GÖKHAN EREK / ÖZEL HABER

Hamas ve İsrail arasındaki çatışmalar her geçen gün etkisini ve şiddetini artırırken, İsrail'in kara harekâtı yapıp yapmayacağı ise merak ediliyor. Fenerbahçe Üniversitesi Öğretim Üyesi Efe Sıvış, İsrail’in olası kara harekâtının etki ve sonuçlarını, Kara harekâtının barındırdığı riskleri ve İsrail’in Lazer Hava Savunma Sistemleri’ni neden kullandığını, Demir Kubbe Hava Savunma Sistemleri’nin başarısız olup olmadığını Diriliş Postası’na değerlendirdi. 

“Kara harekâtı İsrail için de zor!”

Fenerbahçe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Efe Sıvış, kara harekâtının İsrail için de zor olduğunu belirterek, “Sonu belli olmayan, bitmeyen bir senfoniye dönüşmesi, son derece muhtemel. Belirsiz bir macera. Yer altında yaşamayı, yer altı örgütlenmesini çok iyi bilen bir örgüt var karşısında. Hamas, çok gelişkin tünellere ve entegre bir takım yer altı geçişlerine sahip. Senelerce buralarda yaşayabilecek ve bu çatışmaları sürdürebilecek bir motivasyona ve askeri kapasiteye sahip. İran tarafından çok ciddi bir şekilde destekleniyor. Bu yüzden İsrail’in, kolay kolay bu operasyona girmeyi gözü yemiyor. Bunun için iki tarafı da ölçüyor. Bu operasyon için. Askeri sınırlılığı var bir taraftan.” dedi. 

“Şehir savaşları hiçbir düzenli ordu için garanti değil!”

Şehir savaşlarının hiçbir düzenli ordu için garanti olmadığının altını çizen Doç. Dr. Sıvış, “Ne Amerikalılar Vietnem’da ya da Felluce’de bunu başardılar, başarabildiler. Ne Ruslar Grozni’de başarabildiler. Dolayısıyla ne kadar askeri yetkinlikleriniz, savunma bütçeniz olursa olsun, İsrail açısından konuşuyorum, şehir savaşı zor ve maliyetli olur. Hem insan maliyeti de ağır olur. İsrail, burada hem uluslararası toplumdan gelen bir şekilde reaksiyonları ölçüyor. Ne kadar sert tepkiler geliyor, İşte yaptırım kararı olur mu İsrail’e? Kara operasyonu olup, sivillerin ölümünün artması halinde, bir taraftan dışarıyı dinliyor, oradan gelen tepkilere bakıyor. Bir taraftan da içeri bakıyor. Çünkü İsrail halkı da aslında çok motive değil, artık bir kara operasyonuna bu işin daha fazla uzamasına. Çünkü bu işin daha fazla uzaması ile İsrail halkı da bir şey elde etmiyor. Aşırı sağcı bir takım fundamentalist İsrail sağ Siyonistleri, bu operasyonu yapacak diye artık ana akım medyası İsrail’in karşısında. İşte Şalom Gazetesi bile son derece akil bir takım yayınlar yapıyor Türkiye’de.” şeklinde konuştu.

Doç. Dr. Sıvış, Yahudiler’in  artık uyandığını belirterek, “Yönetimin bu tip bir maceraya girmesine, çocuklarının ölmesine, hiçbir anne çocuğunun da böyle bir şekilde boş bir anlamda, İsrail’in, milli güvenliğine tehdit olmayan Hamas ya da Filistin varken oraya göndermek istemez.” ifadelerini kullandı.

“Hamas sebep değil sonuçtur!”

Hamas’ın sebep değil sonuç olduğunu aktaran Doç. Dr. Sıvış, sözlerini şu şekilde sürdürdü, “Filistin Meselesi’ni çözmeyen İsrail’in, yaşadığı bir sonuç. Evet Hamas, İsrail’in milli güvenliğini ya da haritadan silme gibi, İran gibi bir takım motivasyonlara sahip. Fakat hadi Hamas öyle diyelim, ne Ramallah’taki Fetih ile ne Arafat ile ne de Abbas ile bu meseleyi çözmüş değiller artık. Yahudi halkının da boğazına kadar gelmiş vaziyette. İşte bütün bunları ölçüyor.”

“Demir Kubbeler yetersiz değil pahalı!”

