GÖKHAN EREK / ÖZEL HABER

Elektronik iletişimin yaygınlaşması ile birlikte Marshall McLuhan’ın tabiriyle dünya artık küresel bir köy. Bu küresel köyde de insanlar algı, manipülasyon ve dezenformasyonlara maruz kalmakta.  Bilgi akışının çok fazla olduğu bir dönemde olası dezenformasyonlara karşı tedbirler alınması gerektiği ise önem arzediyor.

Hamas ve İsrail çatışmaları devam ederken özellikle manipülatif haberler, gündemi meşgul etmeye ve soykırımı perde arkasında bırakmaya başladı.

İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burcu Zeybek, kriz, kaos, savaş durumlarında ortaya atılan yalan haber ve kurmaca görüntülerin neden servis edildiği, kimlerin işine yaradığı, ne gibi tedbirler alınması gerektiği ve İsrail’in yıllardır yürüttüğü ‘Hasbara Faaliyetleri’ ile ‘ Sosyal Medya Hasbarası’nı Diriliş Postası’na değerlendirdi.

Sosyal medyadaki bilgi dağınık yansımaya maruz kalır!”

Doç. Dr. Burcu Zeybek, olağanüstü zaman dilimlerinde servis edilen yalan haberlerin, bilgi kirliliği ve yanlış bilinç inşasıyla doğrudan alakalı olduğunu belirterek, “Sosyal medyadaki bilgi, çoğunlukla dağınık yansımaya maruz kalır. Bu olay tıpkı fizikteki ışığın yansıması gibidir. Sosyal medyada bilgi anında dağınıklaşır. Yani medya kullandığı farklı organlar aracılığıyla var olan bilgiyi büyütebilmekte, abartabilmekte, küçültebilmekte, yok edebilmekte veya olmayan bilgiyi varmış gibi gösterebilmektedir.” şeklinde konuştu.

Doğru olmayan haberleri yayan kişilerin, eylemlerini haklı çıkarmak için politika ve düşünce üretimine başvurduklarını hatırlatan Doç. Dr. Zeybek, sözlerini şu şekilde sürdürdü, “ Türkiye’deki politik kaygıların ağır bastığı, meşruluğu, ulusal güvenlik ve çıkar üzerinden kurulmaya çalışılan düşünceler aracılığıyla fırsatlar, rakipler, tehlikeler ve düşmanlar inşa edilmektedir.”

Servis edilen yalan haberler toplumu kutuplaştırıyor!

Doç. Dr. Zeybek, yanlış ya da çarpıtılmış bilginin, sosyal medyadaki yaygın etkileşim ile çok sayıda insan tarafından desteklendiği izlenimini oluşturduğunun altını çizerek, “Böylece haberin doğru olup olmadığını teyit etme zahmetine girmeyen kullanıcı, bu etkileşime katkı sağlıyor. Ortaya atılan yalanlar, kişileri, kuruluşları kutuplaştırırken, medya etiğinin ilkelerinden uzaklaştırıyor. Böylece birbirini suçlayıcı bir iklim hakim olur. Bu yalanları yayanlar ise demokrasiye değer katacağı düşünülen ve genellikle güvenilir olarak algılanan bireylerin veya 'Halkın Sesi' olarak kabul edilen grupların kimliğine bürünmektedirler.” ifadelerini kullandı.  

“İsrail dezenformasyon sürecini kurmaca görüntülerle başlattı!”

Hamas ve İsrail arasındaki çatışmalar devam ederken, Batı ve İsrail medyası, servis ettikleri haber ve videolar ile manipülasyonlara başvuruyor. İsrail’in kadın, çocuk, yaşlı demeden yaptığı katliamları görmezden gelen Batı ve İsrail medyası algı, manipülasyon ve dezenformasyon taktiklerini kullanmaya devam ediyor.

Doç. Dr. Zeybek, Batı ve İsrail medyasının dezenformasyon sürecinin genellikle kurmaca görüntülerin servis edilmesiyle başladığını belirterek, “İsrail Filistin çatışmaları bir anda alevlenir. Filistinliler genellikle gösteri yapar, barikat kurar, arkadan dumanlar her daim çıkar.  Suratları görünmeyen adamlar, taş atmaya başlar. Bu sırada uluslararası basın da orada manipülasyon sürecinin aracı olmaya heveslidir. ‘Filistin Direnişi’ni çekerken şu başlığı atarlar, ‘Filistinli göstericiler Batı Şeria’da İsrailli güçlere taşlara direndi.’ Hangi güçlere?” ifadelerine yer verdi.

Batı medyası taraflı davranıyor!

