyleyen Dr. Küçük, sözlerine şu satırları ekledi “Diğer yandan, Sayın Özkaya, 15 üyenin 9’nun oyunu alarak başkan seçildi. Bu vesileyle, hariçten yapılan tartışmaların, AYM üyeleri arasındaki ilişkilerin gerçekliğini yansıttığı kanaatinde değilim.”

YETKİ VE GÖREVLER

AYM’nin, çok çeşitli yetkilere sahip bir yüksek mahkeme olduğunu anımsatan Dr. Küçük, “Siyasi parti kapatma davalarından, yüce divan yargılamalarına, kanunların anayasaya uygunluğu denetiminden, bireysel başvuruya kadar çok çeşitli yetki ve görevleri vardır. Bunlardan bir kısmı, siyasi ideolojik içeriğe sahip olabilmektedir. Verilen bazı kararlar, başta ifade ve inanç hürriyeti olmak üzere çoğu hak ve hürriyetlerin alanını daraltıcı yönlerde olmuştur.” diye konuştu. 

GEÇMİŞTEKİ TARTIŞMALI KARARLAR

AYM’nin, geçmiş yıllarda bazı kararları, anayasal yetkilerin haricine çıkarak verdiğini  hatırlatan Dr. Küçük, “Verdiği bu kararlarla, yasamanın alanını alabildiğine daraltmış, hatta bazı kereler yasamanın elini kolunu bağlamıştır. Refah Partisi, Milli Nizam Partisi, Fazilet Partisi ile alakalı kapatma kararları ile başörtüsü ile alakalı verdiği iptal kararları hem siyasi parti hürriyetini, hem din ve vicdan hürriyeti ile diğer bazı hak ve hürriyetlerin alanını aşırı derecede daraltmış, laikliği, otoriter bir kimliğe büründürmüştür. Bütün bu kararlar, ülkemizde demokratik çoğulcu yapının kurulması konusunda olumsuz etkiler meydana getirmiş, toplumda ciddi manada çatlaklara sebep olmuştur.” ifadelerine yer verdi. 

Dr. Küçük, AYM’den çıkan siyasi, ideolojik, nitelikli, ayrıştırıcı ve dışlayıcı mahiyetteki kararların, hem AYM’nin demokratik hukuk devleti kimliği olan anayasanın bekçisi olması vasfına zarar verdiğini hem de bu mahkemenin güvenirliğini yaraladığını da sözlerine ekledi. 

TARTIŞMALARIN AYM’YE ETKİSİ

Diğer anayasal organlar gibi AYM’nin de toplumun büyük ekseriyeti nezdinde kendisine güven duyulduğu ölçüde, işlevlerini daha kalıcı ve kamuoyunun da kabulüne mazhar olarak yerine getirebileceğini dile getiren Dr. Küçük, sözlerini şu şekilde devam ettirdi, “Hemen her kurum gibi, AYM de bazı kararları sebebiyle değişen tonlarda tartışılmaktadır. Bu tartışmalar, bazen AYM’nin anayasal ve kanuni yetkilerini taşması sebebiyle, bazen de bazı çevrelerin siyasi ideolojik talepleri ile uyumlu olmadığı için yaşanmaktadır. Bazı kereler de, AYM, verdiği kararlarla, anayasal hükümleri ideolojik dışlayıcı kimliğe büründürerek, bazı hak ve hürriyetlerin aleyhine kararlar verdiği için yoğun tartışmalara konu olmuştur.”

ANAYASAL YETKİLERİN DIŞINA ÇIKILMASI

Anayasaya göre, hiçbir kişi ya da organın anayasadan almadığı bir yetkiyi kullanamayacağını aktaran Dr. Küçük, “Bu anayasal yetkilerin haricine çıkılması, o kişi ya da kurumun kararını meşruiyet noktasından tartışmalı hale getirir. AYM’nin özellikle bireysel başvuru kapsamında verdiği bazı kararlar, süper temyiz mercii izlenimi verecek şekilde ya da tam da bu mahiyette olduğu, bazı kereler AYM, anayasal ve kanuni yetkilerini taşarak kararlar verdiği için, hukuk sistemimize ciddi zararlar vermiştir. Bu tür kararlar, hem yargı mercileri arasında ciddi çatışmalara sebep olabilmekte, hem de bizzat anayasanın koruyucusu temel işlevi olan bir mahkemenin, kendisinin anayasal yetkileri haricine çıkması, bu mahkemenin meşruiyetini tartışılır hale getirmektedir.” dedi. 

CAN ATALAY KARARI

Dr. Küçük, AYM’nin, TİP’den milletvekili seçilen Can Atalay ile alakalı verdiği kararda, derece mahkemeleri ile Yargıtay’a yargının bağımsızlığını yok edecek şekilde talimatlar verilmesi mahiyetinde karar vermesinin, bu mahkemenin, bir vesayet mercii ve diğer yargı mercileri üzerinde anayasa ötesi inisiyatif alarak üstünlük sağlama çabası içinde olması şeklinde algılara sebep olduğunu, bundan dolayı da, hem AYM’nin hem de hukuk sistemimizin yara aldığını da sözlerine ekledi. 

Türkiye’de geçici koruma altındaki Suriyeli sayısı 2,9 milyon olarak açıklandı Türkiye’de geçici koruma altındaki Suriyeli sayısı 2,9 milyon olarak açıklandı

AYM’DE DEĞİŞİKLİK YAPILABİLİR Mİ?

Kamuoyu tarafından merak edilen hususlardan biri de olası anayasa değişikliği durumunda AYM için de değişikliklerin olup olamayacağı konusu. 

Dr. Küçük, AYM’nin, ilk kurulduğu günden bu yana değişen ölçülerde tartışmaların odağında yer aldığını hatırlatarak,  sözlerini şu şekilde sonlandırdı, “AYM, bazı kereler çok ağır eleştirileri hak edecek kararlar vermiştir. Özellikle bireysel başvuru kapsamında verdiği bazı kararlar, hala bu mahkemenin anayasal yetkileri ile uyumlu görünmemektedir. Bu vesileyle, bir anayasa değişikliği halinde, AYM’nin tartışmaların yaşanmasına sebep olan bazı uygulamalarını bertaraf edici mahiyette anayasa ve kanuni değişiklikler yapılabilir.”

Muhabir: Gökhan Erek