Hamas ve İsrail çatışmaları sürerken, İsrail’in ilk defa Lazer Hava Sistemi’ni kullanması Demir Kubbeler’in yetersiz kaldığına dair tartışmalara neden oldu.

Doç. Dr. Sıvış, Demir Kubbe Hava Savunma Sistemleri’nin yetersiz kalmadığını ama pahalı kaldığının altını çizerek, sözlerini şu şekilde devam ettirdi, “Hamas’ın çok primitif bir şekilde el yapımıyla ürettiği füzeler, birkaç yüz Doları bile aşmayacak bir şekilde yaptığı füzelerin, Demir Kubbe tarafından durdurulması 20 bin ile 100 bin Dolar arasında. Yani 500 Dolar 500 Dolar atarken, harcarken Hamas, İsrail 20 bin 20 bin Dolar hatta 40 bin 40 bin Dolar harcamak zorunda kalıyor, bu ucuz füzeleri etkisiz hale getirmek için. Dolayısıyla bunun iktisadi bir sürdürülebilirliği de yok. Belli ki Hamas, kolay kolay yenilecek ya da tasfiye olacak gibi değil. İşte bu lazer meselesi burada karşımıza çıkıyor. Bu aslında bir tamamlayıcı bir unsur. Hava Savunma Sistemi’ne 7 KM menzile kadar olan bölgelerde artık maliyetli Demir Kubbe kullanılmayacak, savaşın maliyetini düşürmek için bu lazer teknolojisine başvurulacak.”

“İsrail’in kara harekâtı yapmaya gözü yemiyor!”

Hamas tarafından olası kara harekâtına hazır olduklarına dair açıklama geldiği halde, İsrail ise kara harekâtı ile ilgili hava şartlarını öne sürüyor. İsrail’in tutumu kara harekâtından çekindiği şeklinde yorumlanıyor.

İsrail’in kara harekâtı için hava şartlarını öne sürmesinin bahane olduğunu dile getiren Doç. Dr. Sıvış, “İsrail’in gözü yemiyor bu operasyonu. Kolay kolay da yiyebilecek gibi de değil. Çok da esasında sert sözler söylediler. Belki daha sınırlı bir operasyonla yetinebilirler. Ya da gözünü karartıp tamamen İrrasyonel şekilde ilk soruda anlattığım gibi bir Vietnam bataklığı gibi Gazze bataklığına saplanırlar ve ciddi kayıplar verirler. Evet bazı koşullar var. Uluslararası koşullar sağlıyor aslında. Çünkü kimse İsrail’e bir yaptırım yapma gibi bir kapasiteye ya da isteğe sahip değil. Birleşmiş Milletler’den ciddi bir yaptırım kararı asla gelmiyor İsrail’e yönelik. Cılız seslerle ‘Aman yapmayın, sivilleri öldürmeyin, öldürmeseniz daha iyi olur’ gibi bir takım düşük sesli açıklamalar geliyor, uluslararası toplumlardan.” İfadelerine yer verdi.

“Beş İsrailli’den dördü Hamas saldırısının sorumlusuna ‘İsrail’ diyor!”

İsrail yönetiminin kendi toplumundan bir korkusu, çekincesi olduğunu akratan Doç. Dr. Sıvış, sözlerini şu şekilde sonlandırdı, “Çünkü Netenyahu’ya yönelik protestolar şimdiden başladı. Hatta beş İsrailli’den dördü, bu Hamas’ın saldırısının sorumlusunun İsrail olduğunu düşünüyor. Böyle bir anket de sızdı. İsrail’de yaşayan vatandaşlar, artık İsrail’in bu anlamsız Filistin zulmüne bir anlam veremiyorlar. Neden bu işin bu kadar uzadığını, Bağımsız Doğu Kudüs başkentli bir Filistin’in, İsrail’e ne zararı olduğunu falan çözebilmiş değiller. Açıkçasını sorarsanız, ben de çözebilmiş değilim. ‘Bağımsız bir Filistin Devleti, İsrail’in milli güvenliğini mi tehdit eder? 1940’ların İsrail’i mi var?’ Bu soruların cevabı negatif fakat buna rağmen dediğim gibi böyle bir fundamentalist aşırı sağcı bir Siyonist kafa bu şeyi devam ettiriyor ve İsrail’e de maalesef söz geçmiyor, laf geçmiyor. Tek lafını geçirebilecek olanlar yine Yahudiler.”

Editör: Gökhan Erek