Hamas ve İsrail arasında 7 Ekim’de başlayan olaylardaki tüm gelişmelerin özellikle Batı medyasında ‘Çatışma’ ya da ‘Patlama’ anahtar kelimesiyle servis edildiğini aktaran Doç. Dr. Zeybek, sözlerini şu şekilde devam ettirdi, “İsrailli yetkililerin açıklamaları ve diplomatik görüşmelerine odaklanıldı. Dünyaca ünlü birçok ajansın haber başlıklarını defalarca değiştirdiklerini gördük. Çünkü İsrail’in, jeopolitik gerekçelerinin tasarlanmasında medyanın önemli bir rolü var. İsrail’in her türlü çıkarlarının, coğrafi sınırlarına işaret ederken, Batı medyası da bu çıkarların duyurulma, anlatılma ve düzenlenme aşamalarında devreye girmiştir. Yani uluslararası medya kuruluşları bölgede yaşanan olayları, insanları ve mekânları çerçeveleyerek istediği kodlamaya devam etmektedir.”

İsrail’in ‘Hasbara Faaliyetleri’!

İsrail, Gazze’ye yönelik gerçekleştirdiği katliam ve savaş suçlarına devam ederken, Batı medyası İsrail’i haklı gösteren haberlere imza atıyor. İsrail de kamu diplomasi faaliyetlerini ifade eden ‘Hasbara Faaliyetleri’ni eksiksiz bir şekilde yürütüyor.

Doç. Dr. Zeybek, İsrail’in kendini haklı göstermek için bazı konularda ‘Hasbara Faaliyetleri’nden yararlandığını belirterek, “Kendince güvenlik kaygısı, terörle mücadele, Antisemitizm, ayrımcılık, toprak sorunu gibi konularda yanlış bilgi vererek, meşruiyet arayışını sürdürüyor.” dedi.

Pallywood paylaşımları ile dezenformasyon!

İsrail’in kullanmış olduğu Hasbara Faaliyetleri ile birlikte ‘Sosyal Medya Hasbarası’ da dikkat çeken konular arasında yer aldı.

Sosyal Medya Hasbarası’nın, bazı görüşleri çürütmek amacıyla kullanılan sosyal medya etiketleri olduğunu açıklayan Doç. Dr. Zeybek, “İsrail’in, Filistin ile ilgili sosyal medyada kullandığı etiketler vardır, Filistin Palestine ve Hollywood sözcüklerinden türetilen ‘#pallywood’ başlığı ile sosyal medyada paylaşılan video ve fotoğraflarla, Filistinlilere ait içeriklerin, arka planının farklı olduğu iddia ediliyor. Filistin’in, mağduriyeti çürütülmeye çalışılıyor. Hollywood’un, sinema ile özdeş olmasından hareketle, ‘pallywood’ paylaşımları ile Filistinlilerin içinde bulunduğu durumlar, kurgu olarak sunuluyor. Sosyal medyada bu etiketler altında yapılan ‘sahte’ paylaşımları Sosyal Medya Hasbarası’na örnek gösterebiliriz. Filistinliler ile ilgili verilen kurgusal örneklerle, Filistin’e ait tüm dramların, sahte olduğu iddia edilir.” ifadelerine yer verdi.

Doç. Dr. Zeybek, İsrail’in, dış politikasında uluslararası hukuku ihlal eden orantısız bir güç kullandığını belirterek, “Sosyal Medya Hasbarası’nın önüne geçmek için tüm ülkelerin kapsamlı bir dijital diplomasi stratejisi oluşturması gerekir. Bir kamusal iletişim krizinin doğmaması için sosyal medyada yayılan bilgilerin doğrulanması şarttır.” dedi.

Dezenformasyonlara karşı alınacak tedbirler!

Doç. Dr. Zeybek, T.C. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı bünyesinde bulunan Dezenformasyonla Mücadele Merkezi ve Anadolu Ajansı Teyit Hattı’nın yapılan algı, manipülasyon ve dezenformasyonlara karşı çalışmalar yürüttüğünü hatırlatarak, sözlerini şu şekilde sonlandırdı, “Söz konusu merkez tarafından düzenli olarak yayımlanan Dezenformasyon Bültenleri ile haberlerin doğruluğunu takip etmek mümkündür. Bu bağlamda dezenformasyona yönelik bu tür proaktif bir çalışma merkezinin kurulmuş olması oldukça önemlidir. Çünkü bu tür merkezler sayesinde kamu kurumlarıyla eş güdüm arttırılarak, yalan haber ve uygulamaların etki gücünün minimalize edilmesi sağlanır. Kamu bilincini iyileştirmek, dijital okuryazarlık eğitimini yaygınlaştırmak ve ilgili içeriklerin üretimine dair yasal yaptırımları getirmek alınacak önlemlerin başındadır.”

Editör: Gökhan Erek